27 Nisan 2024 Cumartesi   

KILIÇDAROĞLU’NA AYAKKABI TOKADI!

 

HABER, hakikaten ilginçti. Ülkeleri idare edenlere, o ülkenin kimi öfkeli vatandaşları ciddi tepkide bulunurlar. Bu tepkilerden biri de, bir toplantıda o lidere ayakkabı fırlatmaktır.
Öfkeli vatandaş, ayağından çıkardığı ayakkabıyı aniden önündeki lidere fırlatır. Ayakkabı bazen rastlar, bazen rastlamaz. Rastlamazsa, o lider şanslı demektir.
O şanslılardan biri de, önceki Amerikan Başkanı Bush’tu. Fırlatılan iki ayakkabının, hiç biri ona rastlamadı. Daha ilginci, ayakkabıyı fırlatan bir gazeteciydi ve korumalar onu dışarı çıkarıp, serbest bırakmışlardı. Çünkü, Başkan öyle istemişti. Çünkü, o kişinin bu tepkisini haklı bulmuştu.
Medeni ülkelerde, bu gibi tepkiler sıkça oluyor ve çok kere hoşgörü ile karşılanıyor.
Bizde ise, “Kraldan da Kralcı” olan korumalar, adamın canına okuyorlar. Önce, karga-tulumba dışarı attıktan sonra, o kişinin başına neler geldiğini bir tek Allah biliyor, bir de o korumalar.

KILIÇDAROĞLU’NA AYAKKABI TOKADI!

Olay, önceki günlerde Ankara’da yaşandı. CHP lideri, bir toplantıda konuşma yaparken, bir vatandaş ayağındaki ayakkabının önce tekini, daha sonra da diğerini Kemal Kılıçdaroğlu’na fırlattı.
Biri hedefine çok yaklaştı, ama diğeri uzağından geçti. Rastlasaydı, Kılıçdaroğlu için hiç de iyi olmayacaktı.
Onun da korumaları vardı ve adamı hemen yakaladılar. O korumalar ki, Tayyip Erdoğan’ın korumalarını hiç de aratmıyorlardı.
Adamı, önce yere yatırdılar. Daha sonra ayağa kaldırdılar, ama adam yürüyecek gibi değildi. Çünkü, yere yatırdıklarında üstünden iyice geçilmişti.
Korumalar, daha sonra onu sürükleyerek merdivenlerden aşağıya indirdiler. Daha sonra da polise teslim ettiler.
Ayakkabı fırlatan adam, muhalefet liderini seçtiği için, Karakolda kötü muamele görmeyecektir. Kanaatim o ki, iyi karşılanacak, ikram alacak ve ifadesi alınıp serbest kalacak. Bu satırların kaleme alındığı sırada, akıbetinin ne olduğu henüz bilinmiyordu.

NEDEN KILIÇDAROĞLU?

Ayakkabıyı fırlatan vatandaşımızın babası, CHP Milletvekili Erdoğan Toprak’ın kardeşinin İzmit/Dilovası’ndaki fabrikasında çalışıyordu. Fabrika, bu kişinin primlerini ödemiyor ve onu sigortasız çalıştırıyordu.
Fabrikada bir patlama oluyor ve bu kişinin vücudu % 62 oranında yanıyor. Adamcağız, tam 52 gün hastanede yatıyor.
Ne var ki, sigortası olmadığı için, tedavi masrafları kendisinden isteniyor.
Masraf büyük, adam ödeyemiyor. Tedavisi de yarım kaldığı için, evinde yorgan-döşek yatıyor.
Solcu ve sosyal adaletçi geçinen Milletvekilinin kardeşi bunu yapınca ve o Milletvekili de buna suskun kalınca, oğlunun sabrı taşıyor.
Toplantının yapıldığı salona giriyor. Hedefi Erdoğan Toprak, ama yanında Kemal Kılıçdaroğlu olduğu için, ona da kızıyor ve her ikisine bela okuyarak ayakkabılarını fırlatıyor.
Olay, bundan ibaret. İbaret, ama sanıldığı kadar küçük ve önemsiz bir olay değil. Yönetenleri cümle yolsuzluklarda yüzen bu ülkenin vatandaşları, bir de haksızlığa uğrayınca, artık dayanamıyorlar.
Hele bu haksızlığı, bir sosyal demokrat kafa yaparsa, hiç dayanamıyorlar.
Değerli okuyucularım, “Tencere dibin kara, senin ki benden kara” diye boşuna dememişler.
Sosyal adalet, sosyal dayanışma, emeğin karşılığı, hak-hukuk, geçin bunları. Dünyanın, değişmeyen bir düzeni var. “Ben yiyeyim sen yeme, ya da Sen yeme ben yiyeyim.” Yani, “Hep ben yiyeyim.” Gerisi boş ve işin özeti bu.

Tarih: 14 Ocak 2015 Çarşamba    Hit: 1382




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol