Değerli Paşavizyon okuyucuları; Bu ay yazımda ülkemizde artık herkesin derdi, konusu olan yabancı sorunundan bahsetmek istiyorum.
Yabancı misafirleriniz;
Ülkemize ne kattı!
Ülkemize neye maloldu!
Ülkemizde yabancı deyince temelde Suriyelilerden bahsediliyor. 2011 sonunda başlayan Suriye iç savaşı, 2012 yılında sınırlarınızda yoğunlaştı.
Milyonlarca Suriyeliyi bir anda adeta kucağımızda bulduk. O yılları hatırlarsanız ilk başta yüz, ikiyüz bin olarak beklediğimiz Suriyeli vatandaşlar. Savaşın ve acımasız Esat yönetiminin katliama yakın saldırıları ile milyonlara ulaştı. Ülkemize giren kayıtlı kayıtsız Suriyeli sayısı 7 milyonun üzerinde olduğu tahmin edilmekte.
İlk başta bu göçenleri devletimiz güney sınırımıza yakın kurduğumuz kamplarda tutuyordu. Sayının çok artması kontrolün kaybolmasına yol açtı. Kısa sürede özelikle, İstanbul olmak üzere ülkemizin birçok iline Suriyeliler dağıldı. Bu ani durumla mücadele etmek kontrolü sağlamak kolay değildi öylede oldu. Bu süreçte belkide en büyük hatayı bu göçmenleri ülkemizden Avrupaya geçişlerinde Avrupa ülkeleri ile yaptığımız geri kabul anlaşması ile yaptık. Avrupalılar her zaman yaptıkları gibi sözlerinde durmadılar. Ülkemize vadettikleri maddi yardımları vermediler.
Buna karşı Suriyeliler içerisinden seçili olarak yetişmiş kalifiye insanları seçerek ülkelerine kabul ettiler. Süreç ilk 1-2 yıl bu şekilde devam etti. Sürecin devamında kamplarda olması gereken Suriyeliler ağırlıklı İstanbul’a geldiler.
Tekstilde, gıda ve hizmet sektöründe ağırlıklı olmak üzere çalışmaya başladılar. Başlangıçta sorun yoktu. Çünkü bu çalışan yabancılar kayıtdışı ve düşük ücretle çalışıyorlardı. Sürecin ani olmasından dolayı da kontrol etmekte mümkün olmadı. Bu süreç haliyle yeni sonuçlar doğurdu. Öncelikle bu bol ve hazır, ucuz iş gücü.
Kendi vatandaşlarımızın yukarıda belirttiğim sektörlerde iş kaybetmesine yol açtı. Geçen süre içerisinde devletimiz tüm birimleri ile süreci kontrol altına almaya başladı. Tam olmasa bile yüksek oranda yabancılar kayda alındı.
Belirli oranlarda Türk işçimizin yanında yasal olarak Suriyeli çalışma izni verildi. Bu süreçte Suriye’de iç savaş ve devlet zulmü devam ediyordu. Ülkemiz devletimizin mevcutta ve gelecekte oluşabilecek sınırlarımızdaki güvenlik risklerine karşı Suriye topraklarının özellikle batı kesiminde belirli derinlikte güvenli bölge oluşturabilmek için Türk Silahlı Kuvvetlerimiz Suriye’ye girdi. Bu yolla ülkemiz açısından şer odaklarının planları bozulmuş oldu.
Güvenli bölgenin oluşturulması ile yüzbinlerce Suriyeli ülkelerine geri döndüler. Halen de bu geri dönüş devam etmektedir. Son döneme gelirsek, belirli sektörlerde artık yerli çalışan bulmak çok zor. Artık yabancı çalışanlar da ucuza çalışmıyor. Belirttiğim sektörlerde işi öğrenen yabancılar artık birçok şehirde kendi iş yerlerini kurmaktadırlar. Bunların bir çoğu yeterince denetlenmediğinden kayıtdışı çalışmaktalar.
Bu süreç sadece iş gücü piyasamızı değil başka birçok alanı da etkiledi. 7 milyon üzeri ani ülkemize giriş yapan Suriyelilerin bir kısmı varlıklı insanlar olmasından dolayı konut aldılar arsa aldılar, araç aldılar. Bu sektörlerde ani yükselmelere yol açtılar.
Kira fiyatlarını aşırı artmasının ana sebeplerinden biri oldular.
Ülkemize giren Suriyelilerin bir kısmıda suça bulaşmış kişilerdi.
Bunlarda ülkemizde suç oranlarında artışa yol açtıkları gibi yoğun olarak bulundukları yerlerde çeteleşmeye başladılar.
İçişleri Bakanlığınız bu asayiş sorununun çözümü için son yıllarda sık sık operasyonlar yapmaktadır.
Ülkemizde ani olması ve sayıca çok olmasından dolayı yabancı sorunu Suriyeliler olarak anılıyor
İşin detayına girince bu sorun sadece Suriyeliler olmaktan çıkmış durumda.
Sayısı belli olmayan Afganistanlı, Kırgız ve Özbek vatandaşlarıda çeşitli yollarla ülkemizdeler ülkemize resmi yollarla girip gitmeyen binlerce yabancı mevcut. Bu yabancı sorunu ülkemizde son genel ve yerel seçimlerinde ana konusu oldular. Bu sorunun iktidar muhalefet olarak ayrışmadan süratle çözüme kavuşturulması ülkemiz açısından hayati bir konudur. Artık hiç bir vatandaşınız bu yabancılar yüzünden işini kaybetmek istemiyor.
Hiç bir iş yeri sahibimiz bu haksız rekabet yüzünden iş yerini kapatmak veya devretmek istemiyor.
Dahası hiç bir ülke vatandaşımız 20-30 yıl sonra ülkemizin bu sorunla yaşayabileceği sosyal sorunlarla eğitim, sağlık sorunları ile karşılaşmak istemiyor. Hoşçakalın.