Ülkemizde ve dünyada kadınlarda en sık görülen ve aynı
zamanda en sık ölüme neden olan meme kanseri, meme dokusunda yer alan
hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile ortaya çıkmaktadır. 4 Şubat 2021 de Dünya
Sağlık Örgütü artık meme kanserinin tüm yeni tanı konulan kanserlerin %11.7’si
olarak ilk sıraya yükseldiği, akciğer kanserinin bunun ardından %11.4 ile
ikinci sıklıkta, kalın bağırsak kanserinin %10 ile üçüncü, prostat kanserinin
%7,3 ile dördüncü ve mide kanserinin %5,6 ile beşinci sıklıkta görüldüğünü
duyurmuştur.
Geçmişte ileri evrede teşhis edilen meme kanseri,
günümüzde Bakanlığımızca yürütülen tarama programlarının etkisi ile daha erken
evrede teşhis edilebilmekte ve erken tanı oranlarımızda artış sağlanabilmektedir.
En son ulusal kanser istatistiklerimizde yeni tanı alan meme kanserlerinin
%48.2’si lokalize kanserler iken, %10.2’si uzak organ tutulumlu kanser olarak
bildirilmektedir.
Erken evrelerde tespit edilen meme kanserlerinin hem
tedavileri daha başarılı olmakta hem de yaşam kalitesi önemli ölçüde
artmaktadır. Bu sebeple, yürütülen toplum tabanlı taramalar yolu ile
kadınlarımızın olası bir kanser gelişimi durumunda kanser gelişim sürecini
erken evrede, henüz klinik bulgular ortaya çıkmadan önce tespit etmek ve
kadınlarda meme kanserine bağlı ölüm
hızını düşürmek mümkün olabilmektedir.
Ülkemizde toplum tabanlı kanser taramalarına tüm
illerimizde Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) kurularak
başlanmış, akabinde bu tarama programlarına Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) ve
Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) dahil edilmiştir. Sözü edilen merkezlerimizde
Avrupa Birliği Kalite Standartlarına uygun tarama programları ile son teknoloji
dijital mamografi cihazlarımız yoluyla halkımıza ücretsiz olarak hizmet
verilmektedir. Yine bu merkezlerimizde halk eğitimleri, KKMM (Kendi Kendine
Meme Muayenesi ) eğitimi verilmekte ve broşür dağıtımı da yapılmaktadır.
Ulusal Kanser Kontrol Programımızda; tarama
stratejilerinin yanı sıra korunma ve önleme programları ve halkın konuya
ilişkin bilinçlendirilmesi çalışmaları da etkili olarak yürütülmektedir.
Kadınlarımız meme kanserinin risk faktörleri,
belirtileri, tanı ve tedavi yöntemleri konularında bilgilendirilmeli, kanserden
korunacak sağlıklı yaşam koşullarına yönlendirilmelidir.
Korunma
Tüm kanserlerde olduğu gibi; sebze ve meyveden zengin,
uygun koşullarda hazırlanmış gıdaların tüketimi ile sağlıklı beslenme
alışkanlıklarının yerleştirilmesi, fiziksel aktivitenin artırılması, sağlıklı
kiloda olma, sigara ve alkol kullanımından uzak durma ile meme kanseri riski
azaltılabilmektedir. Aile hekimine danışılarak sağlıklı kiloda olunup
olunmadığı öğrenilebilir. Emzirmenin meme kanserinden koruduğuna dair çok
sayıda çalışma bulunduğu için tüm annelerin bebeklerini en az 2 yıl süreyle
emzirmeleri önerilmektedir.
Meme kanseri birçok faktör nedeniyle ortaya çıkan kronik
bir hastalıktır. Tüm invaziv meme tümörleri için değiştirilebilen risk
faktörlerine atfedilen risk % 62.8 iken,
değiştirilemeyen risk faktörlerine atfedilen risk %37.2 olarak saptanmıştır.
Meme kanserinde yaşam şekliyle ilişkili, değiştirilebilir
risk faktörleri aşağıdaki gibidir:
Sedanter/hareketsiz bir yaşam sürmek,
Fazla kilolu ya da şişman (obez) olmak (özellikle
menapozdan sonra 5kg.dan fazla kilo almak),
Sigara içmek,
Hiç doğum yapmamış olmak,
Otuz beş yaşından sonra anne olmak,
Hiç bebek emzirmemiş olmak,
Menopoz sonrası iki yıldan uzun süreyle, hormon ilacı
kullanmak (HRT),
Alkol kullanmak: Özellikle günde 1 bardaktan (1 bira, 1
bardak şarap, 1 duble sert alkollü içecek) daha fazla alkol tüketimi riski daha
çok arttırmaktadır.
Meme kanserinde değiştirilemeyecek risk faktörleri ise
şunlardır:
Kadın olmak: Kadınlarda erkeklerden 100 kat daha fazla
meme kanseri görülmektedir.
Yaş almak: Yaş arttıkça meme kanseri riski artmaktadır
(40 yaş ve üzerinde).
Belirli genlere sahip olmak (BRCA1, BRCA2)
Ailede meme kanseri öyküsünün olması: Birinci derece
akrabalarda (anne, kız kardeş, kız çocuk) meme kanseri görülmesi riski iki kat
arttırmaktadır. Ancak, meme kanseri olan kadınların çoğunluğunda (yaklaşık 10
kişiden 8'inde) ailede meme kanseri öyküsü olmadığını belirtmek önemlidir.
Kişinin bir memesinde kanser olması: Bu durum diğer
memede ve aynı memenin diğer bölgelerinde kanser görülme riskini
arttırmaktadır.
Yoğun meme dokusuna sahip olmak
Memede iyi huylu oluşumların (fibroadenom gibi) olması
Erken adet (menarş) görmeye başlamak (12 yaşından önce)
Geç menapoza girmek (55 yaşından sonra)
Göğüs kafesi
bölgesine radyoterapi almış olmak.
Meme Kanserinin Belirtileri
Memelerin normalde nasıl göründüğünü bilmek, meme
sağlığının önemli bir parçasıdır. Kadınlar yirmi yaşından başlayarak, her ay
düzenli olarak kendi memelerini muayene ettiklerinde, memelerinde oluşabilecek
en ufak değişikliği erkenden fark edebileceklerdir. Meme kanserini
olabildiğince erken yakalamak, başarılı bir tedavi şansı sunar. Ancak neyin
aranacağını bilmek, düzenli mamografilerin ve diğer tarama testlerinin
yapılmasının yerini tutamaz. Tarama testleri, herhangi bir belirti ortaya
çıkmadan çok önce, meme kanserinin erken evrelerde bulunmasını sağlar. Bu
nedenle, ülkemizde 40-69 yaş arasındaki kadınlara, herhangi bir yakınmaları
olmadan önce, her iki yılda bir kez ve ücretsiz olarak mamografi ile tarama
yapılmaktadır.
Meme kanserinin en sık rastlanan belirtisi; memede
ağrısız, zamanla büyüyen bir yumrunun (kitlenin) ele gelmesi,
hissedilmesidir. Ayrıca ele gelen yumru
(kitle) olsa da olmasa da aşağıdaki belirtiler de meme kanserinde
görülebilmektedir:
Bir memenin tamamının veya bir kısmının şişmesi (belirgin
bir yumru hissedilmese bile)
Memede ya da meme ucunda ağrı
Meme derisinde kaşıntı ve yanmayla belirgin yangısal
durum (ekzema, mayasıl)
Meme ucunda çekilmeler
Memede portakal kabuğu görünümü
Meme derisinde tahriş
Tek taraflı meme ucunda akıntı (özellikle kanlı akıntı)
Memenin bir kısmında veya tümünde şişlik, memede şekil
değişikliği
Meme ya da meme ucu derisinde kızarıklık, kabuklaşma,
kalınlaşma
Koltuk altında yumru (kitle), bazen memede yumru
hissedilmeden önce, kanser koltuk altında veya köprücük kemiğinin etrafında
şişme veya yumruya neden olabilir.
Bu belirtilerden herhangi biri meme kanseri dışındaki
durumlardan da kaynaklanabilmekle birlikte sayılan belirtiler görüldüğünde,
nedeninin bulunabilmesi için bir genel cerrahi uzmanına muayene olunmalıdır.
