Mustafa SÖNMEZ / Araştırmacı / Yazar / İSAR

BİTTİ DE, DEVAMI VAR...

YSK Başkanı Yener sandıklar kapanıp oy sayımları başladıktan sonra basın açıklamasına   çıkıp seçim yasaklarının 18:30’da sona ereceğini bildirir bildirmez Anadolu Ajansı’nın 59’luk oranıyla açılan tezgah 49 ile kapandı.  Başkanlık seçimleri iki hafta sonraya bırakalırken meclis çoğunluğu biraz kayıpla aynı tarafta kaldı.
Katılımın rekor seviyede olduğu seçimlerde milletin sağduyusu hiçbir olaya mahal vermeyerek yüz ağırtırken toplum, sorumluluk konusunda siyasilere bir kez daha tur bindirdi. Seçimin ilk galibi farkındalığını arttıran Sinan Oğan olurken, mecliste MHP kendi logosuyla sandığa gitmenin meyvelerini topladı. YRP, karşı ittifaktaki  muadili Saadet Partisi’nin aksine logosunu pusulalara koydurmanın avantajına AK Parti küskünlerinin tercihlerini de ekleyerek yelkenlerini şişirdi.  AK Parti’nin bir öncekinden 7,5 puan daha az oy aldığı seçimlerde kayıplarının bir kısmı YRP’ye diğer kısmı MHP’ye geçmiş gibi görünüyor. Bunu karşı ittifaktaki oy oranlarından çıkarmak zor değil.
Seçimin en belirgin özelliği ABD’nin Avrupa’ya, Ortadoğu’ya, Rusya ve Çin’e karşı geiştirdiği politikalarıyla, Rusya’nın Ukrayna savaşının aktrik bölgelerde dahi etkisini arttırmasına neden olduğu dünyadaki “milliyetçi” eğilimin Türkiye’de de hakim olmaya başladığını göstermesi oldu. MHP, İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin  22 puanına AK Parti’deki milliyetçi kanadın varlığını da eklersek söylemek istediğim daha iyi anlaşılır. MHP tarihi boyunca sokaklarda mecliste gördüğünden daha fazla teveccüh gören varlığını ortaya koyarak yakın gelecekte tek bir çatı altında   toplanan diğer milliyetçi partilerle, Erdoğan sonrası Türk siyasetinde ilk iktidarını yaşayabilir. Çok inandığım bir teze göre Türkiye’de Siyasal İslamcılığın başa getirilerek toplumun devletle barışı sağlandıktan sonra, sentezci milliyetçi anlayışın bunu başarması hiç zor olmayacaktır. 2018’den beri Erdoğan’ı desteklerken “gölge hükümet” olduğunu söylemenin pek de yanlış sayılmayacağı MHP üst yönetiminin seçimlere “üç hilal” altında girmek gibi kendileri için doğru bir kararı verirken, ülkenin en taktik-stratejik  siyasetini  güden ekip olduğunu görmek de zor değil.
Millet İttifakı ise Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun tüm gayretlerine rağmen diğer ortaklarının vekil hesaplarına teslim edilen “aday” tartışmalarıyla  kaybedilen ivmeyi tekrar kazanacak zamanı ve aday tercihini topluma kabul ettirme fırsatını bulamamanın bedelini ödedi. Toplam oy ağırlığ 2 puan olan küçük ortaklar CHP listelerinden 30’un üzerinde milletvekili çıkararak seçimin diğer galipleri oldular. CHP ana muhalefetteki yerini korurken puanını arttıramadığı seçimlerde vekil sayısında da kayba uğradı.
Seçim akşamı sonuçlar açıklanmaya başladıktan hemen sonra tahtası 59 puandan açılan Erdoğan’ın ve diğer adayların  seçimi kazanamadığını, seçimin ikinci tura kaldığını  saat 20.05’de sosyal medya hesaplarımda sırasıyla kayıp-kazanç oranlarını 0,30 - 0,14 ve 0,12 olarak uyguladığım, formülünü paylaştığım simülasyon hesaplarıyla  Erdoğan için 49,94, Kılıçdaroğlu için 44,60 olarak paylaşmamdan sonra ise bu ülkede gerçekleri söylemenin, yalandan, dolandan, talandan daha ağr bir suç bir kusurmuş gibi kabul edildiğini görmek benim için gecenin karşılanan diğer beklentisiydi.
İki hafta sonra yapılacak seçimleri çok ama çok bariz bir hata yapmazsa Erdoğan mevcut farka 5 puan daha ekleyerek kazanır. Kılıçdaroğlu’na ise hayatımda Erdoğan’dan sonra hem de Erdoğan’a karşı tercih ettiğim ilk aday olarak, özellikle 2017’den sonra geçirdiği siyasi evrimle,  son seçimlerde bizlere yaşattığı umut, heyecan için  saygıyla  sevgiyle siyaset dünyasından uğurlanmaya hazırlanmak kalır.