ÜLKEMİZ insanının beklide en büyük özelliklerinden birisi idi vefakarlık, dost bildiğini sonuna kadar savunmak, yanında durmak hatta yanlışı bile olsa görmezden gelmek. Lakin bu insani duygularında bir sonu var. Cemaat ile hükümet arasında yaşanan gerginlik ve karşılıklı restleşmelerde bu sona çoktan gelindiğini gösteriyor. 

Cemaate yakın düşünenlerin hazırladıkları senaryo ile Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarsızlaştırılması ve yüzlerce subayın, generalin, hatta astsubay ve sivil memurların cezaevlerinde yıllardır tutulmasının ilk alkışlayanları ve savunucuları yine hükümet olmamış mıydı?  Sayın Başbakan ekranlara çıkıp yürekli bir savcı arıyorum dediğinde, askerleri tutuklayan savcıya kendi zırhlı makam aracını tahsis etmemiş miydi?

Ne ekerseniz onu biçiyorsunuz. Bugün şu bir gerçek ki AKP – Cemaat savaşında iki taraf da büyük yara alıyor ve alacak. Bundan istifade iktidarı batırmak veya bitirmek için cemaatle iş birliği yapan diğer siyasi partiler bilmeden o bataklığın içine sürüklenmektedir. Seçimlerde başarı kazanmak için kişilerden yada guruplardan medet ummak acizliğin ta kendisidir.

Kolaycılığa, ucuzculuğa, basitçiliğe, götürmeye, kıyakçılığa bulaştırılan ve yozlaşması için her türlü çaba gösterilen asil insanımızın önüne artık siyasi partiler ideolojileriyle, projeleriyle, dürüst ahlaklı, ilkeli kadro ve parti içi yönetim modelleriyle çıkmalıdır. Ankara’da MHP’li bir aday koyduğunuzda  belkide seçimi kazanabilirsiniz, ama görünürde CHP Ankara Büyükşehir Belediyesini kazanmış olsa da aslen kazanan ilkesizlik, tutarsızlık, çarpıklık olacaktır. Ankara’da hiçbir zaman CHP’nin siyasal fikri iktidar olmamış olacaktır. CHP’nin siyasal kadrosu iktidarı yönetiyor olmayacaktır. Bir fantezinin ürünü ve CHP’li seçmenin mahkum bırakıldığı bir aday sonrası kaybedilecek bir 5 yılın hesabını kim verecek?

***

İstanbul Beylikdüzü’nde AKP’nin adayı ile ticari ortak olan, aynı davada ağır cezada rüşvetten yargılanan, başka bir davada yine beraber yeşil alan gaspı ve imar yolsuzluğundan yargılanan hatta ağır cezada nitelikli dolandırıcı olarak yargılanan birisi CHP’nin adayı olabiliyorsa CHP yönetimi de sorgulanmalıdır.  AKP’yi Başbakan ne kadar kendi menfaati için kullandı ve hükümetin nimetlerinden kendi çıkarlarına işler yaptı suçlaması getiriliyorsa CHP yönetimi de belirlediği adaylarla hiçte başarılı seçimler yapmadığını, ahlaki kriterlerden uzak bir tavırla ortaya koymuştur. 

Dün Cemaatle beraber kol kola olanların bugün durumu ortadadır. Şimdi cemaatle kol kola olacaklarında yarın durumu farklı olmayacaktır. Mesele kişilerden, guruplardan, bireylerden medet ummaktan vazgeçip, kuracağınız sistemlerden, projelerden, planlamalardan, ahlaki dayanışma içinde bir bütün olarak yapılanmalardan medet ummak ve çalışarak halka bunları göstermekten medet ummalısınız. 

Dün sizi ve sizin gibi düşünen askerleri, memurları, iş adamlarını, öğretim görevlilerini hiç acımaksızın hapislere, sürgünlere, mahkemelere, hatta iftiralarla intiharlara sürükleyenleri bugün savunur durumda iseniz, ya artık siz; siz değilsiniz yada partiniz ele geçirilmiş demektir.

30 Mart seçiminden sonra bu coğrafyada bambaşka bir Türkiye olacak. 

***

Sadece Bayrampaşa’da ilçe ile aday arasında gerginlik yok, birçok ilçede bu durum mevcut. Böyle bir durumda başarı gelebilir mi, o da kocaman bir soru işareti?