27 Temmuz 2024 Cumartesi   

Bekir Taner ATEŞ / BATİAD Yön. Kur. Bşk. / Üretimin Sesi

KUDÜS-GAZZE-FİLİSTİN

 

Mescid-i Aksa ilk Kıblemiz;
Peygamber Efendimiz (sav)'e Kuran-ı Kerim tebliğ edilmeye başladığında, en önemli ibadetlerimizden biri olan namaz Mescid-i Aksa'ya dönülerek kılınmıştır. İlk kıblemizin Mescid-i Aksa'nın Kudüs şehrinde bulunması, bu şehrin tüm Müslümanlar olarak kutsallığını açıkça ifade eder.
İsra ve Miraç Hadisesi;
Peygamber Efendimiz (sav)'in Medine'ye hicretinden bir buçuk sene önce Recep ayının 27. gecesi en büyük mucizelerden biri olan İsra ve Miraç hadisesi gerçekleşmiştir.
"Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haramdan alıp, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki o her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi hakkıyla görendir."
Recep ayının 27. gecesi Cebrail (as), Peygamber Efendimiz (sav)'i Mekke'den alıp, Burak adlı bir binek ile Mescid-i Aksa'ya götürdü. Oradan da Cenab-ı Hakkın kudretine delalet edilen ayet ve bazı alametler birer birer gösterildi ve semaya çıkarıldı. Semaya çıkarılırken birçok peygamber ile görüştürüldü. Daha sonra Peygamber Efendimiz (sav), rabbinin kelamını işitme şerefine erişti ve aynı gece içerisinde tekrardan Mekke'deki hanelerine geri götürüldü.
Müslümanlar için üç kutsal şehir vardır;
Bunlar Mekke, Medine ve Kudüs'dür. Hz. Peygamber; "Ziyaretler ancak üç mekâna yapılır. Mekke'deki Mescidu'l-Haram'a, Medine'deki benim bu mescidime ve Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya." buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz (sav)'ın cariyesi Meymune (ra): "Ey Resulullah! Bize Mescidi Aksa hakkındaki hükmün ne olduğunu bildir" dedi. Resulullah (sav) da şöyle buyurdu: "Oraya (Mescidi Aksa'ya) gidin ve içinde namaz kılın." -Hadisin ravisi dedi ki: "O zaman burası Daru'l-Harb'di (yani Müslüman olmayanların hakimiyeti altındaydı)."- (Resulullah (sav) sözlerine daha sonra şöyle devam etti): "Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin." (Ebu Davud, Kitabu's-Salat, 14)
İslam alimlerine göre burada belirtilen zeytinyağı bir semboldür. Peygamber Efendimiz (sav) tarafından Kudüs'e ve Mescid-i Aksa'ya önem verilmesi tavsiye edilmiştir. Nitekim bu tavsiye doğrultusunda Hz. Ömer, Hicretin 14. yılında miladi takvime göre 636 yılında İslâm ordularını Suriye, Irak, Filistin ve Misir cephesinde Yezid b. Ebu Süfyan, Ubeyde b. Cerrah ve Allah'ın kılıcı Halid b. Velid (ra) komutasında göndermiştir. Bu ordular Allah'ın izniyle zaferden zafere koşmuşlar ve nihayet Kudüs'de bu seferler sonucunda Hz. Ömer'in de Kudüs topraklarına ayak basması ve gayrimüslimlere eman vermesiyle üçüncü haremimiz olan Mescid-i Aksa bölgesi de artık Müslümanlar'ın eline geçmiştir.
Değerli Paşavizyon okuyucuları
Bu ayki köşe yazıma kanayan yaramız kutsalımız Kudüs’ün önemini anlatarak başladım. Kırk gündür tarihte görülmemiş bir kıyım yapılmakta. İsrail hükümeti ve dünyadaki destekçileri yakaladıkları fırsatı bahane ederek sekiz kilometre eninde kırk kilometre boyunda adeta bir mahalle büyüklüğündeki alana hapis ettikleri iki milyon aşkın Filistin’li müslüman kardeşlerimizi Gazze’de yok etmektedirler.
İşin vahameti o kadar acıdırki dünyanın her bir yanında sağ duyulu insanlar adeta ayağa kalkmış isyan etmektedirler. İsrail vatandaşlarınında bir bölümü bu vahşete karşı İsrail’deki mevcut hükümete karşı protesto gösterileri yapmaktadır.  
Günümüzde her bir hadisenin bir geçmişi bir hedefi vardır. Bu hadisedeki geçmişi konuşmanın artık zaman kaybından başka hiçbir işe yaramayacağını düşünüyorum.
Bu vahşetle ne hedeflenmektedir:
Irkçı ve faşist düşüncenin dünyada hızlı bir şekilde hakim olduğu bir dönemdeyiz. İsrail’de de şu an hükümette bu düşünceyi destekleyen ikdardadır. Onlara göre tüm Filistin tüm Ortadoğu hatta ülkemizin Güneydoğu Bölgesi dahil geniş bir çoğrafya adata mirastır vadedilmiş topraklar dedikleri alanlardır. 1900 yılların başı ile bu bölgeye yerleşmeye başlayan Yahudiler İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudi milletinin Almanya’da yaşadığı soykırım ve tecritinde etkisi ile dünyada mazlum görülmüş bunun etkisi ve sonucunda 1948 yılındada İsrail devleti kutulmuş bağımsızlığı dünyada kabul görmüştür.
Kendi yaşadıklarını çabuk unutan bu halk maalesef kuruluşundan itibaren yaşadıklarını bölgedeki müslüman halka yaşatmaya artarak devam etmiş ve etmektedir. Belki şu ana kadar hedeflerinde muaffak olmuş olabilirler, lakin şunu unutmamaları gerekir, “Zulümle hiçbir kimse Abad olmamıştır, olamazda.”
Bu vahşete destek olan ülkeler de bu katliamların ortaklarıdırlar. Katledilen binlerce çocuk kadın yaşlı gencin ahı mutlaka onlarında yakasına yapışacaktır. Akliselim’in bir an önce devreye girmesi gerekiyor. 21. yüzyılda tartışılmaz olan her bir insanın yaşam hakkının kutsallığı, mülkiyet hakkının tartışılmazlığı öne konularak bir an önce kalıcı ateşkes sağlanmalı.
Mazlum Filistin halkının bağımsız bir devlet kurmasının önü açılması gerekmektedir. Bu gerçekleştiğinde ancak bölgeye huzur gelecektir. Peygamber Efendimiz (sav.) ne diyor hiçbir şey yapamıyorsanız, Kudüs’ün kandilleri yansın diye kandil yağı gönderin.
Cenab-ı Allah’tan dileğim, müslüman kanının akmasının durmasıdır. duam ve dualarımız Filistin’deki, Gazze’deki, Batı Şeriadaki müslümanların bir an önce huzura kavuşması içindir.

Tarih: 18 Kasım 2023 Cumartesi    Hit: 1167




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol