YENİ TÜRKİYE VE ORTADOĞU
Genelde ortadoğu özelde İsrail-Filistin
ilişkileri üzerine bir çok çalışması ve yazısı bulunan Gazeteci-Yazar Fatih
Tezcan, ‘Yeni Türkiye ve Ortadoğu’ başlıklı söyleşilerinden birini
Bayrampaşa’ya taşıdı.
Bayrampaşa Belediyesi Mehmet Akif Kültür
Merkezi’nde düzenlenen söyleyişiye, Bayrampaşa Belediye Başkan Yardımcısı
Yalçın Sırakaya, meclis üyeleri, AK Parti Bayrampaşa İlçe Başkanı Kemal Oğuz
Kıdıl, Kadın Kolları üyeleri, Gençlik Kolları üyeleri, partililer ve Bayrampaşa
Belediyesi Gençlik Meclisi üyeleri katıldı.
Tezcan söyleşi sırasında Bayrampaşa
Belediye Başkan Yardımcısı Yalçın Sırakaya’nın ve katılımcıların sorularını
yanıtladı. Tezcan ayrıca, Fatihtezcanbayrampaşada hastag’i ile sosyal medya
üzerinden gelen soruları da yanıtladı.
Tezcan, söyleyişide Türkiye ve komşu
ülkelerle olan ilişkileri ve Ortadoğu’daki sosyal ve siyasi durumları konuştu.
Fatih Tezcan söyleşide, Türkiye’nin bölgede
güçlenmesinin ve Yeni Türkiye olgusunun bazı ülkeler tarafından çekilemediğini
ve İran’ın ‘Büyük İran’ kimliği oluşturmaya çalıştığını belirterek, “İran
bunları artık saklamıyor, en üst düzey devlet ağızlarıyla ilan ediyor. Onlara
göre İran kültür coğrafyası, Çin sınırından Hint alt kıtasına, Kuzey
Kafkasya'dan Basra Körfesi'ne ulaşan coğrafyayı kapsıyor. Yani Türkiye ve
Suriye de, Büyük İran Sınırları dahilindeymiş... Cilvegözü ve Reyhanlı saldırılarını
İran-Suriye istihbaratlarına değil de Türk hükümetine, İHH’ya, El Kaide’ye
ihale etmeye çalışan yazarları ve sosyal medya piyonlarını hatırlayın.‘Türkiye’nin
Suriye’de ne işi var!’ veya ‘Suriye’yi İran’a verelim gitsin!’ veya ‘Sıfır
sorun dediler, Dış politikayı batırdılar’ propagandalarını hatırlayın... Bu
arada İran’ın bu harita beyanı, sadece küstah bir kaos planının değil, aynı
zamanda İran’ın müslümanları, Çeçenistan’da Rusya’ya, Afganistan’da ve Irak’ta
ABD’ye neden yem ettiğinin de itirafıdır. Söz konusu İran ve Şia ise, Araplar,
Türkler ve Sünnilik ‘bazı farklılıklar’ şeklinde geçiştirilmesi ve pasifize
edilmesi gereken unsurlardır. Yani esas olan İran’dır. Türkiye veya Suriye veya
herhangi bir yer farketmez, çizdiğimiz Büyük İran Sınırları’ndaki her ülke için
bu böyledir. Eğer
bir kişi, kurum, örgüt veya devlet İran gibi düşünmüyorsa bir kaç ihtimal
vardır: Ya ateist ya El Kaideci ya IŞİD’çi ya Yeni Osmanlıcı ya Vehhabi ya
Emperyalist ya da kuklasıdır. Dolayısıyla İran’ın da doğal hedefidir ve İran,
bu noktadan sonrasında Suriye örneğinde görüldüğü gibi baskı, şiddet ve tecavüz
veya Yemen örneğinde olduğu gibi ‘güdümlü darbe’ veya Türkiye örneğinde olduğu
gibi ‘taşeron kaos’ ve ‘örtülü operasyonlar’ yoluyla hedeflerini çökertmekte ve
teslim almakta haklı, hür ve kararlıdır. İran, İsrail’le düşman olduğunu iddia
ediyor, ABD’ye ‘Büyük Şeytan’’ diyor ama maalesef bu bir oyun, yani gizli
anlaşmaya dayanan danışıklı dövüş. 1.5 milyar müslüman Batı’nın oyununa geliyor.
Ama İran Batı’nın oyununa gelmiyor. Ne ilginçtir ki, İran tarih boyunca asla
Batı’yla savaşmamıştır. İran’ın ‘Esed’den asla vazgemeyeceğiz?’ diyor ama işin
kötüsü aynı demeçlerin için de ‘Dostumuz, kardeşimiz Türkiye’ vurgusu
da eksik olmuyor. Müslümanlar, Suriye’den sonra artık İran’ın hiçbir sözüne
inanmıyor. Çünkü İran ‘kardeşim’ diyerek vuruyor. İran, Türkiye’nin ‘Yeni Türkiye’
iklimini asla kabul
etmedi ve artık itiraf etmek ve hedef göstermek bir yana, Türkiye'yi 'nokta
atışı' yapabilen ama ne hikmetse İdlib'e atılıp Türkiye'ye düşen yani 150-200 kilometre şaşıran
füzeleriyle vurduruyor. Resmi net görmek gerekirse, İran, Sünni değil ama
Sünnileri yönetmek istiyor! Arap değil ama Araplar’ı yönetmek istiyor! Türk
değil ama Türkler’i yönetmek istiyor! Çünkü İran, Batı’yla ve İsrail’le yaptığı
gizli anlaşmalara güvenerek, Büyük İran’ı kurmak istiyor. Irak ve Suriye'deki
askeri varlığını önceleri reddeden İran, terör örgütü IŞİD'in ortaya
çıkmasından sonra ‘Kutsal mekanları ve türbeleri korumak, ülke ordularına
ve gönüllü milislere askeri danışmanlık yapmak’ iddiasıyla bu bölgelerde
asker bulundurduğunu da itiraf etmişti. Türkiye, 4 seneden beri Batı’ya ve
Araplar’a ‘Suriye’yi kurtaralım’ demiştir. İran ve İsrail’in Araplar’a ve
Sünniler’e bakışı tamamen aynıdır. Suriyeli müslümanlara ölüm kusan İran ile
Filistinli müslümanlara ölüm kusan İsrail’in savaşması için hiçbir neden yoktur.
Zira bu savaş, her iki ülkenin de ortak düşmanı olan Araplar’ın, Türkler’in ve
Sünniler’in ‘işine gelecek’ bir durumdur. Bölgedeki İran-İsrail gerilimi
İran’ın işine gelir; Zira Batı’ya karşı ‘İran tehdidi altındaki Batı ülkesi’
imajı çizerek devasa çapta ekonomik, askeri ve siyasi yardımlar alması, böylece
Siyonist varlığını ve devletini tahkim etmesi için bu yapay gündem, eşsiz bir
fırsattır” ifadelerini kullandı.
Tarih: 08 Ocak 2016 Cuma Hit: 1686
Fotoğraflar