21 Haziran 2025 Cumartesi   

Latif ALBAYRAK / Ekonominin İçinden / Ekonomi Editörü

YATIRIMCI FAİZE MECBUR KALDI

 

Ekonomide son birkaç yılı meşgul eden en önemli konu başlıklarından olan enflasyon, yatırımcı hareketlerini direkt olarak etkileyen bir konumda. Bu bağlamda enflasyonu dizginleyebilmek adına uygulanan yüksek faiz politikası ile birlikte yatırımcılar ellerindeki mevduatları hangi enstrümanda kullanacakları konusunda kararsız bir görünüm içinde.
Nureddin Nebati döneminde uygulanan “heterodoks” politikaların bir sonucu olarak “düşük faiz & yüksek enflasyon” ortamı en çok Borsa İstanbul yatırımcısının yüzünü güldürürken, 1,5 yıllık dönemde borsamızda ciddi kazançlar elde edildi. Bununla birlikte hisse ve endeks bazlı rekorlar arka arkaya gerçekleşti. TL’deki değer kaybını bir fırsata çeviren yatırımcılar, döviz bazında getiri sağlayabilecek enstrümanlarda da (kripto para, ons altın) yatırımlarını gerçekleştirdiler.
Ancak durum günümüze bakıldığında öyle değil. Ekonomi yönetimine Mehmet Şimşek’in geçmesiyle birlikte, mevcut TCMB Başkanı Fatih Karahan ile koordineli olarak uyguladıkları sıkı para politikası sonucunda faizler çok kısa bir süre içinde %50’lere kadar ulaştı. Bu durum mevduat faizlerine de yansırken, kesilen para muslukları özellikle Borsa İstanbul’da yatırımcıları zorlayan bir etmene dönüştü. Fiyatlamalar geçen zaman içinde siyasi gerilimler ile birleşince Borsa İstanbul eski cazibesini kaybetti.
Yatırımcılar şu an ellerindeki TL varlıklarını enflasyondan koruyabilmek adına mevduat faizlerine yönelmiş, hatta mecbur kalmış durumda. Bu yönelimin sebebi de rakamlarla desteklenir nitelikte. Son olarak TÜİK'in açıkladığı verilere göre, finansal yatırım araçları arasında mayıs ayında en yüksek aylık reel getiriyi sağlayan enstrüman, brüt mevduat faizi oldu. Yatırımcının getirisini en doğrudan etkileyen Tüketici Fiyat Endeksi'ne (TÜFE) göre indirgendiğinde, mevduat faizi %1,80'lik bir reel getiri sundu ve muadillerine göre zirvede.
Elde edilen kazançlar yatırımcılara bir miktar tatlı geliyor olsa da bu durum ülke ekonomisi adına pek olumlu bir gelişme değil. Çünkü hane halkı ve tüzel kişilikler yatırımlarını belli başlı yerlerde tuttuğunda, bu durum paranın ülke içinde dolaşımını yavaşlatabilir. Yüksek faizler özellikle üretim ve sanayi sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin finansmana erişimini zorlaştırarak üretimlerini yavaşlatır. Bu durum da ülke ekonomisindeki dengeleri bir miktar bozabilir.
Ülke olarak enflasyon belasından bir an önce rasyonel politikalarla birlikte kurtulmak, bu bağlamda yatırımcıların kendilerine daha fazla oyun alanı yaratabilecekleri, TL varlıkları daha fazla teşvik edici bir ekonomik konjonktür oluşturmak en büyük temennimiz olacaktır. Çünkü bir noktadan sonra faiz yatırımcıların kazanç elde ettiği değil, kayıp yaşamamak adına durak olarak kullandıkları bir enstrüman haline gelecektir. Yatırımcısının kazanmadığı bir ekonomide yüzlerin gülmesi de pek tabi mümkün değildir.

Tarih: 17 Haziran 2025 Salı    Hit: 1022




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol