26 Nisan 2024 Cuma   

İbrahim GÜLLE / Diş Hekimi /Ağız ve diş sağlığı

ÇOCUKLARDA YETERLİ VE DENGELİ BESLENME VE AĞIZ DİŞ SAĞLIĞI

 

Vücudun fonksiyonlarını tam bir şekilde yerine getirebilmesi, yenilenebilmesi ve büyüme gelişimini sürdürebilmesi için gerekli olan enerjinin ve besin ögelerinin her birinin yeterli miktarlarda alınmasına "YETERLİ VE DENGELİ BESLENME" denir. Hem beden hem de ruh sağlığının korunmasında yeterli ve dengeli beslenme temel taşlardan biridir ve bu, çocukluk çağlarında kazanılması gereken bir alışkanlık ve disiplindir.
Çocukluk çağındaki yetersiz veya dengesiz beslenme birçok genel sağlık sorununa yol açtığı gibi ağız ve diş sağlığı üzerinde de olumsuz etkilere sahiptir. Özellikle tek tip beslenme, hazır ve paketli gıdaların tüketimi (bisküviler, krakerler, şekerlemeler, şekerli sakızlar, aromalı sütler, gazlı içecekler ve hazır meyve suları gibi...) çocuğun gelişimine hiçbir yarar sağlamadığı gibi hem obezite ve buna bağlı daha birçok hastalığa zemin hazırlamakta hem de içerdikleri yüksek şeker nedeniyle ağız ve diş sağlığını da olumsuz etkilemektedir. Burada şunu üzerine basa basa belirtmek isterim ki; çocuklar için üretildiği iddia edilen ve yetişkinlerin de çocuk sevindirme ve ödül amaçlı bol bol alıp çocuklara verdiği hemen hemen tüm ürünler çocuklarımız için birer zehirdir. Bunlar beyin gelişimlerini ciddi manada olumsuz etkilerken, aynı zamanda ilerleyen yaşlarda yetişkin birer birey olduklarında sahip olacakları birçok kronik hastalığa sebebiyet verebilir. Bu tip yiyeceklerle beslenme tabii ki birçok diş hastalığına da neden olabilmektedir. Bundan dolayı çocukların her öğünde almaları gereken besinleri düzenli ve yeterli miktarda almaları ağız ve diş sağlığı açısından çok büyük önem taşır.
Örneğin kahvaltıda; yumurta, süt, peynir, pekmez gibi hem besin değeri yüksek olan hem de diş gelişiminde ve dişlerin çürükten korunmasında önemli rol oynayan besinlere yer verilmelidir. Özellikle peynirin yemek sırasında asidik olan ağız ortamını düzenlemede ve dişlerin temizlenmesinde önemli bir rolü vardır. Bu nedenle kahvaltı sonrasında dişlerin fırçalanamadığı durumlarda en son peynir yenilmesinin diş çürüğünden korunmadaki etkisi büyüktür. Bu “o zaman dişlerimizi fırçalamamıza gerek yok” demek değildir, yanlış anlaşılmasın. Çocuklarımıza diş fırçalama alışkanlığı kazandıramazsak uzun vadede ne yediklerinin veya içtiklerinin pek bir önemi de yoktur aslında.
Çocuklara sunduğumuz ve onların da çok sevdikleri bir diğer zararlı yiyecek grubu da fast food türleridir. Kendi zararları yetmediği gibi bir de bu yiyeceklerin yanında sıklıkla asitli içecekler ve yüksek şeker içeren soslar tüketilmektedir. Bunlar genel sağlığı ve özellikle ağız-diş sağlığını çok ciddi tehdit etmektedir. Bu nedenle bu tür yiyeceklerin ve bunların yanı sıra asitli içeceklerin tüketiminin kısıtlanması hatta tamamen ortadan kaldırılması gerekir. Ağız ve diş sağlığının devamlılığı açısından ana öğünlerde lahana, brokoli, karnabahar, semizotu vb. yeşil yapraklı sebzeleri ve dönüşümlü olarak balık, tavuk, et gibi yiyecekleri (aslında doğal ve organik olan hemen hemen tüm gıdaları buna dahil edebiliriz) tüketmek gerekir.
Cips, şekerleme, çikolata, bisküvi, poğaça, kek vb. gıdaların esas yemek yerine ve çok miktarda tüketilmeleri mutlaka engellenmelidir. Özellikle çocuklar gündüzleri okul kantinlerinden bu tür yiyeceklere kolaylıkla ulaşabilmektedirler. Ancak bu yiyeceklerin yerine vitamin, protein ve kalsiyum içeriği yüksek ve aynı zamanda diş çürüğünden korunmada önemli katkıları olan ayran, süt, kefir, kuru üzüm, kuru kayısı, fındık, ceviz gibi yiyeceklerin tüketiminin sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Günümüzde çocuklarda ve genç erişkinlerde diş çürüğü görülme oranı ne yazık ki her geçen gün artış göstermektedir. Yapılan araştırmalar, bu durumun nedenlerinin başında çocukların ağız-diş hijyen alışkanlıkları ile beslenme alışkanlıklarındaki hataların geldiğini göstermektedir. Bu nedenle çok sayıda diş çürüğü olan bireylerde diş tedavilerinin yanı sıra mutlaka bireyin beslenme alışkanlıkları da araştırılmalıdır.
Düzenli hekim kontrolü, çocuğun hekim ile ilişkisinden kaynaklanan bilinçlenme, diş fırçalama alışkanlığının kazandırılması çocuğun ileriki yaşlarda rahat etmesini sağlayacaktır. 6-8 ayda ilk süt dişleri sürmeye başlar. Süt dişlerinin sürmesiyle birlikte temizlik/fırçalama işlemi de başlar. Bebekler için üretilmiş birçok diş temizleme aparatı ve fırça piyasada mevcuttur. Çocuklar dişlerini kendi başlarına fırçalamaya 2-2,5 yaşından itibaren başlamalıdır. Bu süreci anne-babalar mutlaka takip etmelidir. Gerektiğinde destek olmalıdır.
Anormal bir durum yok ise ilk diş hekiminin muayenesi 2 yaşına kadar bir kere yapılmalıdır. Daha sonra kontroller düzenli olarak 6 ayda bir yapılabilir. Çocukların diş hekiminden korkmalarında en büyük etken anne, baba ve yakın çevredeki insanların diş hekimi hakkında konuşmaları, korkuları ve kötü hatıralarıdır. Özellikle diş hekimi korkusunu arttıracak korkutmalar, tehditler çocukların korkularının yerleşmesine sebep olur. Böyle bir durumda çocuk daha önce hiç diş hekimine gitmemiş olsa bile diş hekimi korkusunu anne ve babasından öğrenebilir. Ağrısının giderildiğini, tedaviden sonra mutlu olduğunu söyleyen anne-baba, çocuğa çok daha olumlu bir mesaj vermiş olur. Aynı zamanda tedavi aşamasında diş hekimi ile kurulan iyi diyalog çocuğun diş hekimine alışmasına yardımcı olur. Böylece çocuk, diş hekimi ziyaretlerinin normal ve düzenli olması gerektiğini öğrenir. Böyle yetişen bir çocuğun hayatı boyunca zaten dişleriyle kolay kolay sorunu olmayacaktır.
Son bir tavsiye: Diş fırçalamayı öğretmenin en kolay yolu anne-baba olarak çocuklarımıza örnek olmaktadır. Ev içinde büyüklerin diş fırçalamasını izleyen çocuk, bu alışkanlığı daha kolay kazanır.
    Tüm çocuklarımıza sağlıkla dolu bir ömür diliyorum.

Tarih: 19 Haziran 2022 Pazar    Hit: 1343




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol