28 Mart 2024 Perşembe   

Sadık KAHRAMAN / Gazeteci Yazar / Şehir ve İnsan

BARIŞ VE İTTİFAKLAR

 

Rusya’nın Ukrayna’ya girişinden bu yana yaklaşık 1 buçuk ay geçti. Kısa sürede biteceği düşünülen, hatta birkaç gün içinde Rusya’nın Kiev’i alıp amacına ulaşacağı konuşulan işgal, savaş halini aldı. Sürecin başlangıcından beri dengeli ve akılcı bir politika izleyen Türkiye’de bu dönemde geçmişte tamir gerektiren ilişkilerini onarma ve uluslararası arenada barışın temsilciliğini üstlenme hususunda ön alıp, iyi bir yol kat etmiş oldu. Rus ve Ukrayna temsilcilerinin ateşkes görüşmeleri kapsamında Antalya’da bir araya gelmesi bu meselenin mihenk taşlarından biriydi. İktidar ve Erdoğan şu ana kadar gayet başarılı bir kriz yönetimi sergilemiş durumda. Her ne kadar ateşkes, bu noktaya gelindikten sonra anlamsız kalmış gibi görünüyorsa da nükleer bombanın iyice dillendirildiği iklimde kesinlikle acil ve kritik bir ihtiyaçtır. Eski Dışişleri  Bakanından bakiye, tüm dünyayla küstüğümüz enkaz ortadan yavaş yavaş kalkıyor. İttifakların ardında saklanmaktansa bu dürüst ve ilkeli tavrıyla ülkemiz, jeopolitik ehemmiyetinin bilincinde ve karakterli bir yol izlemiş durumda. Dolayısıyla Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlardan ve NATO’nun takındığı tavırdan yararlanabilecek biri varsa o da Türkiye’dir. Bu kazanımlar, devlet ile siyasetin ortak aklı ve yürüyüşünün eseridir.
*
Dünya kendi gündemiyle meşgulken bizim de memleketimize özgü meseleler dur durak bilmeden hızını kesmeden devam ediyor. Bir tek Furkancılarımız eksikti, tamam oldu. Adamın birinin etrafına üç beş fedai toplayıp şehir eşkıyalığı yaptığına da ya Türkiye’de ya da Teksas’ta  rastlanır zaten. Son yıllarda her sene yeni bir skandal, gösteri ya da saçma sapan bir direnişle adları gündeme geliyor. Bakmışsınız Alparslan Kuytul denen kişi bir gün 15 Temmuz darbesini övmüş, bir gün kınamış, bir gün Erdoğan’nın kalemi kırıldı demiş, bir gün ByLock’la ilgili konuşmuş, bir gün zamlardan dolayı milleti sokağa çıkıp eylem yapmaya çağırmış.
Ben paralelciler gibi acemi değilim, köküm ittihat terakkiye dayanıyor, diyor.
Bu adam sözde dini bir vakfın kurucusu diye tanıtılıyor bir de.
FETÖ’den az çektik, şimdi bir de nur topu gibi Furkancılarla uğraşacağız, vatana millete hayırlı olsun.
*
Bir yandan da muhalefetin, süper kahraman tadında sakladığı gizemli adayı bekleyişimiz sürüyor. Biz erken seçim olacak mı diye merak ederken CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti arasında var olan ittifaka, çok büyük işler başaracağına ve Erdoğan’ı alt edeceğine kesin gözle baktığımız DEVA Partisi ve Gelecek Partisi de katılmış. Medyadaki tüm bu vaveyla da bundan kopmuş anladığım kadarıyla. Yani zaten masada olan 4 muhalif partinin yanına 2 çok güçlü(!) yeni muhalif partisi eklenince herkesin nevri şaştı tabii. Altılı muhalefet masasına bakarken benimki de şaştı çünkü. Hatırlıyorum da, 7 Haziran seçimlerinden birkaç gün sonrasıydı. Erdoğan, Davutoğlu ile görüşmüştü. Onca yıl sonra koasliyona yürüyen iktidar manzarasının altında ezilen Davutoğlu’nun yüzünde mahcup ve ezik bir ifade vardı, tıpkı seçim sürecinde olduğu gibi. O gün o koltuktaki silik duruşu gözüme çarpmıştı. Yapılan toplantılar, mitingler 1 Kasım seçimlerine doğru yol alınırken hararetini artırdı. Erdoğan’ın etkisi kitlelerde gitgide daha çok hissediliyordu. O zaferin ardındaki isim de Erdoğan’ın ta kendisiydi nitekim. Millet adeta onun hatırına, ona olan güveni ve sevgisinden, ona olan inancından, ona duyduğu bağlılıktan gidip oyunu tekrar AK Parti’ye vermişti. O yaz yaşanan terör olayları ve muhalefetin sergilediği tavrın etkisi elbette yadsınamaz ancak o denli ezici bir üstünlüğün birkaç ayda gelişmesinin tek sebebi bunlar değildi. Davutoğlu kendine duyduğu yeni ve yabancı bir güvenle halkı selamlarken insanlar önce Erdoğan’a ve sonra “onun işaret ettiği adam olan” Davutoğlu’na el sallıyordu. Zaman geçti, Davutoğlu başka bir yolculuğa yelken açtı. Şimdi yanında başka yol arkadaşları var. Dediğim gibi, altılı muhalefet masasında gördüğüm şey beni şaşırttı, biraz da gülümsetti. Baktım da Davutoğlu‘nun duruşuna bir güven, şevk, hırs gelmiş. O eziklik gitmiş. Merak ediyorum doğrusu, yarın bir gün elbet mitingler başlayacak, acaba bu ekip toplumun önüne de böyle 6 kişi çıkacak mı? Eğer öyleyse o zaman Davutoğlu yine ellerini kalabalığa doğru sallayacak elbet, peki kalabalık ilk onun yüzüne mi bakacak, başkasının mı? Merak ediyorum, kendisine sevgiyle bakan topluluk, o yaz boyunca ona hakaret edip onunla alay edenler mi olacak yoksa başkası mı? Acaba Davutoğlu, Erdoğan’ın başbakan koltuğuna oturması için halka sunduğu bir isim olmaktan ötesi olduğuna tam olarak ne zaman ikna oldu veya onu buna kim ikna etti? Merak ediyorum... Moda tarif ile "Milleti diktatörlükten kurtaracaklara” dikkat etmek gerek. Kendi diktatörlüklerini sürdürmenin savaşını yaşıyoruz.
Güdümlü siyaset kurumuları dönemin de geçmiş adı “anonim” diktatörlüğünün temsilcileri kendileri gibi geliyor.
Bu 6 birbirine benzemezin kardeşlik türküsü ne kadar sürecek, kazanana kadar mı, Erdoğan’ın bir sonraki zaferine kadar mı? İzleyip göreceğiz.
*
Kırmızı kart:
*Fiyatlar ucuzlamasın diye  tonlarca sebze ve meyve, hainler tarafından boş tarlalara dökülüyor...
Pazara manava gidenler şu Ramazan'da eli boş dönüyor.
Ukrayna'da savaş var, bizde ise aç gözlü alçaklar.
*Vatandaş pahalılıktan inlerken, AK Partili  gençlik kolları iştahına gem vurmak yerine, çalgılı çengili sahur sofrası kurdu.
Bu gençler nasıl bir iklim ve sofrada yetişmiş acaba… !
Partinin tavanı ile tabanı arasındaki makas çok açıldı. Efendiler.

Tarih: 18 Nisan 2022 Pazartesi    Hit: 1287




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol