İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, vefatının 80.
yılında çeşitli etkinliklerle anıldı. Ersoy için ilk tören Edirnekapı
Şehitliği’ndeki kabrinde düzenlendi.
İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u anma programına,
İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Hamdi Usta, Eyüp Kaymakamı Abdullah Dölek,
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, İstanbul Büyükşehir Kültür
ve Sosyal İşleri Daire Başkanı Abdurrahman Şen, Burdur Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz, Eyüp İlçe Milli Eğitim Müdürü
Murat Öğütçü, Eyüp Belediyesini temsilen Cemal Memiş, usta şair Mehmet Akif
Ersoy’un torunu Selma Argon, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan
programda öğrencilerin okuduğu şiirlerin ardından Mehmet Akif Ersoy’u anma
konuşmaları yapıldı.
Yeni Asımlar gençlerimiz olacak
Milli şairi kabri başında dualarla anan torunu Selma Argon,
“Ben her zaman duygulu bir insanım zaten ancak bugün özelikle içimde duygu
yoğunluğu var. çünkü etraftaki çocukları ve ilgiyi görünce dedem için çok mutlu
oluyorum. Aslında o fazla tezahüratı çok sevmeyen bir insandı fakat sevgiyi hak
eden bir insan. Çocukları, gençleri çok sevmiş zamanında. Gençlerin burada
olması ayrıca mutlu ediyor beni. İnanıyorum ki onlar bizim geleceğimiz, yeni
asımlar gençlerimiz olacak” ifadelerini kullandı.
Rami Atatürk Anadolu Lisesi öğrencisi Talha Sunmak da
Ersoy'un "Zulmü Alkışlayamam", Vefa Lisesi öğrencisi Baturalp Avcı
ise "Azmi Bırakmak" adlı şiirini okudu.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Faruk Yelkenci de
törende Mehmet Akif Ersoy'un büyük bir şair ve önemli bir mücadele kahramanı
olduğunu söyledi.
Çok önemli mesajlar vermiştir
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem
Korkmaz da üniversite olarak, Mehmet Akif Ersoy'un ismine yakışır çalışmalar
yapmaya çalıştıklarını dile getirdi.
Ersoy'un içinde bulunduğu dönemde asla ümitsizliğe
düşmediğini kaydeden Korkmaz, şöyle devam etti: "İçinde bulunduğu ortamda Türk milletine özgürlük
mücadelesinin her aşamasına katılmış ve bu anlamda bizlere çok önemli mesajlar
vermiştir. Akif, 'Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın.' diye
dua etmişti. Bu dua kabul olmuş olacak ki ülkemiz üzerinde hain planlar
yapanların emelleri 15 Temmuz'da ellerinde patlamıştır. Yine bir karanlık
gecede Akif'in ruhuyla Asım'ın nesli ayaklanarak, özgürlüğünü başkasının
inisiyatifine bırakmamıştır. Ersoy'u her yıl anıyoruz ancak esas mesele bunları
bir güne sıkıştırmak değil, onun bize verdiği mesajları anlamak ve gelecek
nesillere aktarmaktır."
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Adem
Korkmaz, İstiklal şairimizin kabrine Burdur’dan getirilen toprağı döktü.
Program sonunda Milli Şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy`un
kabrine çelenk konularak Kur’an-ı Kerim ve dualar okundu.
EYÜP’TE ERSOY VE 15 TEMMUZ ANLATILDI
İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 80.
yıl dönümü münasebetiyle Eyüp Belediyesi Kültür Sanat Merkezinde “Mehmet Akif'e
15 Temmuz'dan Bakmak” adlı bir program düzenlendi. Programa öğrencilerin büyük
ilgisi oldu.
Moderatörlüğünü şair ve yazar Özcan Ünlü'nün yaptığı
programda Türk Edebiyat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Bahtiyar Aslan,
Akif'in İstiklal Marşı çerçevesinde vatan anlayışını, Yrd.Doç. Dr. Ali Kurt,
Çanakkale Şiiri çerçevesinde Akif'te vatan anlayışını anlatırken araştırmacı
yazar İbrahim Öztürk ise, “Akif'ten Günümüze Mesajlar” adlı konuşmasıyla
öğrencilere sunum yaptı.