Tanı:
Meme kanseri ileri dönemlere gelene kadar belirti
vermeyebilir. Bu nedenle yukarıdaki belirtiler tanı koymak için yeterli
olmadığından en yakın sağlık merkezlerine başvurulması gerekmektedir. Meme
kanserine erken dönemde tanı konması, tedavide başarıya ulaşma ve sağ kalım
süresini artırmaktadır. Bu nedenle 40-69 yaş aralığında tüm kadınlara 2 yılda
bir mamografi çektirmesi önerilmektedir. Erken teşhiste en önemli faktör,
kadınların bu konuda bilinçlenmesi ve 40 yaşından itibaren düzenli olarak
mamografi yaptırmalarıdır.
Kadınlara tarama merkezlerimizde özellikle erken tanı
için aşağıdaki yöntemler öğretilmekte ve uygulanmaktadır.
Kendi Kendine Meme Muayenesi (KKMM):
KKMM kadının evinde tek başına rahatlıkla her an
uygulayabileceği bir muayene yöntemidir. KKMM’ni etkili bir şekilde yapabilmek
için bu konuda eğitim almak ve öğrenilenleri her ay düzenli olarak yapmak
gerekmektedir. KKMM eğitimi almak için merkezlerimize başvurulması yeterlidir.
Kadınlar 20 yaşından sonra her ay kendi kendine meme
muayenesi yapmalıdır. Bu muayene sırasında ayna karşısına geçilerek her iki
memenin görüntüsünün simetrik olup olmadığına bakılır. Meme başı ve derisinde
çökme veya çekilme, deride kızarıklık ve ödem varlığı incelenir. Bu muayene ile
özellikle deriye ve meme başına yakın tümörler kadının kendisi tarafından erken
evrede fark edilebilir. Kendini düzenli olarak muayene eden bir kadın, yeni
gelişen bir kitleyi, meme derisi veya meme başındaki çekintiyi veya renk
değişikliğini, asimetrik görünümü ayırt edebilir. Kanser şüphesi uyandıran
kitleler diğer meme dokusundan daha sert yapıda (ceviz sertliğinde), sınırları
net ayırt edilemeyen, hareketi kısıtlı ve genellikle ağrısızdırlar. Memesinde
bir kitle veya her zamankinden farklı bir görünüm fark eden kadın, hemen
doktoruna başvurmalıdır.
Klinik Meme Muayenesi:
Her ay düzenli ve sürekli yapılacak KKMM’ye ilave olarak,
40 yaşından itibaren yılda bir kez de doktora meme muayenesi için gitmelidir.
Eğer birinci derece yakınlarında meme kanseri tanısı alan
kişi varsa, bu muayeneler, kanser tanısı alan akrabanın tanı aldığı yaştan beş
yıl öncesinden başlamalıdır.
Mamografi çekilmesi:
Ülkemizde, Ulusal Kanser Tarama
Standartlarına göre 40-69 yaş aralığında; yakınması olmayan kadınlarda meme
kanserinin erken tanısı için yapılır. 2 yılda bir çekilir. Tarama sırasında her
iki meme için standart olarak birisi medyolateral oblik (MLO), diğeri
kraniyokaudal (CC) olacak şekilde iki pozisyonda film çekilmesidir.
Günümüzde kullanılan dijital mamografi cihazları ile
kadınlarımıza daha konforlu hizmet sunulmaktadır.
Tedavi
Meme kanseri tek bir hastalık olmakla birlikte, her bir
hastanın kanseri pek çok farklı özellikler gösterebilmekte ve tedaviler de her
bir kadının kendi meme kanserinin özelliklerine göre, yani kişiye özel
belirlenmektedir. Tedavi kararında hastalığın yeri, evresi, hastanın yaşı ve
diğer sağlık sorunlarının var olup olmaması gibi birden fazla faktör etkilidir.
Meme kanseri tedavisi, özellikle hastalık erken teşhis
edildiğinde, %90 veya daha yüksek hayatta kalma olasılıklarına ulaşarak oldukça
etkili olabilir. Meme kanserinde cerrahi, ışın tedavisi (radyoterapi) ve ilaç
tedavisi (kemoterapi) gibi farklı tedavi seçenekleri uygulanmaktadır. T.C.
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Kanser Dairesi Başkanlığı WEB
sitesinden meme kanseri ve diğer kanserler için dökümanlara ulaşabilir ve
‘’Hangi Tarama Bana Uygun’’ linkini kullanarak size en yakın tarama merkezine
yönlendirilebilirsiniz.