AK Parti nihayet sokak köpeklerine ilişkin kanun teklifini kamuoyuna açıkladı. Yaklaşık 5 yıldır millete illallah ettiren problem, hükümetimizin masasında sonunda yerini bulabildi. Bundan sonra öyle diliyorum ki, ilk çağdan salık veriyormuş gibi, bilmem kaç köpeğin 5 yaşındaki çocuğu paramparça ettiğine dair başlıklarla bir daha karşılaşmayız. “Yaparsa Erdoğan yapar.” sloganını, Erdoğan’dan direktif gelene kadar üç maymunu oynamak anlayışına büründüren AK Parti de, öyle umuyorum ki biraz olsun tepkilerden ders alır. Zira bu gidiş, seçimsiz 4 senemizin mimarı olacaktır.
***
Sokak köpekleri demişken, sokaklarda terör estirenler ne yazık ki yalnızca saldırgan hayvanlar değil. Kayseri’de geçtiğimiz haftalarda çıkarılan karışıklıklar, sonrasında farklı şehirlerimizde de kızıştırılmaya çalışıldı ve hatta maalesef 17 yaşındaki bir Suriyeli genç, bu yaşananlar neticesinde katledildi. Söz konusu olayların, tam da Suriye ile masaya oturmaya yaklaştığımız dönemlerde ateşlenmesi her ne kadar düşündürücü olsa da, toplumumuza ilmek ilmek işlenerek enjekte edilen bu sakil ırkçı duruş da bir o kadar düşündürücüdür. Her nereden düğmeye basılıyor olursa olsun, butonun en ufak ilerleyişinde memleketimizin bu hale gelebiliyor olması bizim tarihi ve kültürel mirasımıza yakışmadığı gibi, milletimizin inancını kimliğine katık etmişliğine de yakışmamıştır. Bizim atalarımız ne kendilerine gelenden yüz çevirmiş ne de zulüm altında kalan, zorda olup da onlara sığınan bir milleti aşağılayıp hakir görmüştür. Milliyetçilik adı altında yürütülen bu hareketler, bizim milletimizin milliyetçilik anlayışıyla uzaktan yakından alakalı değildir. Nitekim Türk’ün ve Türk milliyetçiliğinin Batı’da ne ifade ettiği, milli takımımızın oyuncusuna gol kutlaması esnasında bozkurt işareti yaptığı için jet hızıyla 2 maç men cezası veren UEFA’nın tavrından çok kolay anlaşılıyor. Avrupa Şampiyonasına ev sahipliği yapan Almanya’nın İçişleri Bakanlığının yoğun baskı ve talepleriyle, bozkurtun “Siyasal İslam’la mücadele kapsamında” faşist ve aşağılayıcı bir işaret olduğu ifade edildi ve Türk’ün Batı’daki yansıması bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu. 1552 tarihli bir tabloda, Alman bir ressam Türk padişahının yanına sarıklı bir kurt çizerken ne düşündüyse, bugün Almanlar ve tüm Avrupa Türklere bakarken aynı şeyi düşünmektedir. Onun için, o bozkurt işaretini, topraklarımıza can havliyle sığınan mazlumlara değil, bize İslam düşmanlığı penceresinden bakanlara, bugün 21.yüzyılda, bir soykırıma izin veren hatta bunu finanse edenlere karşı yapmak isabetli olacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Türk demek aynı zamanda Müslüman demektir.” demeci tam da bu yüzden çok doğru olduğu ve bu sözlere bu yüzden de destek olunması gerektiği gibi, yine tam da bu yüzden milli oyuncumuzun duruşuna ne yazık ki ana muhalefet sahip çıkamamış, “Kupayı getirsinler sonra bunları konuşuruz.” diyen CHP lideri, bir başka milli meselede daha topyekün duruş göstermemizin önündeki set olmayı başarmıştır. Mülteci krizininin kaşınması da, Türk milliyetçiliğinin ırkçı ve faşist bir dile hapsedilmeye çalışılması da, iktidar uğruna terör yanlılarına yaranmaya çalıştıktan sonra Türkiye’yi ilgilendiren hiçbir konuda kararlı bir duruş sergilenemeyen tarafların artışı da bizim için büyük tehlikedir. 3. Dünya Savaşı ihtimalinden söz edilen bir ortamda, iç savaşa ve toplum içi bölünmelere yol açılmaya çalışılan her olayın karşısında durulmalı, hükümet de üzerine düşeni yaparak bir an önce eski temposuna, halkla iç içe olduğu dönemlerin koşturmasına geri dönmelidir. Hiçbirimizin yarınının garantisi yok. Geldik, gidiyoruz. Dünyanın dört bir yanında masum insanların üstüne bombalar yağıyor. Bundan 8 sene önce, 15 Temmuz’da başkentin, İstanbul’un göklerinden jetlerle insanımıza ateş eden, tanklarla sokaklardaki vatandaşları ezen, meclise saldıran, devleti ele geçirme hayalleriyle 250 canımızı alan alçak elleri besleyenler, aracı kullanmaksızın bugün yine yanıbaşımızda masumları katlediyor. Biz kısık sesleriz. Elimizden tek gelen dua, en büyük silahımız dua. Onun için, ‘Allah bizi sevgisiz, havasız, susuz ve vatansız bırakmasın.’ diyelim. Sene-i devriyesinde bir kez daha, 15 Temmuz darbe girişiminde şehit olan vatandaşlarımıza Allah gani gani rahmet eylesin, mekanlarını cennet bahçesi eylesin. Sonumuz hayrolsun, vesselam.