Kıymetli Dostlar, Donald Trump’ın ABD Başkanlığı’na yeniden seçilmesi dünya politikasında önemli değişimler yaşanmasına gebe gibi gözüküyor. Bazı analizlerle kesin bir yargıya varmak zor olsa da, Trump’ın önceki dönemindeki politikaları ve söylemleri, bir sonraki dönemde neler yapabileceğine dair ipuçları veriyor gibi. Bu yazımda bununla ilgili bir değerlendirme yaptım.
Trump’ın yeniden seçilmesinin Türkiye ve Ortadoğu’ya şöyle etkileri olabilir; Trump’ın Ortadoğu politikaları büyük ölçüde ekonomik çıkarlar, İran karşıtı bir strateji ve İsrail’in güvenliği üzerine kurulmuştu. Bu bağlamda Türkiye ile ilişkilerine bakacak olursak; Trump’ın önceki döneminde Türkiye ile ABD ilişkileri, S-400 krizi, F-35 programından çıkarılma ve yaptırım tehditleri gibi sorunlarla gerilmiş olsa da, liderler arasındaki kişisel ilişki bazı sorunları yumuşatmıştı. Yeni dönemde Türkiye’ye yönelik politikasının pragmatik bir çizgide devam etmesi beklenebilir. Ancak, Kongre’nin baskısı ve Türkiye’nin Rusya ile iş birliği gibi faktörler yine ilişkileri gerilimli hale getirebilir.
Ortadoğu genelinde ise; Trump önceki döneminde, İran’a yönelik sert bir politika izlemişti. (örneğin, İran’ın nükleer anlaşmasından çekilmesi ve ekonomik yaptırımlar) Yeniden seçilmesiyle bu politikanın devam etmesi ve belki de İran’a karşı daha agresif bir duruş sergilemesi beklenebilir.
Yeni dönemde Körfez ülkeleriyle (Suudi Arabistan, BAE) yakın ilişkileri daha da güçlendirmesi muhtemel. Bu bölgedeki silahlanmayı artırabilir ve İran-Suudi Arabistan arasında yeniden bir kutuplaşmayı derinleştirebilir.
İsrail’in Gazze ve Lübnan’a saldırılarına etkisine bakacak olursak; Trump’ın İsrail’e verdiği güçlü destek, özellikle Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanımasıyla netleşmişti. Bu doğrultuda, Gazze ile ilgili olarak; Trump, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını destekleyecek bir duruş sergileyebilir. Filistinlilere yönelik baskı ve soykırım daha da artabilir, ateşkes ve barış görüşmeleri tamamen gündemden düşebilir.
İsrail’in Lübnan’a saldırması olayında; Hizbullah’ı İran’ın bir uzantısı olarak gören Trump, İsrail’in Lübnan’a yönelik askeri operasyonlarına göz yumabilir veya destek verebilir. Bu durum, bölgedeki savaşın daha şiddetlenmesine yol açabilir.
Genel olarak, Trump’ın İsrail’e verdiği sınırsız destek, Filistin ve Gazze sorununun daha da derinleşmesine, bölgede şiddetin artmasına, İsrail’in Ortadoğu’nun tümüne savaş açmasına ve uluslararası alanda ABD’nin bu konuda yalnızlaşmasına neden olabilir.
Ukrayna-Rusya Savaşına etkisini şu şekilde değerlendirebiliriz;
Trump’ın Rusya’ya karşı önceki dönemindeki tavrı, Ukrayna-Rusya savaşı bağlamında kilit bir konuydu. Trump’ın Rusya’ya yaklaşımı ve Vladimir Putin’e olan ılımlı tutumu, Batı ittifakında (NATO) çatlaklar yaratabilir. Ukrayna’ya verilen askeri desteğin kesilmesi veya azaltılması ihtimali yüksektir. Bu, savaşın Ukrayna aleyhine sonuçlanmasına neden olabilir.
NATO ve Avrupa açısından bakacak olursak; Trump’ın NATO’yu “eski ve gereksiz” olarak tanımlaması, ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığını azaltmasına veya NATO’yu sorgulamasına neden olabilir. Bu durum, Rusya’nın bölgede daha agresif bir politika izlemesine imkan tanıyabilir.
Küresel Etkilerinin ise şu şekilde olması muhtemeldir;
Trump’ın “Önce Amerika” (America First) yaklaşımı, küresel dengeleri etkileyebilir
Çin’le geçmişte yaşanan rekabet nedeniyle Trump, Çin’e karşı ticaret savaşlarını yeniden başlatabilir ve Çin’in ekonomik yükselişini engellemek için agresif politikalar uygulayabilir. Bu durum, dünya ekonomisinde gerilimleri artırabilir.
Küresel ittifaklar konusunda; Trump, Avrupa ve Asya’daki geleneksel müttefiklerle ilişkilerini ikinci plana atarak ABD’nin yalnızlaşmasına neden olabilir. Ancak bu, diğer ülkelerin (örneğin Çin ve Rusya) nüfuzunu artırabilir.
İklim politikalarıyla ilgili, Trump’ın yeniden seçilmesi, küresel iklim değişikliğiyle mücadeleye darbe vurabilir. Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme gibi adımlar, ABD’nin çevre politikalarında liderlik rolünü kaybetmesine neden olur.
Sonuç olarak; Trump’ın başkanlığa geri dönmesi, dünyada daha kaotik ve kutuplaşmış bir düzenin oluşmasına yol açabilir. Türkiye, bölgesel ve küresel dengelerde bu değişimlerden hem fırsatlar hem de riskler görebilir. Özellikle Ortadoğu’da artan çatışma riski, Rusya’nın güç kazanması ve ABD’nin daha izole bir politika izlemesi, dünya genelinde istikrarsızlık yaratabilir. Bu nedenle, Türkiye’nin bu dönemde dengeli bir dış politika izleyerek fırsatları değerlendirmesi ve riskleri minimize etmesi önemlidir. Kalın sağlıcakla.