Gaziosmanpaşa Belediyesi, “Osmanlı’nın Son Nefesi – 2.
Abdülhamid ve Gazi Osman Paşa” başlıklı uluslararası sempozyum düzenlendi. Gaziosmanpaşa
GOPARK Salonu’nda iki gün süren sempozyumda II. Abdülhamid ve Gazi Osman
Paşa’nın tarihi mirası en ince ayrıntılarına kadar anlatıldı.
Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı gelişme ve büyüme sonucu
ulusalarası arenada yaşanan gelişmelerin tarihin ışığında daha iyi
anlaşılmasını sağlamayı hedefleyen sempozyumda pek çok önemli bilim adamı sunum
gerçekleştirecek. Bu önemli programda Sempozyum Başkanlığı’nı Yard. Doç. Dr.
Coşkun Yılmaz’ın yürütürken, Bilim Kurulu Başkanlığı ise Prof. Dr. Erhan
Afyoncu tarafından gerçekleştirildi.
“II. ABDÜLHAMİD YEDİ DÜVELİN ÜSTÜNE GELDİĞİ BİR PADİŞAHTI”
Sempozyumun ilk oturumu Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın
başkanlığında gerçekleştirildi. Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Azmi Özcan ‘Bir Sultan ve İnsan: II. Abdülhamid’ başlıklı sunumunda Sultan II.
Abdülhamid’in devletin çökmeye başladığı bir atmosferde padişah olduğuna dikkat
çekerek, “Vatanı koruyabilmek adına yapılması gereken neler varsa yapmaya, atılması
gereken adımları atmaya çalışan biriydi. İçerde ve dışarıda baskı altına
alınan, yedi düvelin üstüne geldiği bir padişahtı. Bir insan olarak
Abdülhamid'in duygulara, düşünceler ve hassasiyetlere sahip birisiydi. Biz o
dönemde Sultan Abdülhamid’in evladı gözlerinin önünde yitip giden bir anne baba
gibi devleti ayakta tutmak için gösterdiği çabaya şahit olduk” dedi.
Türkiye’nin yakın tarihiyle barışmaya başladığı bir dönemde
olduğumuza dikkat çeken İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cezmi Eraslan
ise ‘Yıldızdan Dünyaya Bakış: II. Abdülhamid’in Dış Siyaseti” başlıklı bir
sunum gerçekleştirdi. Prof. Dr. Eraslan, II. Abdülhamid’in padişah olduğu
dönemle bu dönem arasındaki farkı, “O dönemden bu yana sadece aktörlerin
isimleri değişti. Bulunduğumuz coğrafyada verdiğimiz mücadele ise hiç
değişmedi. Buna karşın Sultan II. Abdülhamid ekonomik olarak iflas etmiş,
toplumsal sıkıntıların had safhada olduğu, devleti idare edecek kadroların
yetersizliği ile mücadele ediyordu” sözleriyle ifade etti.
Dönemin süper gücü İngiltere’nin Osmanlı’nın gizli
yazışmalarına dahi hakim olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Eraslan, “Sultan II.
Abdülhamid, ‘İngilizler ele avuca sığmaz. Her şartta kötülük yapabilir’ diye
düşünür ve en çok İngilizler’den korkardı. Ruslar’dan ise çekinmez,
kullanabileceklerini düşünürdü. Almanya hayranlık uyandıran bir gelişme
gösterip Avrupa’da bir büyük güç olarak ortaya çıkınca İngiltere ve Rusya’ya
karşı Almanları bir denge unsuru olarak kullandı. Ama Almanya’nın tahakkümü
altına girmekten de imtina etti” diye konuştu.
“II. ABDÜLHAMİD MÜSLÜMANLARIN HAKKINI KORUYAN BİR OSMANLI
HALİFESİ PORTRESİ ÇİZMİŞTİR”
Sultan II. Abdülhamid’in devletle milletin asgari müşterekte
buluşturduğunu ve bu sayede içerde birliğini sağladığını vurgulayarak, “Abdülhamid
İslami kimliği ön plana çıkararak dışarıya karşı güçlü olmuştur. Dünya
Müslümanlarının gözünde yegane kurtarıcı olarak görülmektedir. Müslümanların
hakkını koruyan bir Osmanlı halifesi portresi çizmiştir. Bu cihad anlayışıyla
zorda kalacakları düşüncesi İngilizleri, Rusları, Almanları, Fransızların en
büyük korkusudur. II. Abdülhamid bu gücü kullanarak bu büyük güçleri
dengelemiştir” ifadelerini kullandı.
