Sadık KAHRAMAN / Gazeteci Yazar / Şehir ve İnsan

DEĞİŞİMİN SESİ...

CHP’nin 31 Mart yerel seçimlerindeki başarısının ardından siyaset arenasında bir yumuşama rüzgarı esmeye başladı. Yıllar sonra ilk kez CHP Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanına tehdit ve hakaretlerle dolu grup toplantısı konuşması yerine, tüm Türkiye’yi kucaklayan bir yaklaşım sergilediğini görüyoruz. Bu değişim ve dönüşüm havası, kalıcı ve samimi bir temele oturtulabilirse çok uzun zamandır kavga etmeye, yumruklarını sıkıp birbirine bilenmeye ve ayrı kutuplardan saldırıya hazır biçimde beklemeye alışmış ve bu durumdan artık yorgun düşmüş toplumumuza muhakkak iyi gelecektir.
CHP’nin normalleşmesi, Türkiye’nin tamamına yüzünü dönmesi, sadece Türkiye’ye yarayacaktır. Bugün muhafazakar cenahtan bir gazeteciyle görüştüğü için adeta çarmıha gerilmiş olsa da Özgür Özel, doğru hamleler yapmaktadır. CHP ve seçmen kitlesi, memleketin kahir ekseriyetini sağ görüşteki insanların oluşturduğunu ve eğer ülkede bir şeylerde söz sahibi olmak istiyorlarsa bu insanları dinlemek, onlara kulak vermek, onların taleplerine göre hareket etmek zorunda olduklarını artık kabul etmelidir. Özel, bunu şimdilik kavramış gibi görünüyor. İleride İmamoğlu ve Yavaş ile aralarında meydana gelebilecek olası bir zıtlaşmada bu özelliği ile aradan sıyrılma ihtimali bile var. Koltuk söz konusu olunca Kılıçdaroğlu 2‘ye dönüşüp dönüşmeyeceğini zaman gösterecek fakat en azından siyasi duruş bakımından ondan daha sağduyulu bir yaklaşım sergileyecek gibi görünüyor. Zira Anayasa görüşmelerine yönelik tavrı da bu durumu destekler nitelikte.
Türkiye’nin artık tartışmayı, kavga etmeyi bırakıp dünyada olup bitenlere kenetlenerek bakmayı becerebilmesi gerekiyor. İç politikada bu kadar ayrışmış ve birbirine karşı öfkeli bir toplumsal yapıyla dış politikada başarılı olunamaz. Burası coğrafi konumu bakımından etrafı ateş çemberiyle çevrili bir memlekettir. Dünyanın neresinde olursa olsun yaşanacak bir olumsuzluk, çatışma, olası bir savaş durumu, hatta ihtimali bile Türkiye’yi etkiler. Şu anda odaklanılması gereken de budur. Türkiye’nin çıkarları için tüm tarafların itidalli bir tutum içerisinde olması gerekir. Mesela 1 Mayıs’ta yaşananlar çok gereksizdi. Taksim’e yürümeye kalmak, buna CHP Genel Başkanı olarak öncülük etmek vs. o provokatörlere gün doğmasına sebebiyet verdi. Polis de işçidir, emekçidir. Medyaya yansıyan görüntülerdeki gibi tekmelenmeyi, saldırılmayı hak etmez. Kimse hak etmez. Ana muhalefetin başındaki ismin buna vurgu yapıp sonra da insanları Taksim’e, valiliğin izin vermediği ortada olduğu halde, çağırması ne yazık ki talihsiz oldu. Bunlar CHP’nin biraz da yapı taşında olan meseleler olduğundan şimdilik pozitif görünen değişim havasına yine de çok büyük sekte vurmadığını düşünüyor, o değişimin kalıcı olmasını diliyorum. Nitekim Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu da budur. Gelecek Genel Seçimlere kadar, bu 4 yıl içinde, terör sempatizanlarına taviz; terörün uzantısı partilere de de geçit verilmeyen, bu konuda daha ağır yaptırımların uygulandığı bir dönem geçirmek hepimizin temennisi. Tüm siyasiler kendini bölücülerden tamamıyla sıyırmalı ve gereken önleyici adımlar da artık sağlam bir şekilde atılmalıdır. CHP de milletle kucaklaşma sürecine buradan başlayabilirse, işte o zaman gerçek bir normalleşme başlamış olur. Vesselam.