4 Şubat Dünya Kanser Günü,
gerek kanser konusunda farkındalığı ve eğitimi artırarak gerekse dünyanın her
yerindeki hükümetler ile bireyleri hastalığa karşı harekete geçmeye zorlayarak
her yıl milyonlarca önlenebilir ölümün önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Dünya
Kanser Günü; yankı uyandırmayı, değişim aşılamayı ve farkındalık günü ile
sınırlı kalmayarak daha sonraki günlerde de sürdürülecek bir eylemi harekete
geçirmeyi amaçlayan bir kampanyadır. 2025-2027 Dünya Kanser Günü
teması “Benzersizliğimizle Biriz” olarak belirlenmiştir.
Bu tema ile anlatılmak istenen, her bireyin kanserle olan
mücadelesinin farklı ve benzersiz olduğu, ancak bu benzersizliklerin aslında
birleştirici bir güce sahip olduğudur. Yani, her kişinin yaşadığı deneyim
farklı olabilir, ancak kanserle mücadele eden herkes bir şekilde birbirine
bağlıdır. Bu bağ, insanların yaşadıkları farklılıklar yerine, ortak insani
duygular, dayanıklılık ve umut etrafında birleşir. Her bireyin hikayesinin
kendine özgü olduğu vurgulanırken, aynı zamanda bu hikayelerin insanları bir
araya getirerek, empati ve destek yarattığının anlatılması hedeflenmektedir.
Kanser başlıca; tütün
kullanımı, yüksek beden kütle indeksi (fazla kilolu ya da şişman/obez olma),
meyve ve sebzeden fakir beslenme, yetersiz fiziksel aktivite ve alkol tüketimi
gibi beş davranışsal ve beslenme ile ilgili risk faktöründen kaynaklanmaktadır.
Günümüz şartlarında kanserlerin yaklaşık üçte birinin, risk faktörlerinden
kaçınma ve mevcut kanıta dayalı önleme stratejilerinin uygulanması yoluyla önlenebilir
durumda olduğu bilinmektedir. Ayrıca, erken tanı konmuş ve uygun şekilde tedavi
edilmişse birçok kanserin iyileşme olasılığının da yüksek olduğu
unutulmamalıdır.
Kanser hem dünyada hem
ülkemizde ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Dünyada ve
ülkemizde yaklaşık her 6 ölümden birinin, kanser nedeniyle gerçekleştiği
görülmektedir. Dünyada her yıl yaklaşık 19.9 milyon kişi kansere yakalanmakta,
9.7 milyon kişi ise kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Benzer seyir
devam ettiği takdirde, 2040 yılında 30 milyon yeni vaka ortaya çıkması
beklenmektedir. En sık görülen kanser türleri sırası ile akciğer, meme,
kolorektal, prostat, mide olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kanser türleri
ülkemizde de ilk sıralarda yer almaktadır. Türkiye Kanser İstatistikleri
Raporuna göre, bir yıl içerisinde 223 bin kişiye kanser tanısı konulmuştur.
Erkeklerde kanser görülme sıklığı kadınlara göre daha fazladır.(Erkeklerde yüz
binde 264,9, kadınlarda yüz binde 193,4). Bu sıklıklar yaş ilerledikçe
artmaktadır.
Uluslararası Kanser
Kontrol Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü gibi kanser alanında yoğun çalışmaları
bulunan uluslararası saygın kuruluşlar kanserleri önleme yolunda kişilere şu
risk faktörlerinden kaçınma çağrısında bulunmaktadır:
Sigara ve dumansız tütün
ürünlerini de içeren tütün kullanımı
Fazla kilolu veya obez
olmak
Düşük meyve ve sebze
alımını içeren sağlıksız beslenme
Fiziksel aktivite
eksikliği
Alkol kullanımı
Cinsel yolla bulaşan Human
Papilloma Virus (HPV) enfeksiyonu
Hepatit veya diğer
kanserojen enfeksiyonlara maruziyet
İyonlaştırıcı ve
ultraviyole radyasyon maruziyeti
Kentsel hava kirliliği
Katı yakıt kullanımından
kaynaklanan iç mekân dumanı
Kansere yol açabileceği
kanıtlanmış risk faktörlerinin farkına vararak, bunlardan korunmada bireysel ve
toplumsal temelde yapılacaklar konusunda bilgilenerek, önleme çabalarını
kararlılıkla sürdürerek, ileri dönemlerde daha büyük bir toplumsal yük haline
gelmesi beklenen kanserle mücadelede önemli kazanımlar elde edileceğine şüphe
yoktur.
Kanser hastalıklarının her
bir tipinin kendine göre etyolojisi, risk faktörleri, tanı ve tedavi yöntemleri
vardır. Bu yüzden erken tanı ve tarama stratejileri de kanser tiplerine göre
değişmektedir. Bazı kanser tipleri için tarama önerilirken bazı kanser tipleri
için önerilmemektedir.
Dünya Sağlık Örgütü; meme,
rahim ağzı ve kalın bağırsak kanserlerinde vakaların erken evrelerde
yakalanmasına yönelik toplum tabanlı tarama programları önermekte ve bu
çalışmaların bütüncül bir kanser kontrol programının parçası olması gerektiğini
belirtmektedir.
Ülkemizde DSÖ önerileri
doğrultusunda 2008 yılından itibaren kayıt, önleme, tarama ve tedavi
çalışmalarını bir arada barındıran Ulusal Kanser Kontrol Programı kapsamında;
meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için, toplumun kaynaklarına ve
hastalık yüküne uygun olarak tarama programları yürütülmektedir.
Ülke genelinde
kanser taramaları; Birinci Basamak ve 2.-3. Basamak Sağlık Kuruluşlarında,
toplum tabanlı ve fırsatçı taramalar şeklinde yapılmaktadır.
Kırsal ve dezavantajlı
gruplarımıza illerimizdeki mobil tarama araçları ile de tarama hizmeti
verilmektedir.
Ülkemizde yürütülen Ulusal
Kanser Tarama programında,
Meme kanseri taraması; 40-69
yaş arasındaki kadınlara yılda bir kez klinik meme muayenesi yapılmakta, 2
yılda bir mamografi çekilmektedir.
Rahim ağzı kanseri
taraması; 30- 65 yaş arası kadınlara 5 yılda bir HPV-DNA testi
ile yapılmaktadır.
Kalın bağırsak kanseri
taraması; 50-70 yaş arasındaki kadın ve erkeklere 2 yılda bir Gaitada
Gizli Kan Testi (GGK) yapılmakta, 10 yılda bir de kolonoskopi önerilmektedir.
Tarama sonrasında pozitif
ya da şüpheli bulunan kişiler Teşhis Merkezi olarak belirlenmiş olan ikinci,
üçüncü basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirilmekte ve ileri tetkikleri
yapılmaktadır. Teşhis ve tedavi hizmetleri ikinci ve üçüncü basamak sağlık
kuruluşları tarafından yapılmaktadır.
Ülkemizde hem taramaları
artırmak hem de sağlık okur yazarlığı konusunda vatandaşlarımızı bilgilendirmek
üzere 81 ilde kanser farkındalık çalışmaları yapılmaktadır.
Kanser Taramalarınızı
Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM), İlçe Sağlık
Müdürlükleri, Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM)
ve Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) ücretsiz olarak
yaptırabilirsiniz.