Paşavizyon Gazetesi olarak 201. sayımızda sizlerle birlikte olmaktan dolayı mutluluk duyuyoruz. Bu sayımızda 31 Mart Yerel Seçimlerinde Bayrampaşa Belediye Başkanı seçilen Hasan Mutlu, ilk röportajını yerelin Amiral Gemisi olan Paşavizyon’a verdi. Başkan Mutlu ile 3,5 saat süren sohbetimizde Bayrampaşa’ya dair projelerini, hedeflerini ve hayallerini anlattı. ‘Hasan Hoca ile mutlu Bayrampaşa’ sloganıyla yola çıkan Hasan Mutlu, “İşimiz gücümüz Bayrampaşa” diyerek ‘Yaşanabilir bir Bayrampaşa’ hedefiyle çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etti. 2025-2029 Staretejik Planı oluşturacak olan Bayrampaşa Belediyesi, ilçeye yönelik birçok projeyi hayata geçirmesi halinde Bayrampaşa’nın çehresi değişecek. Haydi hayırlısı…
***
HİÇ BİRİMİZ GÜVENDE DEĞİLİZ!
Son dönemlerde toplumsal alanda yaşadığımız o kadar çok olay var ki… Daha birinin üzerimizde etkisi geçmeden bir yenisi daha karşımıza çıkıyor.
Sokaklar adeta vahşet alanı. Suç kaydı kabarık, bağımlı, tacizci, tecavüzcü, hırsız, gaspçı, uyuşturucu satıcısı, psikopat, mafyatik, silahlı envai çeşit fail sosyal medyada ve sokaklarda cirit atıyor, adeta kendilerini ihbar ediyor ancak kameralar önünde suç işlemedikleri sürece dikkat çekmiyorlar.
Hemen her gün kanunsuzluğun yeni bir gövde gösterisini izliyoruz. Sosyal medyada ‘infial’ yaratarak onlarca suç haberi arasından sıyrılan vakalar radarlara takılıyor ve altlarından güçlü bir cezasızlık pratiği çıkıyor. Bazen salıverilenler 'tepkiler üzerine' geri alınıyor. Bazen polis kameraları çalışıyor ve medyaya faili küçük gösteren dramatik görseller servis ediliyor. Bazılarına göre 'sosyal medya mahkemesi' hukuk sisteminin çürümüşlüğünü gözler önüne sererken, bazılarına göre ise halkın gazını alma aracı işlevi görüyor ve hesap sorma, etkin politikalar talep etme arzumuzu söndürüyor.
Dehşet saçan bir fail söz konusu olduğunda artık taciz, gasp, uyuşturucu, ruhsatsız silah vb. gibi suç kayıtlarını da haberde görmeyi bekliyoruz. Her defasında ‘böyle birinin sokaklarda ne işi var?’ diye düşünüyoruz. Trafikte, sokakta, parklarda, okulda, evimizde kendimizi ve sevdiklerimizi güvende hissetmiyoruz.
Sadece geçtiğimiz bir kaç gün içerisinde İstanbul’da yaşanan üç olay bile tek başına Türkiye’de suça ve suçluya ilişkin önlem ve yaptırımların etkinliğine dair korkunç bir gerçeği yüzümüze vuruyor: Hiçbirimiz güvende değiliz. Polise gidebilsek bile güvende değiliz. İhbar ettiğimizde, bizi destekleyen bir ailemiz olduğunda, bir avukatımız olduğunda, adresimizi, telefonumuzu değiştirdiğimizde, uzaklaştırma kararı aldırdığımızda da güvende değiliz. Öyle değil böyle giyindiğimizde, o yoldan değil bu yoldan yürüdüğümüzde, o semtte değil bu semtte oturduğumuzda, şeridimizden ayrılmadığımızda, makas atmadığımızda, olayları şiddetle değil hukukla çözmeye çalıştığımızda da güvende değiliz. Görünen o ki, her durumda suç kaydı olanlar suç kaydı olmayanlardan daha güvende.