“Sultan II. Abdülhamid’in Kafkasya ve Orta Asya Siyaseti”
başlıklı sunumunda Sultan II. Abdülhamid’in Ruslara karşı verdiği mücadele
hakkında dinleyicileri bilgilendiren İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Mustafa Budak ise “II. Abdülhamid Rusya’yı hilafeti kullanarak
engellemiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı öncesi Kafkasya’ya Ruslara karşı
cihad fetvası gönderilmiştir. Şeyh Şamil’in büyük oğlu Muhammed Şamil’e paşalık
unvanı verilerek, Dağıstanlı aşiretlerin ayaklanması sağlanmıştır. Aynı şekilde
Çeçen aşiretler de ayaklandırılmıştır. Abhazhalar da Batum’daki Osmanlı
kuvvetlerine destek vermiştir. Hatta burada verilen mücadele sırasında Sohum
Kalesi fethi dolayısıyla Sultan II. Abdülhamid’e gazi ünvanı verilmiştir” diye
konuştu.
“ARAP HALKLARI SİYONİZM KARŞITI POLİTİKASI DOLAYISIYLA II.
ABDÜLHAMİD’İ SEVER”
Sultan II. Abdülhamid’in Arap dünyasında çok sevildiğine
işaret ederek sözlerine başlayan Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Zekeriya
Kurşun, “Sultan II. Abdülhamid’in Araf Coğrafyası ve Afrika Siyaseti” başlıklı
bir sunum yaptı. II. Abdülhamid’in sistematik bir şekilde izlediği İslam
Birliği ve kamu diplomasisi dolayısıyla halk tarafından çok sevildiğini ifade
eden Prof. Dr. Kurşun, “Arap dünyasında 1. ve 2. Dünya Savaşları sonrasında
kurulan Arap ülkelerindeki ders kitapları II. Abdülhamid aleyhinde bilgilerle
doludur. Buna karşın Abdülhamid’e halk arasında büyük bir ilgi ve sevgi var.
Bunda II. Abdülhamid’in özellikle Siyonizm karşıtı tavrı etkili olmuştur. Ancak
aslında kendini halktan gelen bir sultan olarak gördüğü için sevilmeyi hak
etmişti. Sadece Filistin coğrafyasında 50 köy inşa ettirmiştir” dedi.
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Daire Başkanlığı’ndan Mümin
Yıldıztaş ise “Sultan II. Abdülhamid’in İnsani Dış Yardımları” başlıklı bir
sunum yaptı. İki gün sürecek sempozyumda Sultan II. Abdülhamid ve Gazi Osman
Paşa’nın tarihi mirası aralarında uluslararası isimlerin de olduğu çeşitli
başlıklar altında ele alınacak.
Sempozyumun son gününde ise Prof. Dr. Bekir Karlığa, Prof.
Dr. İdris Bostan, Prof. Dr. Sami Şener, Prof. Dr. Tufan Buzpınar değerlendirmelerde
bulundu.
“II. ABDÜLHAMİD HAN’A YAPILAN BUGÜN DE CUMHURBAŞKANIMIZA
YAPILIYOR”
Oturumunun ardından Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hasan
Tahsin Usta, konuşmacılara plaket takdim etti. İki gün sempozyumun kapanış
konuşmasını yapan Başkan Usta, “Konusunda uzman deneyimli hocalarımızın
basına da ilk kez sunulan bilgi ve belgelerinin burada yayınlanmasına izin
vermelerinin keyfini yaşadık. Bu anlamda böyle bir programa ev sahipliği
yaptığım için değil, böyle bir programın içinde yer aldığım için çok
duygulandım.
Biz bugün Türkiye’de II. Abdülhamid döneminden pek farklı
bir şey yaşamıyoruz. O gün Abdülhamid Han’a ne yapıldıysa, bugün ülkemizin
Cumhurbaşkanına da aynı şeyler yapılıyor. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza
saygılarımı gönderiyorum, iyi ki de varsınız diyorum. Bu programı
Cumhurbaşkanımızla beraber yapmayı düşünmüştük, inşallah bir dahaki programı
onunla beraber yaparız. Çünkü onun özelliklerini aynen yansıttığını hepimiz
müşahede etmiş olduk” diye konuştu.
İki gün boyunca vatandaşların yoğun katılımıyla
gerçekleştirilen II. Abdülhamid Han ve Gazi Osman Paşa Sempozyumu’nda yapılan
sunumlar kitaplaştırılarak vatandaşların beğenisine sunulacak.