Acil el yaralanmalarına nasıl müdahale edilmelidir?
İş kazası nedir?
Sanayileşen ve seri üretime dayalı
ekonomilerde çalışan sağlığının ve güvenliğinin sağlanması işyeri sahiplerinin
temel görevleri arasındadır. Çalışanın sağlığı bizzat devlet sosyal güvenlik
örgütü tarafından güvence altına alınmış olsa da devlet kuruluşlarının kapasite
aşımı dolayısıyla veya direkt işyeri sahibinin inisiyatifi ile özellikle el yaralanmalarında
sıklıkla özel sağlık kuruluşları tercih edilmektedir. Bu tür sağlık
kuruluşlarında en gerekli özellik yeterli donanım ve tecrübeli el cerrahisi
ekibinin istihdamıdır.
İş sağlığı ve güvenliği kanununun
1.bölümünün 3.maddesine göre; işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana
gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli
hâle getiren olaya iş kazası denmektedir.
İş kazaları çok sıklıkla kıdemsiz
personelin başına gelebileceği gibi kıdemli personeli de etkileyebilmektedir.
Basit cilt kesileri, darbeler, yumuşak doku hasarlarından uzuv kayıplarına
kadar geniş yelpazede yaralanmaları el cerrahisi pratiğinde sürekli
görmekteyiz. İlk tıbbi müdahale için ülkemiz sağlık sisteminde yeterli sayıda
sağlık kuruluşu ve sağlık personeli bulunmakta fakat nihai cerrahi müdahaleyi
gerçekleştirebilecek yetkinlikte el cerrahisi, ortopedi veya plastik cerrahi
uzmanı ne yazık ki, her ilimizde bulunamamaktadır. İstanbul ili bu açıdan
sanayi üretiminin en yoğun olduğu ve iş kazalarının en yaygın görüldüğü
bölgelerde başı çekmektedir. Bu da şiddetli el yaralanmalarına kısa sürede
müdahale edilebilmesini sağlayacak yeterlilikte el cerrahisi merkezlerinin
varlığını zorunlu kılmaktadır.
İş kazalarında % 80‘in üzerinde en sık
yaralanan bölge el ve parmaklardır. Hiçbir yaralanma hafife alınmamalı ve tam
teşekküllü sağlık kuruluşuna başvuru en kısa sürede gerçekleştirilmelidir. Her
bünye yaşanan travmaya aynı düzeyde tepki vermez. Ağrı eşiği yüksek veya şeker
hastalığı gibi ağrı duyusunun zayıfladığı bireylerde kemik kırıkları dahi
şişlik, kızarıklık, ısı artışı gibi belirgin bir bulgu vermeyebilir.
İş kazası sonrası çalışan sakin bir yere
çekilerek işyeri hekimi tarafından muayenesi yapılmalıdır. İşyeri hekimi
istihdam edilmiyorsa, en yakın sağlık kuruluşuna vakit kaybetmeden
başvurulmalıdır. Bu bir sağlık ocağı dahi olabillir. İlk müdahalesi yapıldıktan
sonra kopuk bir uzuv söz konusuysa, uzuv serum veya normal suyla hafif
ıslatılmış bir gazlı bezin içine sarılarak bir poşete koyulmalı, bu poşet
içinde buz küpleri/buz aküsü/buz jel bulunan bir başka poşetin içine
konulmalıdır. Burada kopuk uzuv için sağlamamız gereken ortam kurumayı
engellemek ve hücreleri canlı tutabilmek için soğutmak olmalıdır. En sık
yapılan hatalardan biri uzvu direktman buzun içine koymaktır. Bu durumda buzla
direkt temas eden uzuvda yanıklar gelişecek veya buz eriyince suyun içinde
kaldığı için canlılığını yitirerek şişecek ve ameliyat başarısının düşmesine
neden olacaktır.
Hasta taşınan uzuvla nihai ameliyatın yapılacağı
hastaneye intikal ettiğinde öncelikle genel durumu değerlendirilmelidir. Kan
kaybından dolayı kan takviyesi veya yoğun bakım ihtiyacı dahi doğabilir. Sadece
parmak veya el bölgesi yaralanması ile gelen hastalarda genel durum bozukluğu
çok nadiren görülür. Hasta/hasta yakını/hasta vasisi yaşadığı kazayı
anlattıktan sonra iş kazası tutanağı acil servis ekibi tarafından tutulur ve
hasta acil ameliyata alınır. Gerekli müdahale mümkünse ilk 8 saat içinde haber
yapılmalıdır.
Öncelikle kopan uzvun dikilir durumda olup
olmadığı değerlendirilir. Bıçak, cam, keser gibi düzgün kesilerde kopan uzvun
tutma olasılığı daha yüksektir. Ezilme, pres makinasına kaptırma, kayışa
kaptırma gibi uzvu sündürerek koparan yaralanmada bu oran biraz daha düşer,
fakat uzuv canlılığını koruduğu sürece, dokular kıyılmadığı sürece hemen her
tür yaralanmada yerine dikilme işlemi mümkündür. İnsan tabi ki, bir lego
değildir ve ameliyat bittiğinde tedavinin bitmiş olduğunu düşünmek abestir.
Ameliyattan sonraki 48-72 saat boyunca yüksek doz kan sulandırıcı ilaçlar
verilmesi gerekir. Her şey yolunda giderse, gerekli kan sulandırıcı tedaviyle
taburculuk planlanabilir. Yara yeri ve röntgenle kemiklerin kaynaması 1-2 ay
kadar takip edilir. Bu sürenin sonuna doğru fizik tedavi süreci başlar. Yaklaşık
6 ay gibi bir sürede fizik tedavi süreci tamamlanır ve çoğunlukla bu sürenin
sonunda hasta işine geri dönebilir. Bu en iyimser senaryodur. Aksi durumda
hastada bir doku bozukluğu kalır ve sahip olduğu engel oranına göre kendisine
yeni bir pozisyon ayarlanabilir veya yeni bir işe başlayabilir.
Kopma haricinde kan dolaşımının
etkilenmediği, sadece tendon, sinir, kemik, bağ yaralanmalarının oluştuğu bir
takım daha basit yaralanmalarda müdahale süreci acil değil, ivedi olmalıdır.
Gerekli hazırlıklar yapılarak mümkünse, yaralanma sonrası ilk hafta müdahale
gerçekleştirilmelidir.
Tüm bu yazılanların özeti; kan dolaşımı
müdahalenin aciliyetini belirleyen temel kıstastır. Hasta sağlık kuruluşuna ne
kadar erken yetiştirilirse, ameliyatın başarı şansı bir o kadar yükselir.
Gecikmiş yaralanmalarda doku bozukluğu ihtimali malesef katlanarak armaktadır.
Herkese sağlıklı günler dilerim.
Op.
Dr. Javad Mirzazada
Bayrampaşa
Kolan Hospital
Ortopedi
ve Travmatoloji Bölümü
https://kolanhastanesi.com.tr/haber/sifasini-silivride-buldu