Bayrampaşalılar’a yarım asırdan bu yana kaliteli, taze ve hijyenik ekmek sunan Kazdallar Ekmek Fabrikası’nın genç veliahtı Münir Kazdal, gıda sektörünün bilinmeyenlerini Paşavizyon’a anlattı. Vatandaşları, merdiven altı imalathanelerde üretilen ucuz ekmeklerden almamaları konusunda uyaran Münir Kazdal, “Gıda sektöründe en önemli konu hijyendir. Satın aldığınız ekmeğin üretildiği fırınları gezmek sizin en tabii hakkınızdır” diye konuştu.
Bayrampaşa’da kaç yıldır hizmet veriyorsunuz?
1950 yılında Balat’ta başladığımız meslek hayatını, 1954 yılından bu yana Bayrampaşa’da sürdürüyoruz. Şu anda her ikisi de rahmetli olan babam Ali Kazdal ve amcam Ahmet Kazdal, Bayrampaşa’daki ilk yerlerini 1954 yılında Yahya Kemal Caddesinde hizmete açtılar. Daha sonra ise 1974 yılında Murat Mahallesi Cemiyet Caddesinde ve 1995 yılında da Murat Mahallesi Kamil Caddesi’ndeki şubelerimizi açtık. Şu an her iki şubemiz de aktif durumda olup, ağabeyim Ferit Kazdal ile birlikte işletiyoruz.
Ekmeğin yanında vatandaşlarımıza ne tür alternatifler sunuyorsunuz?
Kazdallar Ekmek Fırını olarak vatandaşlarımıza geniş bir ürün yelpazesi sunmak istiyoruz. Simitten tutun da poğaca, kuru pasta, börek ve ekmeğin bütün çeşitlerinden yaklaşık 30 çeşit ürün hazırlıyoruz.
Türk toplumunun ekmek tüketimi konusundaki alışkanlığı nasıl?
Fırıncılık sektöründe ciddi yanlışlıklar bulunmasına rağmen olumlu şeyler de var. Yanlışlıklardan bahsedersek şunları söyleyebiliriz. Ekmek için en önemli nokta hijyendir. Bir diğer konu da Türk toplumunun vazgeçilmezleri arasında yer alan sıcak ekmek alışkanlığıdır. Avrupa’da yeri olmayan böyle bir alışkanlık, bizim insanımızda önemli bir yer tutuyor. Bana göre bunun sebebi de, ekmeğin beslenmemizde önemli bir yer tutmasıdır. Avrupa’da beyaz ekmek tüketimi neredeyse yok denecek kadar azdır. Daha çok besin değeri yüksek çavdar kepek, siyah ekmek tüketimi Avrupa’da daha fazladır. Oralarda ekmekler tadımlık olarak yenirken, bizim toplumumuz ise ekmekle karınlarını doyuruyorlar.
Peki ülkemizde, Avrupa’yı kıyaslarsak fiyatlar ne düzeyde?
Avrupa’da ekmeğin fiyatı bize göre yaklaşık 5 kat daha pahalı. Avrupa’da ekmeğin kilosu 5 eurodan başlarken, Türkiye’de ise maksimum 2.5 TL. Yani Avrupa’da, ekmeğin kilosu 11-12 TL, Türkiye’de 2.5 TL. Ekmeğin ucuz, halkın gelirinin de çok düşük olmasından dolayı, Türk halkının ekmek tüketimi çok ciddi oranda yüksektir.
Peki ürünlerinizde aranan o damak tadını nasıl sağlıyorsunuz?
Bir fırın işçisinin, gündüzü yoktur, fırın işçisi, fırın yöneticisi de dahil olmak üzere, güneşin doğuşunu göremezler, çünkü gece herkes sıcak yatağında yatarken, fırıncı gecenin saat 1’inde işe başlar ve hiç bir fırıncı, özellikle fırın işçisi, çocuklarıyla bir sabah kahvaltısı yapmamıştır. Bu açıdan diyorum ki fırıncılar bir derviş gibidir, herkes fırıncılık yapamaz. Bu sektöre dahil olmayan, bir sürü insan gelir fırında çalışmak ister, üç gün dayanır çeker gider. Onun için bir ekmeğin, damak tadında kalitesindeki en önemli neden, o ekmeği yapan ustanın ve o fırını işleten işletmecinin, o işi aşkla, sevgiyle yapmasıdır, en önemlisi bu. Tabii ki bunun yanında un kalitesi çok önemlidir. Diğer önemli bir neden, işletmecinin izlemiş olduğu politikadır.
Hijyen açısından ne gibi tedbirler alıyorsunuz?
Bizim personelimiz 6 ayda bir sağlık muayenesinden geçiyor. Hijyen konusunda hiç taviz vermiyoruz, hatta bu konuda belediyenin bize vermiş olduğu bir plaket var. İşletmenin fiziki yapısı, hijyene çok uygun olarak yapıldı. Yerler gördüğünüz gibi kanunlarda belirtildiği gibi mikrop ya da böcek üretmeyecek, granit seramik ve bütün makinalarımız, tezgahlarımız, paslanmaz metalden yapılmıştır. Bunlar tabi ki, hijyene ve sağlığa verdiğimiz önemden kaynaklanıyor.
Bayrampaşa’nın birçok noktasında farklı fiyatlardan ekmek satılıyor. Bunun sebebi nedir?
Ekmeğin çok farklı fiyatlardan satılması kalitesiyle ilgilidir. Fiyatlar, üretimde kullanılan un ve girdilerle ilgilidir. Ekmekte en önemli maliyetlerden biri işçiliktir. Piyasadaki birçok fırında en az 10 kişinin çalışması gereklidir ama ne yazık ki, bazıları bunları sigortasız olarak çalıştırmaktalar. Bazı fırınlarda ise kalifiye fırın işçisi bulmanız neredeyse imkansızdır. Bir de piyasada 50 kuruştan satılan ekmekler var. Bunlar merdivenaltı tabir ettiğimiz yerlerde üretilen ekmeklerdir. Buralarda hijyen kurallarına kesinlikle dikkat edilmiyor. Televizyonlarda yansıyan merdiven altı işletmelerdeki böcekleri kötü şartlarda üretilen imalathaneleri herkes gördü. Buralarda hijyene dikkat edilmediği gibi böcekler de cirit atıyordu.
Ekmek alırken vatandaşlarımız neye dikkat etmelidir?
Bakkal ve marketlerin sattıkları, vatandaşın ise satın aldığı fırının yeterlilik belgelerini sorması gerekiyor. Fırınların kanunların istediği gibi her ay periyodik olarak ilaçlanıp ilaçlanmadığına bakılmalıdır. Diğer bir önemli konu ise, vatandaşların ekmeklerini güvendikleri bakkal, market ve fırınlardan almalarıdır.
Peki bir fırın açmak kolay mı? Bu konuda yeterli denetim var mı?
Bugün, normal şartlarda bir ekmeğin hak ettiği satış fiyatı kaç liradır?
300 gramlık bir ekmeğin maksimum değeri 1.25 kuruştan satılmalı diye düşünüyorum. Bu hesaplamada fırıncıların ve fırın sektörünün kendini geliştirebilmesi, kendini yenileyebilmesi için gereken satış fiyatıdır. Satılan o ekmeği daha vitaminli, daha mineralli hale getirmek, fırın içindeki teknolojiyi yenilemek ve daha hijyenik koşullara ulaştırabilmek için. 50 kuruşa ekmek üreten fırınlar ise her türlü standarttan taviz vermek zorundadırlar.
Türkiye’de her gün binlerce ekmek çöpe atılıyor. Bir üretici olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bayrampaşa, ilçe olarak yükselen bir yerdir. Çevresindeki bir çok ilçeyle kıyasladığımız zaman, çok ciddi farklar görüyoruz. Tabii ki bir semti de semt yapan, esnafının, işletmecisinin, üreticisinin kalitesidir. Bir semtteki esnafın esnaflığı, üreticisinin kalitesi ne kadar yüksek olursa, o semtle birlikte yükselir. Onun için, ben Bayrampaşalı hemşehrilerime, şunu söylemek istiyorum. Temel gıda maddemiz olan ekmek için 3 kuruşun, 5 kuruşun hesabını yapmamalarını istiyorum. Türkiyede ekmek kesinlikle pahalı değildir. Hele Avrupa ile kıyasladığımız zaman Türkiyede ekmek, bedavadır. Bakın çöplerde en çok ne görüyoruz, ekmek. Çöplerde sucuk göremezsiniz, çöplerde peynir göremezsiniz, çöplerde zeytin göremezsiniz, çöplerde ne görüyorsunuz, ekmek görüyorsunuz, neden ekmek? Çok ucuz olduğundan, aslında bu Türk ve Müslüman insanına yakışan bir olay değil. Onun için ben Bayrampaşalı hemşehrilerime sadece ekmeğin fiyatı ile ilgilenmemelerini, o ekmeğin üretildiği yerin, hijyen koşullarını uygun olup olmadığına bakmalarını istiyorum. Gerekirse vatandaşlarımız fırınların imalathanelerini gidip ziyaret edebilirler, onların en doğal hakkıdır, en büyük denetimci vatandaşın kendisidir.
Sizin bir vitaminli ekmek projeniz vardı ne oldu o proje?
Biz un firması olarak Doruk Un ile çalışıyoruz. Türkiye’nin en büyük un firmasıdır. Onlarla birlikte 3 yıl önce büyük bir projeyi başlattık. Gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarının vitamin eksikliği üzerine çalışmalar yaptık. Bu ailelerin çocukları vitamin ve minerallerden yoksun büyüyorlardı. Nedir bunlar: Foligasit, B12 vitamini ve çinko. Bu projenin ilk ayağı biz olduk. Onlar unların içine bu tür maddeleri ek bir maliyet istemeden koydular ve biz de ekmeğe ek bir maliyet getirmeden satış yaptık. Bunun tanıtımı için bakkallarda, marketlerde bilgilendirici broşürler dağıttık. Hatta Emine Beder geldi ilçemize bu projenin tanıtımı için. Bu proje, ülkemiz çocukları için çok önemliydi bizce. Bunu bir görev olarak yerine getirdik. Aslında gelecek nesillerimizin iyi ve sağlıklı yetişmesi için çok önemli bir projeydi ama halkımız tarafından gerekli ve yeterince ilgi görmedi. Neticede tutmadı ve bu projeden vazgeçildi. UNESCO, aynı projeyi Afrika’daki yoksul çocuklar için gerçekleştirdi. Vitamin ve mineralle zenginleştirilmiş unlar gönderdi Afrika’ya.
MÜNİR KAZDAL KİMDİR?
1970 yılında doğdum. Aslen Rize’liyim. Daha sonra Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu. Yüksel tahsilinin ardından 50 yıldır gıda sektöründe faaliyet gösteren baba mesleğine devam
Tarih: 1- Kasım 2009 Salı Hit: 3304