Artık bıçak kemiğe dayandı…
İnsanlarda artık bir adaletsizlik algısı oluştu.
Suçu önlemede ve suçlularla mücadelede ciddi adımlar atılmalı.
İnsanların sokakta, evinde, iş yerinde ya da okulda hiçbir güvenlik endişesi duymadan hayatını güvenle sürdürebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapılmalı…
***
FİLİSTİN’İN ADALET ÇIĞLIĞI BİRİNCİ YILINDA
İsrail, tam bir yıldır tüm dünyanın gözü önünde masumları, çocukları ve kadınları katlediyor. İsrail attığı bombalarla yalnızca yaklaşık 50 bin Filistinliyi değil, insanlığın adalet inancını ve bir arada yaşama umutlarını da öldürdü.
İşgalci İsrail’in açık hava hapishanesine çevirdiği Gazze’de tutsak edilen 2 milyondan fazla Filistinli, uğradıkları zulme karşı uluslararası toplumun daha fazla ses çıkarmasını ve insanlığın bu soykırımı bitirmesini bekliyor.
ABD’nin tam desteğini alan İsrail'in Gazze'deki soykırımına birçok ülkede gösteriler düzenlenerek soykırımın durdurulması çağrısı yapılıyor. Türkiye’de de yapılan gösterilerde Filistin’in yanında olduğu ifade edilirken, bazı kesimin ise “Bize ne Filistin’den. Araplar bizi zamanında sırtımızdan vurdu” diyerek, çocukların, kadınların ve masum insanların katledilmesini önemsemiyor. İsrail mallarını boykot edenlere karşı “İnadına İsrail malları alacağım” diyerek adeta İsrail’i destekliyor.
Ancak o tipler, kadın cinayetleri, çocuk tacizleri, hayvana şiddet olunca ortaya çıkıyor ve birden insanlıklarını hatırlıyorlar. Bu nasıl bir tezattır bu nasıl bir insanlıktır.
***
BİZ ÜLKEMİZİN TARAFINDAYIZ
Gazze’nin ardından Lübnan, İran ve Suriye’nin bazı bölgelerini de bombalayan Siyonist İsrail, vadedilmiş topraklara ulaşmak için her şeyi yapıyor.
Siyonizm, tarihî İsrail toprakları olarak tanımlanan topraklarda bir Yahudi devletinin asırlar sonra yeniden kurulmasını destekleyen, savunan ve Yahudi milliyetçiğini temel alan ideolojik fikir hareketidir.
Günümüzde sınırları tam belli olmamakla birlikte, Filistin ve İsrail topraklarını kapsayan bölge 'Vadedilmiş Topraklar' olarak adlandırılır.
Fırat Nehrinden Nil Nehrine kadar olan toprakları kendi hakları gören İsraillilerin 'Vaadedilmiş Topraklar'ı arasında iddialara göre Mısır’ın bir bölümü, Ürdün, Lübnan ve Suriye, Irak, Arabistan yarımadasının bir bölümü ile Türkiye’nin güney doğusunun da vadedilmiş topraklar altında olduğunu öne sürenler de var.
İsrail’in soykırımına Türkiye Cumhuriyeti her zaman en çok ses çıkaran ve tepki gösteren ülkelerden biri oldu. Geçtiğimiz günlerde de TBMM, İsrail tehdidi gündemiyle toplandı. Kapalı oturum nedeniyle TBMM'deki basın büroları boşaltıldı, kapılar kilitlendi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, milletvekillerine bölgedeki son gelişmelerle ilgili bilgi verdi. Kapalı oturum tutanakları ve özetleri, 10 yıl sonra yayımlanabilecek.
Güneydoğumuzda yıllardır yaşadığımız terör belası yetmezmiş gibi bir de sınırlarımıza kadar gelen birilerinin maşası terör örgütleriyle de uğraşıyoruz artık.
Filistin konusunda tarafsız değiliz. Sınırlarımıza kadar gelen tehlikelere karşı da biz ülkemizin tarafındayız…