27 Temmuz 2024 Cumartesi   

Mustafa SÖNMEZ / Araştırmacı / Yazar / İSAR

3Y+(1Y+2A)= SIFIR HUZUR

 

28 Şubat sonrası gerilen siyaset ortamında kurulup 2001 Şubat ekonomik krizininin altında dağılan koalisyon hükümetinin tartışmaları arasında tıkanan siyasi akışın yönünü değiştirme iddiasında kurulan AKP’nin daha da doğrusu Genel Başkanının  yirmi küsur yıl öncesi sloganıydı 3Y ile mücadele. Yasaklı olduğu dönemde bendeniz de LDT’nin Gençlik Kollarının ricasıyla bir bildiri kaleme alıp YSK’nın önünde okunurken de orada bulunmuştum. Y.S.K. başlığıyla biz ve bizim gibi düşünenlerin iradesine hayat hakkı tanımadığını düşündüğümüz YSK’yı adaleti tesis etmeye ikna etmeye çalışıyorduk. Reisimiz 3Y ile mücadele edecekti ama önce kendisinin 1Y ile savaşını  kazanması seçim yasaklarının kalkması gerekiyordu. Sonra o oldu bu oldu velhasıl Reisimiz vekil seçilip meclise girdi, partinin başına geçti. Bizler de ekranların başına geçip 3Y ile nasıl mücadele edeceğini izlemeye koyulduk. Sonuçta iddiası buydu.  
Reisimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin kendisine yetki vermesi durumunda faiz ve enflasyonla nasıl mücadele edeceğini göstereceği iddiasında bulunduğunda ise ne biz artık o kadar çocuktuk, ne de kendisi o kadar mahir. Ama yine başardı. Günümüz dünyasında hiçbir siyasiye nasip olmayacak büyüklükteki bir topluluk tarafından her ne yaparsa yapsın sevgi ve takdir görmesi sayesinde yaptı bunu. Arkasına aldığı topluluk karşısına aldığı toplumdan nicelik olarak büyük oldukça da ne istese elde etti, edecek. Bunun son örneğini son seçim sonuçlarını iyice analiz etmeyen, kerameti kendinde sayan ve kendisini sanki liderliğinin psikolojik olarak da meşruiyetini sağlamak zorunda hisseden Özgür  Özel’den bir uydu ortak oluşturma çabalarında görüyoruz. İşi birkaç açıdan zor olsa da bu bugün bizim konumuz değil. Biz dönelim 3Y işine.
Erdoğan, Cumhuriyetin kuruluşundan beri kendisini milletin üstünde gören ve zaman ilerledikçe toplumu vesayet altına aldığını iddia ettiği seçkinci bir zümreye karşı savaş açarak kazandığı gönüllerimizi yasaklar, yolsuzluk, ve yoksullukla mücadelede iktidarına taşıyacağını vaad etmişti. Hergün  merkez medyayı takip eden biri olarak Erdoğan’ın bu söylemleri hiçbir medya kuruluşunda istediği değeri bulamıyordu. Buna nasıl öfkelendiğimi ama içten içe güldüğümü bugün dahi hatırlarım. Hatta seçimlerden üç ay evvel yaptığım bir finansal yatırımda AKP’nin iktidarını satın almış doksan günde bir olanı, iki yapmıştım. Medyanın hali bugünkü kadar rezalet değilse de kötüydü.
Gönüllerimiz iktidara taşındı. İlk yıllar IMF’nin ekonomik direktifleri ve Kopanhag Kritirleri teranesinde ABD’nin de dünyada likidite bolluğu, genişliği politikalarının da desteğiyle güzel geçti. Hatta Cumhuriyet tarihinin ekonomik verilerinin  rekorları 2012 yılında kırıldı. Bu yıllar Ergenekon, Balyoz operasyonları ile TSK’nın ,kapatılma davası sayesinde AKP’nin içine sızma derdindeki cemaat yapılanmalarının yıllarıydı. 2010 yılında paralel yapı ile mücadele adıyla parti teşkilatlaının ortaklarını genel başkanlarına tercih ettiği yıllardı. Bunu 15 Temmuz sonrası “yalnız bırakıldım” diyerek ifade etmişti Erdoğan. Gezi Olayları, 17-25 Aralık miladı ilanı, MİT krizi vs her türlü meselenin üstesinden gelmeyi başarmıştı Erdoğan. Hem de Libya ve Suriye’deki yanlış politikalarına rağmen.  Sonra 7 Haziran, 1 Kasım seçimleri arası olaylar, Brunson benzeri geri vites siyaseti örnekleri ile pandemi krizi arasındaki referandumla aşırdığı cumhurbaşkanlığı hükümet etme sistemi garabetiyle elde edilen  sınırsız kontrolsüz  güç. Peki 3Y ne alemde?
Bizim 3Y ile mücadele hikayesi bir yana nurtopu gibi yeni bir Y’miz iki de A’mız  oldu. Yalanlar ve algılarla  adaletsizlik. Yalanlar ve algılarla aldatılan halkı adalet sistemindeki çürümüşlükle güven bunalımına düşüren bezdirmeye yönelen bu zulüm iktidarı yöntemlerine hergün bir yenisini ekleyerek ülkenin bugününü kararttığı gibi geleceği için de hayırlı rüya yorumlamıyor gibi görünüyor. Bu gidişle alfabeyi tamamlayacaklar. Ben 4Y 2A’ya razıyım ama halka sıfır huzuru çok gören bu zulüm politikalarının karşısında durması gerekenlerin “kişisel okşanma” karşılığında takındıkları tutumsuzluklarının mevcutların dışında yeni bir oluşumu gerekli kıldığı açıkça görünüyor.
Milletin durumu  kimsenin biraz daha başkancılık ya da genel başkancılık oynarken  oyalanacağı  halde değil. Ülkenin ne eğitimi, ne sağlığı, ne adaleti, ne ekonomisi ne sporu doğru bir yöne gitmiyor. Siyasiler hala okullar, hastaneler, adliye binaları, spor salonları ve stadyumlar yapmakla övünüyor. İçlerinde millet için hiçbir duygu beslediklerine dair bir işaret de olmadığından bunların da içlerini millet için birşeylerle dolduramıyorlar. İhaleler, ortaklıklar vs işbirlikleri dışında herşey boş olabilir, kalabilir. 2G’yi hak ediyorlar ya da 1H1Y’yi hepsi. Güle Güle ya da Haydi Yallahı… Hadi inşallah….     


Tarih: 20 Mayıs 2024 Pazartesi    Hit: 1087




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol