26 Nisan 2024 Cuma   

Sadık KAHRAMAN / Gazeteci Yazar / Şehir ve İnsan

EMEKLİLER GEÇİDİ...

 

GECE yarılarında ya da sabaha karşı saatlerde bildirilerle ya da postal sesleriyle gelen tehdit dolu darbelere alışık memleketimizde gün geçmiyor ki kendine rahat batan birileri kalkıp devlete kafa tutmasın. 104 emekli amiralin gecenin bir saatinde
Montrö Sözleşmesiyle ilgili yayımladığı bildiri de söz konusu tarih sayfasına adını yazdırmış oldu. TSK ve Deniz Kuvvetlerinin “elzem” olduğu üzere yetiştirilmediğinden dem vurup “Montrö’den çıkacak bunlar!” diye ağlayarak devam eden bildiri metninde paşalarımızın iç sıkıntısını ve eski günlere olan özlemimi okuyoruz aslında. Satır aralarında gizli hezeyanlarını fark etmek zor değil. Herhalde askeri vesayet ve direktif verebilme “özgürlüklerine” hasretleri depreşti de ondan böyle toplaşıp iki üç satır karalayalım dediler. Başına da “Yüce Türk Milletine” diye o tanıdık ifadeyi kondurmuşlar, kondurmuşlar ki amaçları öyle hafiften belli olsun.
Ki niyetlerini gerekenlere bildirsinler. Başardılar da. Laf yerine ulaştı. Biden ve içerideki demokratik yoldaşları için akıbeti meçhul görüyorum. Sahi listenin fikir babası kim?
E-büyükelçiler ve deniz subaylarının geçit töreni düzenlendi. Ancak
haklarında soruşturma başlatıldı. Artık böyle içi kaynayan başka emekli paşalar varsa onlara da örnek olmuş olsa gerek.. Neyse bildiride kaç mason var acaba bilmiyorum.
Mason olunca“şeref”, namaz cübbe olunca irtica öylemi.? Hadi ordan.
Tabii ne yazık ki aynını muhalefetimiz CHP için söylemek pek mümkün değil. Adamlar resmen darbe aşkıyla yanıp tutuşuyor, bazen gülmem bile geliyor bu çaresizliğe. Her ne kadar darbeden medet ummak aşağılıkça olsa da trajikomik bir manzara var ortada. Suni gündem oluşturmayın diye ağlamakla amiralleri savunmak arasında gidip geliyorlar.
Suni gündemse onu oluşturana, haklılarsa o “aksi halde şöyle olur” üslubuyla eklenen tehditkar sözlere hiç dikkat etmiyor ve ettirmiyorlar. Çok yazık, kafaları her zamanki gibi pek karışık..
*
Muhalefetin kafası karışık karışık olmasına ama daha kötüsü iktidarın yapısının karışık olması. Son dönemde gündeme oturan AK Parti “bürosunda” görevli olan keş arkadaş dalga geçer gibi kendini “kokain değil pudra şekeriydi o” diyerek savunalı, sonra da “partiyi üzmemek için yalan söyledim” diyeli çok olmadı. Bu tarz olaylarda kişinin mensubu olduğu topluluğu sorumlu tutmak adaletsiz olur amma velakin burada durum farklı. İstediğini kullansın, cezasını kendi çeker, sorun yok. Fakat, 1 yıldır sadece genel merkez bürosunda çalışıyor olan bir kişinin lüks otomobiller ve evlerde zevk sefa sürebiliyor olmasında sorun var. Dalkavuk kültürünün yerleştiği, pisliklerin örtülmesi adeta normalleşti. Cumhurbaşkanı insanlara yastık altındaki altınlarını, dövizlerini bozdurmaları için çağrılarda bulunuyor. Hiçbir çıkarı olmayan yığınlar çile bülbülüm çile diyor. Büro çalışanının ise bindiği araba, saat,  gömlek vs... yüzlerce ailenin doyabilecek olmasında sorun var. İnsanlar ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olmasına rağmen karın tokluğuna canını dişine takarak çalışırken bu kokainman elemanın yarınlar yokmuşçasına para harcayabiliyor olmasında çok büyük sorun var. Aramanıza gerek yok. Bu ve benzerlerini etrafınıza bakın sürüsüne bereket.
Bu sorunlar kenarda köşede kalmış değerleri bitirdi ağalar.
Bu konuda parti farkıda yok gibi. Herkes penceresinden bakınca karşıdakinin açığını görüyor. “Ayna” vazifeli medyadan ise ses yok. Arada bir sosyal medyanın azizlikleri düşüyor. Çarşı karışıyor.
Bu örtbas ve aymazlık ne kadar devam eder orasını göreceğiz.  Sonumuz hayrolsun.
Suçlunun kim olduğuna bakmadan suça karşı tavır alabilirmiyiz acaba...!
*
Diğer yandan “Diyanet” açıkladı aşı orucu bozmazmış. Ben Reis ne düşünüyor onu merak ediyorum...
Bildiğim kadarıyla “gıda ve deva” olarak vucuda alınan her şey orucu bozar vesselam.

Tarih: 09 Nisan 2021 Cuma    Hit: 4686




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol