TÜRKİYE’nin kurucu partisi, yıllardır seçimlerde neden nal topluyor? Öngörüsüzlük mü? Strateji hatası mı? Yoksa başka sebepler mi?
Evet CHP’den söz ediyorum. Geçtiğimiz sayıda CHP’nin yerel seçimlerde bir arayış, bir çıkış aradığını dile getirmiştik. Ancak Ankara merkezli CHP’nin duruşu bana çok garip geliyor. Bu siyasetle Sarıgül, Tekin ikilisi de yarış sonunda Kadir Başkan’ı tebrik etmeye giderler.
Çünkü; Dünya hızla değişip, gelişirken Türkiye’nin seyirci makamında kalmasını istercesine siyaset dili kullanıyor. Ülkenin çeyrek asırdır gencecik fidanlarını toprağa, milyar dolarların silah ve mermiye heba edilmesine dur diyecek fırsat önümüzde. CHP ise adeta benim yorumlarım gibi, barışın hem yanında, hem de karşısında. Ben yorumlarda (objektiflik) adına karşılık bulabilirim. Ancak siyaset arenasında bu duruş çelişki demektir.
Bildiğimiz kadarıyla CHP’nin kendi tabanında yaptığı araştırmada partili seçmenlerin yarıdan fazlası adına “barış süreci” denen sürece aktif olarak katılmasını, hatta süreci yönlendirmesini istiyor. Oysa CHP ya susarak ya da olumsuz tavır takınarak hem tabanına ters düşüyor, hem de ülkenin en can yakıcı sorununun dışında kalıyor. Aslında CHP, birçok konuda olduğu gibi bu çok önemli konuda da hazırlıksız yakalanmıştır. Tutarlı bir strateji belirleyemediği için de sürekli sendelemesi devam etmektedir.
CHP, güvenmediğini söylediği Başbakan Erdoğan’a, terörün çözümü konusunda karşılıksız kredi verdim söylemiyle “siyaset nemasına” kürek sallamış fakat “küreği de ters” sallamıştır. (Vermedi mabut misali) CHP’nin bazı milletvekilleri aracılığıyla sürece karşı olmadığını deklare etse de, çelişkili tutumu sebebiyle sürece karşı mı, yoksa yanında mı olduğunu anlatma zorluğu yaşamaktadır. CHP ayak diremeye gerekçe olarak süreçle ilgili bilgisi olmadığıdır. Herhalde bilgi karşı duruşla elde edilemez. Ama işin en başında ilk düğme yanlış iliklendiği zaman diğer düğmeler de karşılığını bulamaz. CHP, 1989’da (SHP) hazırladığı “Kürt Sorunu Raporu”nu, aradan geçen çeyrek asırdır güncelleyerek ülkenin önüne koyamadı. PKK ile el altından yapılan görüşmelerin yanlışlığını tekrarlamak dışında topluma bir alternatif sunamadı; Barış sürecini yönlendiremedi, bu sürece müdahil olamadı. Terör sorununun çözümü için derinlemesine inceleme-araştırma yapmadan ortaya attığı iki öneriye de iktidar sahip çıkıp ikisini de uygulamaya koyunca CHP, kendi önerisi olan ”Akil İnsanlar Komisyonu” kurulmasına da, süreci izlemekle görevli olacağı söylenen “Meclis Araştırma Komisyonu”na da karşı çıktı. Böylece CHP, gerçekçi temellere dayandırmadan alel acele ortaya attığı kendi önerilerinin geçersizliğini bizzat kendisi ilan ederek inandırıcılığını zedeledi, güven kaybetti. CHP, kendi yaptırdığı araştırmanın gösterdiği doğrultuda, seçmen tabanının istediği biçimde siyaset yapmıyor, yapamıyor. Kitlelerle buluşacak stratejiler belirleyip öyle ya da böyle sürece müdahil olmalıdır. Halk ile geniş tabanlı bağ kurmak için; umut aşılamalı CHP'nin kronik iktidarsızlık hastalığını çeşitli yönleriyle incelemek gerekir. İstanbul'da AK Parti ile CHP'nin, il ve ilçe başkanları ile belediye başkanlarının yaşlarını ve öğrenim durumlarını karşılaştırın. Ortaya çıkan fark, kronik iktidarsızlığın nedeni olabilir gibi görünüyor. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu sonuçları dikkate almasında yarar var. CHP epeydir gündem oluşturamıyor, iktidarın gündemini eleştirmekle zaman harcıyor.
Oysa ülkenin ateşle imtihan olduğu bir zamanda ana muhalefet partisi her zamankinden daha çalışkan, daha tutarlı, daha uyanık ve güven verici bir tutum içinde olmak zorundadır. Reyhanlı’daki hunharca saldırı sonrası muhalefetin söylemleri siyaset dili olarak kötü olmuştur. İnsan kendi devletini güçsüz hale getirecek, silah ve para koyup terörü beslediler denir mi? Bu ne basiretsizliktir. Baksana Sosyalist Enternasyonel bile senin çıkışını garipseyip tavır gösteriyor.
CHP bütün benliğiyle hem parti içinde hem de toplum nazarında statükocu kalabilmek için direnen bir parti konumundan çıkmalıdır. Bu çıkış nasıl olabilir? Bunu da parti yönetimi bilecektir.
Reyhanlı’da hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet kederli ailelerine sabırlar dilerim. Ülkemizin başı sağolsun.