Türkiye, bu aralar yine gündemin baş köşesinde. Hem içeride hem dışarıda… Öyle bir dönüşüm yaşıyoruz ki, gözümüz bir yandan Doğu Akdeniz’de, bir yandan Suriye sınırında, diğer yandan mutfakta kaynayan tencerede. Eee, kolay mı? Masada da güçlü olacaksın, sahada da… Ama işte, bu kadar yük taşınır mı?
*
Doğu Akdeniz’de gemilerimizi gördük. Sondaj yapıyoruz, arıyoruz, buluyoruz. Bulmak da lazım, çünkü masada konuşulan tek şey güç. Haklı olmak yetmiyor, güçlü olacaksın. Ama burada sorulacak bir soru var: Bu kadar yalnız kalarak masada ne kadar dayanabiliriz? Yunanistan, Fransa, AB derken üzerimize gelen bir baskı var. Masadaki ağırlığımız sahadaki adımlarımızla büyüyor, ama diplomasi dediğin şey, sadece güçle olmaz. Aynı zamanda denge işi…
*
Suriye’de operasyonlar, Irak’ta güvenlik çalışmaları… Libya’da bile adımız geçiyor. Türkiye sahada var. Ama burada başka bir mesele var. Sahadaki gücü sürekli kılmak için sadece askeri hamleler yetmez. Ekonomin güçlü olacak. Askeri harcamaların altını dolduracak bir bütçe lazım.
*
Şimdi mutfaktaki yangına bakalım. Çünkü sahada ve masada güçlü bir Türkiye, evde kaynayan tencereye de bağlı. Vatandaşın cebindeki delik büyürse, devletin gücü tartışılır hale gelir. İktidar; verdiği zammın emeklinin cebine girmeden alınmasının önüne geçmeli.
*
Bir de içerideki gündemimiz var. Büyükşehir belediyeleriyle hükümet arasındaki çekişmeler, önümüzdeki seçimlerin habercisi. Kim ne yaparsa yapsın, vatandaşın gözünden kaçmıyor. Büyükşehirlerde belediyelerin performansı, hükümetin politikasına ayna tutuyor. Çöpler toplanıyor mu? Ulaşıma zam geliyor mu? Bu sorular, sandık başında masadaki gücü belirleyecek.
*
CHP lideri Özgür Özel, hükümete kırmızı kart gösterdi. Etkili bir sembol. Ama ne oldu? Kimse ciddiye almadı. Partisi bile.
Siyaset, güçlü mesajlarla yürür. Ama o mesajın altı dolu olacak. Halk, kırmızı kart değil, çözüm istiyor. Ekonomi yanarken, hayat pahalılığı artarken, bu hamle havada kaldı.
Parti içindeki sessizlik de cabası. Liderlik, sadece ses çıkarmak değil. Arkanda bir ekip, elinde bir plan lazım.
Özel, dikkat çekti ama yetmedi. Siyaset sahasında semboller kazanmaz, somut adımlar kazanır. Halk, çözüm istiyor. Kartlar değil.
*
Şimdi dönüp kendimize soralım: Masada ve sahada güçlü bir Türkiye’nin sırrı nedir? Bence sır; dengede. Hem içerideki ekonomiyi rayına oturtacaksın, hem dışarıdaki itibarını sağlamlaştıracaksın. Çünkü masada elini güçlü kılan şey, sahadaki varlığından çok içerideki huzur ve istikrardır.
*
Türkiye, doğru adımlarla büyük bir güç olabilir. Ama bunun için biraz sakinlik, biraz akıl, biraz da ortak akıl lazım. Masada da sahada da bu ülke hepimizin. Sırtını emperyalistlere dayayıp ucuz uşaklık yapmak yerine sırt sırta verme zamanı. Bunu unutmayalım.
*
Ve ey Beylikdüzü’nün emektar esnafı Balıkçı Kenan! Torununu toprağa verdin, çok genç yaşta aramızdan ayrılan gencimize, Allahtan rahmet diliyorum. Ailesine sabırlar dilerim. Ancak tapulu arazinde senin şahsında yapılan haksızlıklar, bu düzenin ne kadar çürümüş olduğunu bir kez daha gösterdi. Yerel yöneticilere sesleniyoruz: Makam, kişisel hesaplaşma yeri değil, hizmet yeridir.
Sevgili başkan park terastan balık müzesi nasıl görünüyor, acaba.?