Geçen ay, sağlıklı bir gülüşün temel taşı olan diş etlerimizden bahsetmiş, görevlerini ve sağlıklı halinin nasıl anlaşılacağını anlatmıştım. Bugün, genellikle sessizce ilerleyen ama tedavi edilmezse ciddi sonuçlara yol açan diş eti hastalıklarını masaya yatırıyorum.
Diş eti hastalıklarının en büyük nedeni, dişlerimizin üzerinde biriken yapışkan, beyazımsı tabaka yani bakteri plağıdır. Düzenli ve doğru fırçalama ve diş ipi kullanımı ile dişlerimizi her gün temizlersek bu plağı dişlerimizin üzerinden uzaklaştırabiliriz ve aslında bu yazının buradan sonrasına da gerek kalmaz. Ancak temizlemezsek, biriken bu plağın içindeki bakteriler diş etlerimizi tahriş etmeye başlar. Bu tahriş, vücudumuzun savunma sistemini harekete geçirir ve reaksiyon olarak bir iltihap süreci başlar. İşte hastalıklar bu noktada ortaya çıkar. Başlıca iki evresi vardır:
İlk Evre - Alarm Sinyali: Gingivitis (Diş Eti İltihabı)
Hastalığın en erken ve geri dönüşümlü aşamasıdır. Burada sadece diş eti etkilenir. Sebebiyse genellikle yetersiz ağız bakımı sonucu bakteri plağı birikimi ve buna bağlı olarak da diş etlerimizin plaktaki bakterilerin ürettiği toksinlere maruz kalmasıdır diyebilirim. Fırçalarken, diş ipi kullanırken diş etlerinde görülen kanama en önemli belirtisidir. Kızarıklık, hafif şişlik veya hassasiyet, ağız kokusu da belirtiler arasındadır. Gingivitis aşamasında dişleri tutan kemik ve bağ dokuları henüz zarar görmemiştir. Bu aşamayla ilgili iyi haber: Bizim, klinikte yaptığımız standart temizlik uygulaması ve sonrasında sizin evde düzenli ve doğru bir şekilde yapacağınız ağız bakımı hastalığı tamamen iyileştirir. Ama bu aşamada hastalığı görmezden gelirsek… süreç ilerler.
İkinci Evre – Yıkım Başlıyor: Periodontitis (Diş Eti ve Çene Kemiği İltihabı)
Bu ikinci evre iltihabın diş etinin altına, dişi çevreleyen kemiğe ve bağ dokularına yayıldığı geri dönüşümsüz hasar aşamasıdır. Tedavi edilmeyen gingivitis sonucu iltihap daha alttaki dokulara ilerler. Burada savunma hücreleri ile bakterilerin savaşında ortaya çıkan zararlı maddeler diş eti, kemik ve bağ dokularını yıkmaya-eritmeye başlar. Genellikle kliniğimize başvuran hastalarımız bu hastalığı diş etlerinde çekilme, kök yüzeylerinin açığa çıkması, diş etlerinde şişlik, ağrı ve apseler oluşması, dişlerde sallanmalar ve dişlerinin aralarının açılması olarak fark etmektedirler. Eğer bu hastalık erken evrelerinde tedavi edilmezse maalesef diş kayıpları kaçınılmaz olur. Çürüğü dahi olmayan dişler, çevrelerindeki kemik ve bağ dokuları eridiği için sallanmaya başlar ve böyle dişlerin çekilmeleri gerekir. Unutmayın yetişkinlerde diş kaybının bir numaralı nedeni çürükler değil, ileri diş eti hastalıklarıdır.
Geçen ay da vurguladığım gibi, implantlarımızın ömrü de onları saran sağlıklı diş eti ve kemiğe bağlıdır. İmplant çevresindeki diş eti ve kemiği etkileyen bu iltihabi hastalığa peri-implantitis denir. Gingivitis ve periodontitise benzer şekilde ilerler ve tedavi edilmezse implantın kaybına yol açabilir. İmplantlar çürümez evet, ama etrafındaki dokular hastalanabilir.
Fırçalarken gördüğünüz bir damla kanı bile "nasılsa geçer" diyerek geçiştirmeyin. Bu, diş etlerinizin size gönderdiği bir uyarı sinyalidir. Erken tedavi, dişlerinizi ve implantlarınızı kurtarmanın anahtarıdır. Böyle bir durumda hemen hekiminize başvurmanızı tavsiye ediyorum.
Gelecek ayki yazımda tedavi kısmını ayrıntılı bir şekilde yazacağım.
Kalın sağlıcakla.