Bulgaristan gezilerimiz devam ediyor. Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği (BULTÜRK) Derneğimizin “Dünden bugüne paylaşım” projesi kapsamında 6. gezimiz; Varna – Balçik - Dobriç Gezisi".
Bulgaristan’ın çeşitli kentlerine yapmış olduğumuz sosyal ve kültürel amaçlı ziyaretlerimizden “Varna, Dobriç ve Balçik” bölgesinde bizleri bölgede ikamet eden çok değerli Bulgaristanlı vatandaşlarımızın mehter marşları ve özellikle Bulgaristan ve Türk tarihimizde önemli bir yere değere sahip Plevne kahramanımız Osman Nuri Paşa ve onun eşsiz kahramanlığı atfen yazılmış kahramanlık türkümüz, “PLEVNE MARŞI” ile karşılaşmaları kafilemizi son derecede onure etmiş, ziyadesiyle duygulandırmıştır. Tüylerimizi ayağa kaldıran bu muhteşem ev sahiplerine, Sarıkovanlık Muhtarımız İsmail Yunus Beye ve tüm köy halkına ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Medovets (Sarı Kovanlık) Bulgaristan’ın Varna ilinde, Dılgopol belediyesine bağlı sadece Türklerden oluşan yaklaşık 2000 nüfuslu bir köydür.
Bulgaristanlı vatandaşlarımızın ve Bulgaristan’ı teminatı olan “Evladı Fatihan Torunları” öğrenci evlatlarımıza eğitim ve öğretim hayatlarında kullanacakları eğitim araç gereçleri ile birlikte çeşitli oyuncakları iyiliksever dostlarımızla birlikte çocuklarımıza hediyeler verdik. Hediyeler için İbrahim Ufuk Kaynak hocamıza ve BULTÜRK yonetimimizden Ahmet Tufekçi abimize de teşekkür ederiz.
BULTÜRK olarak değerli öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve hemşerilerimize gösterdikleri nazik ev sahipliklerinden ve muhteşem karşılamalarından dolayı yürekten teşekkür ediyoruz.
Dobruca bölgesinde yapmış olduğumuz kültürel ve sosyal seyahatlerimiz “Dünden bugüne paylaşım” projesine uygun olarak Bulgaristan’ın Karadeniz sahilinde bulunan Varna şehrinin kuzeyinde 42 km mesafede bulunan küçük ama tarihi dokusu ve geçmişiyle Bulgaristan’in önemli yerleşkelerinden biri olan Balçık şehrini ziyaretle programımızla başladık.
Ünlü Şairimiz Nazım Hikmet’in de belirttiği gibi, “ÇOK YORGUNUM, BENİ BEKLEME KAPTAN/SEYİR DEFTERİNİ BAŞKASI YAZSIN/ÇINARCIK, KUBBELİ, MAVİ BİR LİMAN/BENİ O LİMANDAN ÇIKARAMAZSIN…” dizelerinde bahsetti gibi BALÇIK şehri aynen NAZIM HİKMET’in söylemiş olduğu güzellikte Karadenizin kenarında mas mavi bir atlas gibiydi.
Beldenin güzelliğinden mi bilmem içerisinde yaşayan saygın halkı da çok cana yakın ve sıcakkanlıydılar. Günümüze uygun olarak düzenlenen enfes botanik bahçesinde tarihi güzelliklere ve Karadeniz’e nazlı nazlı bakarak göz kırpıyordu.
Tarihi geçmişine şahitlik eden sessiz yuva sarayı bünyesinde cami ve kiliseyi bir arada barındıran mütevazı ama ihtişamlı olduğu kadar cami bölümünün 30 yıla aşkın bir zamandır bağımsızlığı ve itilmişliği ile yüreklerimizi dağladı.
Bunun yanı sıra yine tarihe dik duruşları ve Müslüman kimlikleri ile varlıklarını anlatan bölgelerin tabuları olan fakat çeşitli dönemlerde acımasızca kültürel soykırıma uğrayan mezar taşları ve bazı tarihi eserleri de görme şansını da elde ettik.
Zamanın ve imkânlarımız kısıtlı fakat gönül bahçelerimizin çök zengin ve geniş istek ile arzularını bölgede bulunan cennet misali bahçelerde çiçeklerin arasında bol bol fotoğraf çektirerek ziyaretimizi kayıt altına aldık.
Balçık şehri ve halkına kıymetli ev sahiplerinden dolayı teşekkür ederek, Dobruca bölgesinin önemli bölgelerinden Dobriç’e geçtik.
Dobriç Osmanlı dönemde içerisinde hususi Türk mahallesi bulunan 5 cami 3 mektep 1 han birde esma sultan tarafından yaptırılan hamamı ile birlikte 3 çeşmeye sahip bir şehir olan Dobriç’te günümüzde bu eserlerin çoğunun kültürel soykırıma uğrayarak ortadan kaldırdıklarına derin üzüntülerimizle şahit olduk. Bu soykırımdan kurtularak günümüze ulaşan eserlerden Osmanlı çarşısı ve dükkânları ile tarihi saat kulesini ziyaret ederek dükkânlarda esnaflık yapan tüm zevatla görüşerek sohbet etme imkânı bulduk.
Balçik’tekiler kadar olmasa da burada yaşayan ahalide de kirli bilgilere dayanan olumsuz tavır ve yaklaşımların azaldığını görmüş olduk.
Buradaki dostluk ve sohbetlerin de kayıt altına alınmasını sağlamak amacı ile ziyaretlerimiz bol bol resimlenerek belgeler haline getirildi.
Dobruca bölgesinde yapacağımız ziyaretlerin en önemli noktalarından biri olan tarihi yönü ile oldukça ehem taşıyan uğruna meydan savaşları verilen gazi şehir Varna’ya geldik.
Osmanlı devletinin fethetti bölgelerden önem sırasına göre başlarda yer alan Varna şehri İslam öncesi ve sonrası olmak üzre önemli tarihi belge ve miraslar ve kalıntılara sahip güzide bir şehirdir.
Varna muharebesi veya Varna savaşı, 10 kasım 1444 tarihinde, papalık önderliğinde Macar, leh, eflak ve çeşitli balkan milletlerinden oluşan, Kral’ı. Ulászló komutasındaki haçlı ordusu ile II.Murat önderliğindeki Osmanlı ordusu arasında bugünkü Bulgaristan’ın Varna şehri yakınında yapılmış bir savaştır.
Osmanlı tarafından fethedildikten sonra islam dininin de insana vermiş olduğu hoşgörü ve özel muamelata sahip padişahlar ve devlet adamlarının engin hoşgörü ve “insanı yaşat ki devlet yaşasın“ ilkesine bağlılık ve gerekliliğe dayanarak günümüzde Bulgaristan’in en büyük, Avrupa’nın da en büyük ve önemli kiliseleri arasında yer alan merkezdeki kilise Osmanlı döneminde inşa edilerek Hıristiyan nüfusun kimliklerini savunarak inançlarını özgürce yaşamaları amacı ile Osmanlı devleti tarafından yaptırılmıştır.
Günümüzde de bölgenin ve Bulgaristan’ın en önemli kiliselerinden biri olarak ilk günkü gibi hizmetine devam etmektedir.
Varna gezimizde ecdat yadigârı olarak Bulgar’lara bahşedilmiş olan kilisenin ziyaretinden sonra yine ecdat yadigârımız Aziziye camii 1876’da yapılmış. Sultan Abdülaziz yaptırmış, bir süre sonra da sultan şehre ziyarete gelmiş. Ardından altın kum ve şehir merkezini ziyaret ederek bölge sakinleri ile güncel konular hakkında sohbet ve istişarede bulunduk.
Daha sonra seyahat ve ziyaretlerimizin son noktası olan Medovets (Sarıkovanlık) köyüne akşamın geç saatlerinde ulaştık.
Köye girişimiz esnasında köy ihtiyar heyetinin ve köylülerin gece olmasına rağmen kafilemizi şanlı ecdadımızın sefer müzikleri olan mehter marşları eşliğinde Plevne marşı ile karşılaşmaları oldukça manidar ve anlamlıydı.
EVLAD-I FATİHALARIN YURDUNDA BEKLEYEN EVLAD-I FATİHA’NLAR TORUNLARI İLE HASRET VE MUHABBETLE KUCAKLAŞTIK.
GÖRDÜK Kİ “ŞEHİTLER TEPESİNDE HALEN NÖBETÇİLER TEYAKKUZ HALİNDE NÖBETLERİ ARA VERMEDEN DEVAM EDİYORLAR.”
Ne mutlu onlara kısa bir soluklanmanın ardından henüz terimiz soğumadan değerli ihtiyar heyeti ve köylülerin de destekleri ile ihtiyar heyetinin uhdesinde bulunan halk evinde köyde yaşayan ve tahsil hayatını devam ettiren tüm öğrenciler öğretmen ve öğrenci aileleri ile tanışma kucaklaşma toplantısını yaptık.
Toplantımızda Bulgaristan ve Bulgaristan vatandaşlarımızın göz bebekleri geleceğimizin teminatları olan geleceğin büyükleri küçük yavrularımız Türkiye’den “iyilik sever” Evladı Fatihan torunları sevgisi ile bütünleşmiş dolup taşmış insanlarımızın ortaklaşa meydana getirdikleri eğitim öğretim malzemeleri ile çok sayıda oyuncakları toplantımıza gelen öğrencilerimize teker teker Ibrahim Ufuk KAYNAK Hocamız bizzat kendisi taktım etti.
Götürmüş olduğumuz oyuncaklardan artanları ise toplantımıza gelemeyen öğrencilerimize vermek üzere köy ihtiyar heyeti adına köy muhtarı Sn. Mustafa Yunus beye teslim ettik.
BULTÜRK olarak yine burada da gönülleri feth ederek yüzleri güldürerek daha da önemlisi Bulgaristan’in ve Bulgaristan vatandaşlarımızın gelecekleri hakkında iyi günlerin geleceğini Avrupa’nın geleceğinde söz sahibi muteber bir ülke olarak Türkiye ile birlikte ıyi komşuluk ve tarihi soy bağlılığına dayanarak birlikte hareket etmemizi iki taraf için de faydalı olacağı kanaatine vardık.
Dobruca bölgesinde seyahat ve ziyaretlerimizin sonunda Türkiye’ye dönerken “şehitler tepesini” tekrar bu uykusuz ve kahraman hemşerilerimize emanet ederek yudumladığımız çay ve kahve ikramlarından sonra huzurlu ve güvenli olarak duygu dolu gözyaşları arasında el sallayarak yeni bir sefer ve seyahatte buluşmak üzere ayrıldık.
“SEFER BİZDEN ZAFER ALLAH'(cc)tandır." "İYİKİ VARSINIZ ”
“BULTÜRK SONSUZA KADAR SİZİNLE.”
Sonsuz saygı ve muhabbetlerimizle,