Mehmet Akif'in birlik ve beraberlik ruhunu ayakta tutan
şiirlerini değerlendiren Özcan Ünlü, 15 Temmuz'da büyük bir duyarlılık gösteren
Türkiye halkıyla Akif'in vatan düşüncesi arasında büyük bir benzerlik olduğunu
söyledi.
Mehmet Akif Ersoy'un Safahat eserini ve yaşam tarzını
değerlendiren araştırmacı yazar İbrahim Öztürk ise, Akif'in çevresindeki yazar
ve şairlerden alıntılar yaptı. Yürümeyi ve spor yapmayı da çok sevdiğini ifade
eden Öztürk, Mithat Cemal'in hatıralarından yola çıkarak konuşmasını onun
manevi yürüyüşü hakkında tamamladı.
Akif’in şiirleri 15 Temmuz’da sokaklardaydı
Yrd. Doç. Dr. Ali Kurt, vatan kavramının duygu olarak sadece
taarruz ve savaş zamanlarında ortaya çıktığını, fikir olarak ise daha geniş bir
yelpaze taşıdığını dile getirdi. İstiklal Marşı şiirinde 'Korkma' diye geçen ve
bazı şiirlerinde de bu kelimeyi kullanmasının sebebini İslam kültürü olarak
açıklayan Kurt, “Akif, Osmanlı Devleti'nin dağılma aşamasına denk geldiği için
vatan ve millet üzerine yoğunlaşması gayet normaldi. Elbette ki o sadece şiir
değil, ilim konusunda da muhteşem eserler verebilirdi. Fakat buna ancak ömrünün
son yılarında vakit bulabildi ve kaleme aldığı tefsir yarım kaldı. Akif'in
vatan algısını şu anki Türkiye üzerinden anlatanlar büyük bir hata yapıyor ve
onun vatan kavramındaki ümmet kimliğini göz ardı ediyor. 15 Temmuz'da
sokaklarda “Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz, Bu yol ki hak yoldur
dönme bilmez yürürüz” beyitini defalarca kez gördük” dedi.
Müslümanların yaşadığı her toprak vatanımızdı
FETÖ/PDY'yi vatansız olarak tanımlayan Yrd. Doç. Bahtiyar
Aslan da darbe girişiminden önceki süreçte genel olarak bir vatansızlaştırma
argümanları kullanıldığına dikkat çekti. Vatan, millet, devlet ve hürriyet
kavramlarının birbirini tamamlayan önemli unsurlar olduğunun altını çizen
Aslan, bu kavramların tesbihin taneleri olduğunu ve tesbih dağılınca geriye
hiçbir şey kalmayacağını dile getirerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İstanbul'un en önemli kozmopolitik ve manevi yapısını barındıran Fatih
semtinde cumhuriyetten beri yapılan algı ve sosyolojik operasyonların 15 Temmuz
bağlamında gün yüzüne çıkartılması gerekiyor. Akif, Fatih doğumlu ve onun
Anadolu'nun bir çok şehiriyle beraber Mısır, Şam, Irak, Lübnan ve Medine
gibi birçok ülkede bulundu. Akif'in vatan ve millet tabiri İngilizlerin çizdiği
Misaki Milli sınırları değildi aksine ortadoğudan uzakdoğuya kadar birçok
ülkeyi kapsıyordu. Çünkü o Müslümanların bulunduğu her toprak parçasını kendi
vatanı olarak görüyordu. Sezai Karakoç'un küçük bir kitapçıkta anlattığı Mehmet
Akif kitabı bu konu hakkında özet bilgiler veriyor. Darbe girişimindeki
yapılardan biri olan bir grup üyelerine risaleler okuturken ibadet ettiklerini
düşünerek yapıyorlardı bu işi."