DİŞSİZLİK DOSYASI-2 / DİŞSİZLİĞİN AĞIZ VE GENEL SAĞLIĞA ETKİLERİ
Geçen ayki yazımda dişsizlik kavramını ve diş kaybının nedenlerini ele almıştım. Şimdi ise bir dişin eksilmesiyle başlayan sürecin hem ağzımızın içindeki dengeleri hem de genel sağlığımızı nasıl etkilediğinden bahsedeceğim.
Bir dişin kaybı bile sanıldığından çok daha büyük bir değişime yol açar. Çünkü ağız içindeki tüm dişler birbirine bağlı bir sistemin parçalarıdır. Mesela bir dişin eksildiğinde, yanındaki dişler boşluğa doğru kaymaya başlar; karşı çenedeki diş bu boşluğa doğru uzar ve çiğneme dengesi bozulur. Zamanla bu durum çene eklemine fazla yük bindirir ve eklemde ağrı, ses, hatta çene kilitlenmesi gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Hatta çene kemiklerinde eğriliğe ve şekil değişikliklerine de sebep olabilir.
Eksik dişlerin yarattığı boşluklarda yemek artıkları daha kolay birikir. Bu bölgelerde hijyen sağlamak güçleşir, çürük ve diş eti hastalıkları için uygun bir ortam oluşur. Böylece dişsizlik, yalnızca kaybedilen dişle sınırlı kalmaz; diğer dişlerin de sağlığını tehdit eden zincirleme bir sürece dönüşür. Uzun vadede, boş kalan çene kemiği de eskisi gibi üzerinde bulunan dişten çiğneme/basınç uyarısı almadığı için erimeye başlar. Bu durum, protez ve implant uygulamalarını zorlaştırır, hatta imkânsız hale getirebilir. Kaybedilen dişlerin yerine implant veya köprü gibi uygulamaların yapılması bu nedenle çok geciktirilmemelidir.
Dişsizliğin etkisi yalnızca ağız içinde kalmaz. Sindirim sistemi üzerinde de ciddi sonuçları vardır. Dişleri eksik bireyler yiyecekleri yeterince çiğneyemedikleri için besinler mideye büyük parçalar hâlinde ve yeterince öğütülmemiş olarak ulaşır. Bu da mideyi normalden fazla yorar ve buradaki dengeyi de bozar. Mide yanması, gaz, şişkinlik gibi sorunlara yol açar. Ayrıca diş eksikliği sorunu yaşayan kişiler genellikle sert ve lifli gıdaları rahatça çiğneyemediklerinden dolayı bunlardan uzak durma eğilimindedirler. Bu durumda beslenme çeşitliliği azalır. Sindirim dengesinin bozulması da bağışıklık sistemini de zayıflatır.
Diş kaybı aynı zamanda konuşma fonksiyonunu da etkiler. Özellikle ön dişlerin eksikliği, seslerin doğru telaffuz edilmesini güçleştirir. Bu durum sosyal hayatta rahatsızlık yaratabilir, kişinin özgüvenini azaltabilir. Gülümsemekten çekinme, konuşurken ağzı kapatma veya fotoğraf çektirmekten kaçınma gibi davranışlar zamanla psikolojik etkilere yol açar.
Estetik kaygı ve fonksiyon kaybı bir araya geldiğinde yaşam kalitesi belirgin biçimde düşer. İnsan yüzündeki doğal dolgunluk azalır, dudak desteği kaybolur ve yüz ifadesi olduğundan yaşlı görünmeye başlar. Böyle olduğunda da dişsizlik bize yalnızca fiziksel olarak değil, aynı zamanda duygusal olarak da problem yaşatır.
Özetle; dişsizlik yalnızca bir dişin eksikliği değil, tüm ağız ve vücut sistemini etkileyen geniş kapsamlı bir sağlık sorunudur. Bu nedenle, diş kaybının ardından “bir dişten bir şey olmaz” düşüncesiyle beklemek, gelecekte çok daha ciddi sonuçlara yol açabilir.
Bir sonraki yazımda dişsizliği önlemenin yollarından, ağız sağlığını korumak için günlük hayatta yapabileceğimiz basit ama etkili adımlardan bahsedeceğim.