17 Kasım 2025 Pazartesi
KÖŞE YAZARLARI
Cemil SAĞLAM
İbrahim Akın görevine başladı Naser ŞİMŞEK
İstanbul nimet nimet Muhammed SANCAKTAR
Dünya yeniden şekilleniyor Bekir Taner ATEŞ
Su sorunumuz Seda Türkoğlu ÇAM
Masallar ve gerçekler Leyla ALTINTAŞ
Ayak bileği çıkığı Eda Yıldız KARADAĞ
Zamana meydan okuyan birliktelik Ceyda BAĞCI
Sosyal düşünme: Görünmeyen bir becerinin gücü Av. Ali KAHRAMAN
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi Muammer KÜTÜK
Tüm zamanların zirvesi Fatih ŞENGÜLER
Amatöre yardım et, vergiden düş... Mustafa SÖNMEZ
Elkor Tipi Akkolera... Sadık KAHRAMAN
Güneş balçıkla sıvanmaz Rafet ULUTÜRK
Meydanı hafife alanlar, Mart 2024’ü unutmasın İbrahim GÜLLE
Dişsizlik dosyası-2 / Dişsizliğin ağız ve genel sağlığa etkileri İlyas ÇAĞLAYAN
Ekranın sessiz yaraları Ercan GÜL
Büyük takımların yeni yüzü Ümit ALBAYRAK
Bayrampaşa’da spor üzerine Can Kaan SAĞLAM
Erken yaşta sporun gücü ve doğru yönlendirmenin önemi
İbrahim Akın görevine başladı Naser ŞİMŞEK
İstanbul nimet nimet Muhammed SANCAKTAR
Dünya yeniden şekilleniyor Bekir Taner ATEŞ
Su sorunumuz Seda Türkoğlu ÇAM
Masallar ve gerçekler Leyla ALTINTAŞ
Ayak bileği çıkığı Eda Yıldız KARADAĞ
Zamana meydan okuyan birliktelik Ceyda BAĞCI
Sosyal düşünme: Görünmeyen bir becerinin gücü Av. Ali KAHRAMAN
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi Muammer KÜTÜK
Tüm zamanların zirvesi Fatih ŞENGÜLER
Amatöre yardım et, vergiden düş... Mustafa SÖNMEZ
Elkor Tipi Akkolera... Sadık KAHRAMAN
Güneş balçıkla sıvanmaz Rafet ULUTÜRK
Meydanı hafife alanlar, Mart 2024’ü unutmasın İbrahim GÜLLE
Dişsizlik dosyası-2 / Dişsizliğin ağız ve genel sağlığa etkileri İlyas ÇAĞLAYAN
Ekranın sessiz yaraları Ercan GÜL
Büyük takımların yeni yüzü Ümit ALBAYRAK
Bayrampaşa’da spor üzerine Can Kaan SAĞLAM
Erken yaşta sporun gücü ve doğru yönlendirmenin önemi
Muhammed SANCAKTAR / Laleli Sanayici ve İş İnsanları Derneği (LASİAD) Başkan Vekili / Geniş Açı
DÜNYA YENİDEN ŞEKİLLENİYOR
Kıymetli dostlar,
İnsanlık tarihi, sürekli bir değişim ve dönüşüm hikâyesidir. Her çağ, bir öncekini aşmak için çabalamış; yeni fikirler, yeni düzenler, yeni güç odakları yaratmıştır. Ancak zaman zaman öyle dönemler gelir ki, değişim olağan akışın ötesine geçer; bir medeniyet kırılması, bir dünya tasavvuru değişimi yaşanır. İşte biz, bugün tam da böyle bir çağı yaşıyoruz.
Yüzyıllardır süregelen uluslararası düzenin çatlakları artık derinleşmiş, eski dengeler yerini belirsizliğe bırakmıştır. Küresel güç haritası yeniden çiziliyor; Batı merkezli ekonomik ve siyasi sistem, yerini çok kutuplu bir dünyaya bırakıyor. Artık tek bir merkezin, tek bir ideolojinin, tek bir ekonomik modelin hüküm sürdüğü bir çağda değiliz. Asya’nın yükselişi, Afrika’nın uyanışı, Latin Amerika’nın kendi sözünü söyleme çabası, dünyanın rotasını kökten değiştiriyor.
Bu yeni dünya düzeninde sadece coğrafyalar değil, değerler sistemi de yeniden tanımlanıyor. Güç artık sadece askeri veya ekonomik olmaktan çıktı; bilgi, veri, enerji, teknoloji, hatta “algı” yeni güç unsurları haline geldi. Savaşlar artık cephelerde değil, zihinlerde ve ekranlarda yapılıyor. Dijital medya, yapay zekâ ve küresel iletişim ağları, insanın düşünme biçimini, inançlarını ve ilişkilerini dönüştürüyor.
Ama tam da burada, insanlık tarihinin en büyük sorusu bir kez daha karşımıza çıkıyor:
İnsan bu hızlı dönüşümün neresinde duracak?
İnsanı merkeze koymayan her sistem, eninde sonunda kendi ağırlığı altında çökmeye mahkûmdur. Bugün yaşadığımız ekonomik krizler, ahlaki yozlaşmalar, toplumsal çatışmalar aslında insanın değerlerden kopuşunun sonucudur. Güç, refah ve teknoloji, adaletle birleşmediğinde, ortaya çıkan medeniyet “gelişmiş” ama “insansız” bir uygarlık olur.
Bu nedenle diyorum ki:
Yeni dünyanın şekillenmesinde kimliğini, kültürünü ve ahlaki pusulasını koruyabilen toplumlar ayakta kalacaktır.
Bizler, Bosna’nın sabrını, Sancak’ın direncini, Anadolu’nun irfanını ve vicdanını yüreklerinde taşıyan bir medeniyetin mirasçılarıyız. Tarih boyunca nice fırtınalara, işgallere, sürgünlere, yoksunluklara maruz kaldık. Ama asla kimliğimizi kaybetmedik. Çünkü bizim mayamızda inanç vardır, merhamet vardır, insanlık vardır.
Bugün Bosna’da ezan sesiyle kilise çanı aynı gökyüzünde yankılanabiliyorsa, bu toprakların kadim medeniyet anlayışının eseridir.
Sancak’ta kardeşlik hâlâ bir değer olarak yaşatılıyorsa, bu, geçmişten geleceğe taşınan vicdanın mirasıdır.
Ve biz bu mirası geleceğe taşımakla mükellefiz.
Türkiye Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği olarak tam da bu bilinçle çalışıyoruz. Amacımız sadece kültürel etkinlikler düzenlemek, anma günleri yapmak değildir. Biz, bir şuur inşası gayretindeyiz.
Gençlerimize sadece geçmişi değil, o geçmişin anlamını da anlatmak istiyoruz. Çünkü geçmiş, bir nostalji değil; geleceğin en sağlam dayanağıdır.
Bugün dünyanın dört bir yanında mazlum coğrafyalar adalet, eşitlik ve onur arayışı içindeyken; bizlerin susmaya hakkı yoktur. Küresel adaletsizlik, vicdan sahibi her insanın yüreğinde bir yankı bulmalıdır.
Bizim görevimiz, Bosna’da Bilge Liderimiz merhum Aliya İzzetbegoviç’in bıraktığı “ahlaklı güç” mirasını yaşatmaktır. Çünkü o miras bize, “Güçlü ol ama adaletli ol; akıllı ol ama vicdanlı ol” diye öğretmiştir. Ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, Cihanda sulh” prensibi temel şiarımızdır.
Yeni bir dünyanın kapısı aralanıyor.
Bu dünya ya adaletsizlik, çıkar ve kibir üzerine kurulacak, ya da insan onuru, adalet ve kardeşlik temelinde yeniden doğacaktır.
Tercih insanlığın elinde…
Biz, Türkiye Bosna Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği olarak bu tercihi çoktan yaptık:
Köklü bir geçmişten gelen kardeşlik mirasımızı, çağın ruhuna uygun bir bilinçle geleceğe taşımak istiyoruz.
Çünkü biz biliyoruz ki;
Tarihi sadece güçlüler değil, haklı olanlar da yazar.
Ve dünya yeniden şekillenirken, biz o tarihin doğru tarafında, insanlığın vicdanı tarafında duracağız.
Kalın sağlıcakla…
