BİR MÜNEVVER AYDINLATICI IŞIĞI YA DA ŞAİR ERDEM BAYAZIT
YAŞADIĞI coğrafyanın dilini konuşan, yaşadığı coğrafyaya ve o coğrafyanın insanlarına yabancılaşmamış yönüyle Türk şiirine ayrı bir güzellik katan Erdem Bayazıt, toplumsal sorumluluğunun bilincinde olan bir aydın, bir düşünür ve bir büyük şairdir. Bununla birilikte, biliyoruz ki bir şair olmanın çok ötesinde O; Bizlere Yeni Devir gazetesindeki yazılarında usuleti, suhuleti öğütleyen ve “Ya Muin” ism-i celilini sevdirendir.
Sonra O;
“gönlü, gök gibi ,açık deniz gibi” olan, “göğsünde çiçek mayalayan” “makam-ı ibrahim'de rastlanan ayak izlerini arayan”dır.
“Aşkın bir adının da yorulmak, “bir adının da bereket” (Aşk Risalesi) olduğunu bize muştulayandır.
Yine biliyoruz ki O, bize; “hayatın yeşil, hareketin kırmızı, sabrın sarı ve imanın beyaz” renkte olduğunu öğretendir (Sebep Ey).
“Bir şimal rüzgarı değil bir şamil fırtınası
Tutsaklık haritası değil bir zafer coğrafyası”(Sürüp Gelen Çağlardan) arzulayan,
Müjdeci sesini;
“İsyanın Macarcasına ezilmenin Çekoslavakcasına
Yanmanın Polonyacasına direnmenin Vietnamcasına,
Gerillanın Arapçasına”yetiştirendir...(Sürüp Gelen Çağlardan)
“Gözleri kör olmuş kırlangıçlar gibi/şehirden”giden, (Veda)
“bir karanlık hayalin saçlarına ağdığı”nı söyleyen, (Yok gibi Yaşamak )
“bir sam yüklü geceleri içinde atamayan” (Yok Gibi Yaşamak )
“gök gibi.ölü kadar yalnız”olandır... (Yok gibi yaşamak)
Yine biliyoruz ki O;“Uçsuz mağaraların yalnızlığını damıtan,”“Sürekli bir hüzün yağmurunda ıslanan”dır (Tabiat Risalesi).
O kendi ölümüne ait yazdığı bir şiirinde,“biliyorum oruçlu doğar insan/ölümün iftar sofrasına” diye ölümsüz hakikatı ortaya koyandır.
Kuşkusuz her şey fanidir, Allah’tan gayrı ve her canlı ölümü tadıcıdır. Evet ölümü tatmak!
“Gürültü susar ses donar sevgi tohumu patlar / Sessiz bir bombadır konuşur derinlerde.”
Erdem Bayazıt, 50. sanat yılında rahmana yürümüş ve susmuştur. Erdem Bayazıt “sessiz bir bombadır konuşur” diyerek susmuştur…
O; değerler dünyamızın samimi bir savunucusu ve savaşçısı, şiirimizin yerli düşünce öncülerinden biri olarak selamlıyor, rahmet diliyorum. O, “Ölüm Risalesi”nin bir yerinde “Gürül gürül bir ırmaktır ölüm” demişti. Onun şiiri de, hayatı da, mücadelesi de öyle…
Bir ırmak coşkusunda, suyun saflığında hep akacak olan bir ırmak…
Üzülsek de biliyor ve inanıyoruz ki: “Sevgililer ölür/Bir hicret olur ölüm/Bir sıla…”