20 Eylül 2024 Cuma   

Av. Ali Kahraman / Avukat / Hukukçu Gözüyle /

KABUS DOLU BİR DÜNYADA AÇAN ÖZGÜRLÜK ÇİÇEĞİ

 

SANRI
herkes derin bir uykuda
bense aşk sanrısında, kabuslar görüyorum
uyanmak işime gelmiyor.
kime anlatsam rüyamı .çaresiz kalıyor.
Yusuf ! seni nereden bulayım
zindanımda yoksun
sana leylamı nasıl sorayım…
uyanıkken sanrılara gark olduğumda
hayatımı hangi amaca
sevgimi hangi leyla ya
nefretimi hangi ebu cehile
yönlendireyim!
kimin uğruna öleyim.
ey kalbim teskin ol
durlan ey kelimelerim
Allahım aklımı koru
uyku, dost ol bana
ey yolcu durma ve bakma arkana
arkanda cehennem önünde cennet
yolunu kutlu kılması için  dua et

Sanrı, gerçekte var olmayan şeyleri görmek, işitmek gibi dayanaksız algılama şeklinde tanımlanmıştır. Bu halde olan insanlar gerçeklikten uzak olarak yaşayıp, bu hallerini hakikat olarak diğer insanlara sunarlar. Bireylerin Sanrı görmesi yani uyanıkken uyku görmesi büyük bir problem olarak görülemez. Cemiyetler bu tür insanların sapmalarını tolere eder ve ya da tedavi eder.
Ancak cemaatlerin, siyasi topluluklar ile devletlerin ve liderlerinin sanrı görmesi ile insanlık ve geleceğimiz için büyük yıkımlar oluşturacaktır. Bu yapılanmaların sapmaları ve uyanıkken gördükleri rüyalar bütün müesses nizamları, ahlakı ve hukuki yapıları ortadan kaldırmaktadır. Sanki toplumların günlük yaşamına ve geleceğine yönelik büyük bir tehdit ortaya çıkmaktadır.
Sanrının bütün insanlığı etkilediği ve uyanıkken rüya görmesine sebep olan ilk konvansiyonel dayatma Koronavirüs belasıdır. Bütün liderler ve bütün tıp otoriteleri bu beynelminel rüyanın gönüllü anlatıcıları olarak toplulukların karşısına çıkarıldı….
Borsa, kripto para, kumar ve bahis gibi sürekli insanlığın karşısına çıkarılan Sanrılar insanoğlunu gerçek hayattan kopararak hayatının büyük bir kısmını sanal bir dünyada geçirmesine neden olmaktadır. Bu argümanların içerisinde gününü ya da ömrünü geçiren insanlar git gide birbirlerinden ve yaşadığı topluluktan kopmakta ve sanki sanal bir varlık haline gelmektedir.
 Ülkelerin düçar olduğu ekonomik kriz ve bütün dünyayı etkisi altına alan savaş da halk yığınlarının gerçek hayattan kaçarak kendisine empoze edilen Sanrıya doğru savunulması sonucunu doğurmaktadır. Bütün bunların sonucu olarak, eşrefi mahlukat olarak yaratılmış olan insanoğlu bir çaresizlik ikliminde hakikatın uzağına doğru yol almaya devam etmektedir.
Hakikatin ve toplumsal yaşamın vazgeçilmez ögesi olması gereken cemaat ve STK’lar başlarında bulunan zevatın Sanrısal tercihleri sonucu hızlı bir şekilde atomize olmakta, konuşulan ile yaşanılan  gerçeğin derin çelişkisi içerisinde yok olup gitmekle karşı karşıya kalmaktadır.
Peki  bu Sanrı ikliminin bitip hakikatle yüzleşmek ve yeniden insan olduğumuzun şuuruna varabilmek için ne yapacağız!
LA HAVLE VELA KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİM...

Tarih: 23 Ağustos 2024 Cuma    Hit: 1032




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol