Prostat. İdrar torbasının (mesane) hemen altında yer
alan, içerisinden idrar kanalının geçtiği bir salgı bezidir. Prostat bezinin
asıl görevi meniyi oluşturan sıvının bir bölümünü salgılamaktır. Normal durumda
yaklaşık bir ceviz boyutundadır.
Erkekler yaşlandıkça prostat bezi sıklıkla büyümeye
başlar. Büyüyen prostat, idrar akışını engelleyebilir ve cinsel işlev
problemlerine yol açabilir. Büyüme tek başına bir kanser belirtisi sayılmaz.
Kanser hücrelerinin bulunmadığı prostat büyümesi benign prostat hiperplazisi
(BPH) olarak adlandırılır. BPH, bir kanser olmasa da verdiği rahatsızlıkları
düzeltmek için ameliyat gerekebilir.
Prostat kanserinde, bez içinde kanser hücreleri
gözlemlenir. Yaşlanmayla birlikte daha sık ortaya çıkan prostat kanseri
dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de erkek kanserleri arasında
yüz binde 40,3 görülme sıklığı ile akciğer kanserinin ardından ikinci
sıradadır.
Araştırmalara göre, bir erkeğin prostat kanserine
yakalanma riskini etkileyebilecek birkaç faktör mevcuttur:
→ Yaş: Prostat kanseri 40 yaşın altındaki
erkeklerde nadir olsa da 50 yaş sonrasında görülme riski hızla artmaya başlar.
Her 10 prostat kanseri vakasından 6'sı 65 yaşından büyük erkeklerde
görülmektedir.
→ Ailesel Yatkınlık: Prostat kanseri olan bir
baba veya erkek kardeşe sahip olmak, bir erkeğin bu hastalığa yakalanma riskini
iki katından fazla artırmaktadır. Genç yaşlarda prostat kanseri tanısı almış
birden fazla akrabası olan erkeklerde de risk daha yüksektir.
Yukarıdakiler kadar net bir ilişki olmasa da prostat
kanseri riskinin artışıyla ilgili diğer faktörler şunlardır:
Diyet: Doymuş yağlardan (hayvansal gıdalarda bulunan
yağlar, tereyağı, margarin, iç yağı, kuyruk yağı) ve kırmızı etten zengin,
sebze-meyveden fakir beslenme alışkanlığının prostat kanseri riskini
arttırabildiğine dair yayınlar vardır.
Kimyasal maruziyetler: Bazı kimyasallara maruziyet
riski artırabilmektedir. Örneğin itfaiyecilerin prostat kanseri riskini
artırabilecek kimyasallara maruz kalabileceklerine dair bazı kanıtlar
mevcuttur.
Erken evrede hiçbir belirti vermeyen prostat kanseri,
kanser dokusunun büyümesiyle birlikte bazı şikâyetlere yol açabilmektedir:
→ İdrar yapma sorunları: Yavaş veya zayıf idrar akışı
veya özellikle geceleri olmak üzere daha sık idrara çıkma ihtiyacı
→ İdrarda veya menide kan varlığı
→Ereksiyon (sertleşme) sorunu (erektil disfonksiyon)
→ Kanserin, kemiklere yayılımına bağlı kalça, sırt
(omurga), göğüs (kaburga) ağrıları
Yine de yukarıda sayılan belirtilere, prostat kanseri
dışında bir durumun neden olma olasılığı daha yüksektir. Örneğin, idrar yapma
sorunu sıklıkla prostatın kanserli olmayan bir büyümesi olan iyi huylu prostat
hiperplazisinden (BPH) kaynaklanmaktadır. Yine de idrarla ilişkili problemler
yaşayan kişilerin erken tanı ve tedavi açısından bir üroloji uzmanına
başvurması doğru olacaktır. Hekime erişimin kolay olduğu ülkemizde prostat
kanseri vakalarının %70,9’unun erken evrede teşhis edildiği görülmektedir.
Hastalığın kesin tanısı biyopsi ile konur. Genel olarak
erkeklerin 50 yaşından itibaren, birinci derece akrabasında prostat kanseri
görülenlerin ise 40 yaşından itibaren üroloji uzmanına düzenli olarak muayene
olması ve kanda prostat spesifik antijen (PSA) testini yaptırması, erken tanı
konulması açısından önem arz etmektedir.
Kanserin evresi ve özelliklerine göre farklı tedavi
seçenekleri mevcuttur. Kişinin belirli aralıklarla izlenmesi, prostatın
tamamının ameliyatla çıkarılması veya ışın tedavisi (radyoterapi) erken
evrelerde uygulanabilir. Daha ileri evrelerde hormon tedavisi veya ilaç
tedavisi (kemoterapi) gerekli olabilir.
Prostat kanserini önlemenin kesin bir yolu yoktur. Ancak
riski azaltmaya yardımcı olabilecek bazı şeyler vardır: Düzenli fiziksel
aktivite, sağlıklı bir kiloda kalmak, sebze ağırlıklı ve yağ oranı düşük bir
beslenme tarzı, prostat kanseri riskini azaltmaya yardımcı olacaktır.