Kentsel dönüşüm, şehrin bir bölümünün veya ciddi anlamda büyük bir kısmının proje kapsamında sistematik bir şekilde mevcut yapı stoklarının olası depremlere karşı toprak zeminin ve üzerindeki yapının risk değerlerinin belirlenmesi, olası depremde yıkılması ve yıkılırken çevredeki diğer yapılara zarar vermesi olasılıklarının da içine katılarak, riskli toprak zemin ve riskli yapıların kullanım dışına çıkarılarak yerine toprak zeminin yapısına uygun temelli yapıların yapılması ve bu sayede olası depremlerde yaşanabilecek can ve mal kaybının en aza indirmek için yapılan kamusal çalışmalardan biridir.
I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı sonrası kentsel dönüşüm ön plana çıktığı dönemler olmuştur. Savaşlarda yıkılan şehirlerin inşası kentsel dönüşüm olarak planlanmıştır ve şehirlerin kültürel ve tarihsel değerlerini korumak öncelik olmuştur.
2012 yılında AK Parti hükûmetinin depreme yönelik olarak hazırladığı 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ile birlikte “Kentsel Dönüşüm” kavramı gündemimize gelmiştir. Bu kanunda 'Riskli Yapı' ve 'Riskli Alan' diye iki çeşit tanım yapılmıştır. Halkın riskli yapıların depremlere dayanıklı hale getirilmesi sürecini de “Kentsel Dönüşüm” kavramı ile ifade etmeye başlaması sonucu 6306 sayılı kanun Kentsel Dönüşüm Kanunu olarak telaffuz edilegelmiştir.
Bayrampaşa’da AK Belediyecilik döneminde eski cezaevi alanına yapılan ‘’dünya’’ ölçeğinde ödül almış örnek bir kentsel dönüşüm projesi yapıldı ve 2019 yılında 3 yıl gibi kısa bir sürede teslime hazır hale geldi. 4 aşamadan oluşan projenin ilk aşaması bu şekilde tamamlanmış oldu. Bundan sonra yapılması gereken boşaltılan alana 2. aşamanın yapılması gerekiyordu. Bu arada 1. aşama 2019 da İBB yönetimine geçen CHP’li kişiler ve kurumlar tarafından defalarca mahkemeye verilip projenin iptali istendi, ancak sözde halktan yana olan zihniyet sadece projenin diğer aşamalarını geciktirebildi.
İBB’nin CHP’li İmamoğlu tarafından yönetilmeye başlandığı 2019 yılından bu yana geçen 5 yıllık süreçte daha tapuların tamamı bile hak sahiplerine teslim edilmedi. Bunun yanında 2. aşama için kentsel dönüşüm planı dahi yapılmadı. Eğer yönetim AK Partide olsa idi şu anda 3. aşamayı yapacak durumda olacaktı. Bu bile zihniyet ve yönetim farkını ortaya koyan en bariz örneklerden biri, anlayabilene.
Gelelim Boğazın en değerli yerlerinde biri olan Vaniköy’de yüzlerce ağaç kesilerek yapılan kaçak villa inşaatına. Hani bu zihniyet Taksim’de ağaçlar kesilecek diye başlatılan ‘’gezi olaylarının’’ en büyük destekleyicisi idi. Peki sorumluluğunda olan bu alanda ağaçların kesilmesi ve devamında betonlaştırılmasında neredeydiniz?
Hangi sebeplerle buna göz yumdunuz?
Paris’te milyonlarca dolara malolan gezinizi hangi bütçeden veya sizin tabirinizden sponsor ile karşıladınız?
Bu sponsorunuz adını niye vermiyorsunuz?
Sponsorunuz neyin karşılığında size sponsor oldu?
Bu ve benzeri soruları sizin adınıza İBB de AK Parti Grup Başkan vekili Zeynel Abidin Okul, İBB Meclis kürsüsünde İmamoğlu’na sordu.
Henüz cevaplanmış değil, cevap gelmesi durumunda ki sanmıyorum sizlerle paylaşacağım.
Yeşile, ağaca, kentsel dönüşüme, depreme, ulaşıma, İstanbul’umuzun sorunlarına bu zihniyetin ürettiği çözüm maalesef özde değil sadece sloganda kalıyor.
2024 yılında harcayacağı ve daha da borçlanacağı tüm İstanbul’lunun 516 milyarını ne yapacağını da lütfen takip edelim.