13 Temmuz 2025 Pazar   

Sadık KAHRAMAN / Gazeteci Yazar / Şehir ve İnsan

DÜNYANIN İKİ YÜZÜ

 

Siyasilerin, dünya liderlerinin, halkların tüm protestolarına karşın devlet adamlarının tamamının ateşine odun taşıdığı 21. yüzyıl soykırımlarından biri olan Filistin ablukasına karşı Madleen yardım gemisi yola çıktı. “Madem Filistinlileri, Gazze’yi bu kadar seviyorsunuz, yanlarına gitsenize!” diyerek vicdansızlığın kitabını yazan ukalalalar, gemidekilerin başına gelenleri izlemiştir diye tahmin ediyorum. Kundaktaki bebeklerin, gencecik insanların açlık ve sefalet içinde ölüme terk edildiği bir bölgeye yardım götüren gemiyi kaçırıp üstüne bir de “selfie yatı” adını vererek dalga geçen İsrail yetkilileri, sonrasında gemideki insanları ‘da’ öldürmedikleri için takdir beklercesine fotoğraflarını yayınlayarak “şovun bittiğini” dünyanın geri kalanıyla paylaştı. Ancak o gemideki insanların bir hamleyle katledilmemesinin tek nedeni, uluslararası arenada yüzü ve ismi tanınan, “büyük” bir devletin vatandaşı olan, “beyaz” bir insanın bu hareketin başını çekmesiydi ve dünyanın geri kalanı işte bu ikiyüzlülüğü de gördü. Bu bakımdan bana göre çok kritik bir atılımdı. Siyonizmin, gıda yardımlarını parçalamak; bebeklerin katledilmesini, dünyanın İsrail’den çok uzak bir köşesinde, sadece “Özgür Filistin” dediği için sokakta tek başına yürüyen bir kadının etrafına doluşup dakikalarca hakaret ve tehdit yağdıran sokak eşkıyalarının haklılığını ve kendisinden olmayanların dehümanize edilmesini normalleştirmek; hastane bombalamayı aklamak; istediği gibi düşünmeyenleri Nazilerden beter susturmak olduğu artık dünya kamuoyunun gözünde iyice kesinleşti. Ümidimiz ve duamız, binbir farklı milletin şahitlik ettiği bu cani terör devletinin, işlediği insanlık suçlarının bedelini ödediğine de şahit olabilmemizdir; binbir farklı milletin kınadığı canileri, bizim ülkemizdeki malum kesimin de bir gün kınayabilmesidir..
*
Malum cenahın çifte standartlarının sonu ne yazık ki gelmiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan işçilerin grevi, senelerdir işçinin, emekçinin yanında olduğunu iddia ederek siyaset yapan CHP’nin seçmenleri tarafından günlerdir hedef tahtasına oturtuldu. Sendikaların, sendika yöneticilerinin ve üyelerinin muhalif medya aracılığıyla bir çarmıha gerilmediği kaldı. Sendika başkanının akrabaları belediyede çalışıyormuş, işçiler para içinde yüzüyormuş, miş miş de mış mış mış. Güya işçi dostu muhalefetimiz birden işçi düşmanı kesildi. Bu akrabalar, aile üyeleri kimler tarafından kadroya alınmış, eğer “şımarma” iddiaları doğruysa, düne kadar terör propagandasına varan paylaşımlar bile yapan nice belediye çalışanına neden kimse ses etmemiş de şımartmaya devam etmiş? Bunlar da cevaplanırsa samimiyetten söz edilebilir. Aynı şekilde yerli imkanlarla tasarlanıp üretilen milli muharip uçağımız KAAN’ın Endonezya'ya 48 adet satışına ilişkin yapılan anlaşmaya verilen tepkilerde de o samimiyet ve istikrar ne yazık ki görülemiyor. Terörsüz Türkiye için yürünülen yolda birdenbire ulusalcı takılıp huzurlu geleceğin adımlarına taş koymaya çalışan arkadaşlar, “TOGG aslında İtalya’dan geldi, ülkeye gece karanlıkta sokuldu” safsatalarını uyduranlarla yarışıp bir başka milli atılımla ya alay ediyor ya da yine aklınca küçümsemeye kalkıyor. Bütün bunlar elbette üzücü ancak en nihayetinde bu memleketin muhalefetinden tutarlılık beklemek, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan demokrat bir dede çıkacağını beklemek gibi oluyor.
*
Demokrat dedemizden söz açılmışken son haftalarda yaptığı çıkışlardan, geri dönüş manşetlerinden bahsetmemek olmaz. Daha önce sessizliğini sorumluluk olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu, CHP’nin kurultay davası hakkında da Abdullah Gül misali müstehzi ve üstü kapalı yorumlarda bulunuyor. Dünün demokrat, hak hukuk sevdalısı, elleriyle kalp yapıp herkese çiçek dağıtan, Özgür Özel’in hüngür hüngür ağlayarak cumhurbaşkanlığı yarışına uğurladığı Kılıçdaroğlu; bugün mahkeme kararıyla CHP koltuğuna oturma planları kuruyor gibi görünüyor.
*
Sözde İsrail ve ABD’ye meydan okuyarak yarım asrı geride bırakan İran karizmasını yerle bir etti. Son dönemde kendi içinde yaşadığı üst düzey suikastler ve Suriye kaybının faturası rejim değişikliğine gebedir.
İsrail’in saldırısı esasen Filistin de yaşanan soykırımı örtme çabasıdır. Mısır gibi içerden bir devrim ile rejimin gizli kapaklı değil ABD ile uyumlu yeni bir rejime yelken açacağı görülüyor.
Türkiye içerde safları sıklaştırmaya yönelik adımlar atıyor. Terörsüz Türkiye MHP eliyle vücut bulurken, hala dışarıya teşne olmak isteyen siyasetçilerin varlığı üzücüdür.
Ne diyelim, dünyanın da insanın da siyasetin de gerçekten iki farklı yüzü var…

Tarih: 17 Haziran 2025 Salı    Hit: 1533




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol