Kıbrıs adası; Doğu Akdenizin ortasında, adeta bir askeri gemi görünümünde, etrafında ki tüm ülkeler için çok önemli bir stratejik büyük bir kara parçasıdır. Kıbrıs adası insanlık tarihi boyunca 12 bin yıldır insan varlığını sürdüren bir ada hüviyetindedir. Kudüs’ü yöneten dünyayı yönetir görüşüne bağlı olarak sürekli Kudüs gibi egemenliği değişik devlet veya imparatorlukların eline geçmiştir. Kıbrıs 10. yüzyılda Araplardan 1191 yılına kadar Bizans İmparatorluğu parçası olarak Bizanslılar tarafından idare edildi. 1192 tarihinde Kudüs Kralı Guy de Lusignan, Filistin'den getirdiği adamları ile Lüzinyan Hanedanlığı'nı kurarak yaklaşık 300 yıl Kıbrıs'ın bu hanedanlık tarafından yönetilmesini sağladı.
Kıbrıs Krallığı 14. yüzyılda Cenevizli tüccarların, 1426 yılında da Memlüklülerin yönetimine girdi. 1489'da da son kraliçe Caterina Cornaro'nun adayı Venediklilere satmasıyla Kıbrıs Krallığı son buldu. Kıbrıs 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından ele geçirildi. Yeniçeriler'in adaya yerleşmeleri ile Antik Çağ'dan beri ilk kayda değer nüfus değişimi yapılmıştır. Osmanlılar Kıbrıs'ta feodal sistemi kaldırıp millet sistemini uyguladı. Adanın imar ve iskânı için, 21 Eylül 1571 tarihli Padişah fermanı ile Karaman Eyaleti'nin belli şehir ve köylerinden adaya mecburi iskan yapılması kararlaştırıldı ve adaya Türkler yerleştirilmeye başlandı. Dört sancağa (Lefkoşa, Mağusa, Girne ve Baf) bölünen Kıbrıs, bir eyalete dönüştürüldü ve adada Karaman Eyaleti kanunlarının yürürlüğe konulması kararlaştırıldı. Latin egemenliğindeki dönemin aksine, Kıbrıs Kilisesi bağımsızlığa kavuşarak Kıbrıs Rumları'nın başı olarak tayin edilmiş, Hristiyan Rum Kıbrıslılar ve Osmanlı yönetimi arasında aracı olarak faaliyet göstermiştir. Bu hal, Kıbrıs Kilisesi'nin Roma Katolik Kilisesi'nin devamlı tecavüzünden kurtulmasına vesile olmuştur. 1745-1814 döneminde, Müslüman Türk Kıbrıslılar, Kıbrıs adasında Hristiyan Rum Kıbrıslılara karşı çoğunluğu oluşturmaktaydı (bu dönemde, Türk Kıbrıslıların sayısı ada nüfusunun %75'ine kadar çıktı) 1878 yılında Osmanlı'dan 'Ruslara karşı yardım' vaadiyle yıllık yaklaşık 92.000 altın karşılığında ada Birleşik Krallık tarafından kiralandı. Daha sonra Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı’na girmesi gerekçe gösterilerek Birleşik Krallık tarafından ilhak edildi. 1923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın 21. Maddesi gereğince, Birleşik Krallık'a ilhakı tanındı. 1925 yılında Kıbrıs Crown Colony olarak ilan edildi ve adaya ilk Türkiye Cumhuriyeti konsolosu atandı. Ekim 1931'den itibaren Rumlar enosis isteğiyle ayaklandı, Rumlar'ın Birleşik Krallık yönetimine karşı ayaklanması sonucu Birleşik Krallık'ın politikası sertleşti. Ocak 1950 tarihinde Doğu Ortodoks Kilisesi, Kıbrıs Türk toplumunun boykot ettiği bir referandum düzenledi. Referandumun sonucunda, katılan halkın %90'ı Kıbrıs'ın Yunanistan ile birleşmesi düşüncesi olan enosis lehinde oy verdi. 1955'te Kıbrıslı Rumların kurduğu EOKA örgütü Birleşik Krallık kuvvetlerini adadan çıkarmak için silahlı eylemlere başladı. Bu zaman zarfında Kıbrıs Türkleri de silahlanmaya başladı ve Birleşik Krallık adanın tüm bölümünü kontrolde tutmakta zorlanıyordu. Bu tarihten itibaren taksim isteğinde bulunan Türkler ile enosis isteyen Rumlar birbirleri ile çatışmaya başladı. Ada, 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla bağımsızlık kazanmıştır. 1974'te Yunan darbesinin ardından Türkiye’nin gerçekleştirdiği barış harekatı sonucu adanın kuzeyinde Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuş, bu devlet sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adını almıştır.