20 Aralık 2025 Cumartesi   

İbrahim GÜLLE / Diş Hekimi /Ağız ve diş sağlığı

DİŞSİZLİK DOSYASI-3 / DİŞSİZLİĞİ ÖNLEMEK MÜMKÜN MÜ?

 

Bir önceki yazımda dişsizliğin ağız sağlığına ve genel vücut dengesine olan etkilerinden bahsetmiştim. Bu yazıda ise diş kayıplarının nasıl önlenebileceğini, yani dişsizlikle hiç tanışmamanın yollarını konuşacağız.
Diş kayıplarının büyük çoğunluğu aslında önlenebilir. Bunun için temel şart, ağız sağlığını günlük yaşamın bir parçası haline getirmektir. Günde bir kez, haftada bir, bayramdan bayrama veya düğüne/davete gitmeden önce vb. şekilde fırçalama maalesef pek bir işe yaramayacaktır. Hemen hemen her yazımda sıkça ve üstüne basa basa söylediğim gibi: ancak günde en az iki kez, en az iki dakika süreyle, doğru fırçayla, doğru diş macunuyla ve doğru teknikle yapılan fırçalama dişlerin yüzeyinde plak birikimini engeller. Sadece fırçalama yeter mi? Yetmez. Fırçalamanın ardından diş ipiyle arayüz temizliği yapılması ve mümkünse ağız duşu kullanılması diş fırçasının ulaşamadığı dişlerin birbirine temas eden arayüz bölgelerindeki plak tutulumunu önleyerek çürük oluşumunu büyük ölçüde önler.
İkinci şart: Düzenli diş hekimi kontrolü. Belirli periyotlarda (ben en az 6 ayda 1 tavsiye ediyorum) yapılacak profesyonel kontrol diş kaybını önlemede en önemli adımlardan biridir. Çoğu diş problemi erken evrede belirti vermez; kişi dişinde veya çenesinde bir ağrı hissettiğinde de genellikle iş işten geçmiş ve problem belli bir seviyeye çoktan ilerlemiş olur. Oysa rutin kontroller sayesinde çürükler, diş eti hastalıkları veya diş sıkma/gıcırdatma gibi rahatsızlıklar erken dönemde fark edilip kolayca tedavi edilebilir. Bu da dişlerin ömrünü uzatır.
Beslenme alışkanlıklarımız da diş sağlığımız üzerinde doğrudan etkilidir. Aşırı şekerli, yapışkan veya asitli gıdalar diş minesini zayıflatır ve çürük riskini artırır. Buna karşın süt, peynir, yoğurt gibi kalsiyum açısından zengin besinler ile yeşil yapraklı sebzeler, diş ve kemik dokusunu güçlendirir. Bol su içmek de hem tükürük akışını artırarak ağız içi asit dengesini korur hem de bakterilerin tutunmasını zorlaştırır.
Bir diğer husus ise zararlı alışkanlıklar ve stres. Zararlı alışkanlıklar dişsizlik sürecini hızlandıran en önemli etkenlerdendir. Sigara, alkol vb. ürünlerin kullanımı diş etlerine zarar verir, dokuların oksijenlenmesini azaltır ve iyileşmeyi geciktirir. Özellikle sigara içen bireylerde diş eti hastalıklarının görülme riski içmeyenlere göre birkaç kat fazladır. Aynı şekilde stres de diş sıkma (bruksizm) alışkanlığını tetikleyerek dişlerde aşınma, kırılma ve diş kaybına neden olabilir.
Bu noktada unutulmaması gereken en önemli şey şudur: Dişsizlik ‘kader’ değildir. Her birey, kendi ağız sağlığının birincil sorumlusudur. Küçük ama düzenli adımlar atmak, yıllarca sorunsuz bir ağız sağlığına sahip olmanın anahtarıdır. Dişlerimizi korumak yalnızca estetik bir tercih değil, aynı zamanda genel sağlığımızı korumanın da en etkili yollarından biridir. Bunu önceki yazımda detaylandırmıştım zaten.
Bir sonraki yazımda dişsizlik oluştuğunda hangi tedavi seçeneklerinin mevcut olduğunu, modern diş hekimliğinin sunduğu çözümleri ve hangi yöntemlerin kimler için uygun olduğunu ele alacağım.
Sağlıcakla kalın.

Tarih: 20 Aralık 2025 Cumartesi    Hit: 1137




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol