İNSAN hayatı boyunca birkaç kez gerçeklerden kaçmak zorunda kalır. Çünkü hedefleri, beklentileri, amacı ve dahası hayatının geri kalanını hep iyi görmek ister. Kötü bir sonu kimse hayal etmez. Oysa gerçekler pek çok kez bizleri uyarır. Kötü sonu apaçık gösterir. Tabi siz görmek isterseniz.
2014 yılı Mart ayında yapılması planlanan Yerel Seçimler pek çok kişi için başlangıç ve bitişleri bir arada taşıyor. Hükümetin açılım olarak nitelendirdiği, muhalefetin ihanet dediği son gelişmeler haklıda ciddi anlamda ikiye bölmüş durumda. “Ölenler öldü biz sağ kalanları düşünelim” diyenlerle, bunca insan bu uğurda can verdi, şimdi neyin karşılığında bu bedellerden vaz geçiliyor diye sorgulayanlar var. PKK içinde bir gurup yıllardır dağda bir hiç için mi öldük öldürdük diye sorgularken Türk milliyetçileri ise savaş kaybetmiş görünmenin, teröre mağlup olmuş hissini yaşamanın korkusu var. Elbette barışı savunmamak insanlık adına sağ duyudan yoksun olmaktır. Ancak barış görünümlü bir teslimiyette asla bu halkın kabulleneceği bir şey olamaz. Süreç hükümetin 11 yıldır sürdürdüğü yönetimin güçlenerek devamını da getirebilir, bir anda büyük bir kayıpla bitişinide.
CHP ve MHP muhalefet olarak halkın takdirini 11 yıldır kazanabilmiş değil. Zira hem 11 yıldır aynı iktidarın olduğu hem de oy oranını arttırdığı bir süreçte muhalefetin başarısını söylemek muhalefet partilerini de ve yöneticilerini de yanıltmak olur. Şayet CHP de Kemal Kılıçdaroğlu ciddi bir oy artışı sağlayamaz ve aksine AKP’nin yükselişi sürerse onunda siyasi hayatı noktalanmış demektir. MHP ise biliyorsunuz skandallar partisi. Milli ve manevi değerleri son derece yüksek bir Türkiye’de bu değerleri savunup da genel başkan yardımcılarının neredeyse tamamının seks kasetleri çıkan MHP maalesef inandırıcılığını kaybetmiştir. Çok büyük bir yenilenme olmadıkça, düzgün bir vizyon sağlanmadıkça MHP çaresizce milliyetçiliğe oy veren insanların oyuyla sınırlı kalmak koşuluyla varlığını sürdürebilecektir.
AKP’yi bekleyen bir diğer tehlike ise Başbakanın bile belkide fark etmediği partiye yaranma meraklılarının verdiği zarardır. Hükümetin, başbakanın bir beklentisi olmadığı halde hemen her kademede AKP li olmayan memurlara işçilere ve tüm çalışanlara uygulanan zulum ve tetikçi müfettiş yada yöneticiler halkın AKP’den nefret etmesine vesile olmaktadır. Elde edilen gücü kendi hırs ve yaranma güdüleri için kullananlar en çok AKP ve Başbakana zarar vermektedirler. Belki de bilerek yada bilmeyerek.
Fethullah GÜLEN Hoca efendinin düşüncelerini paylaşan, aydın, yenilikçi dürüst ve çalışkan insanların varlığını görmezden gelmek mümkün değildir. Ancak Hoca Efendinin varlığını kendi çıkarları hırsları, ihtirasları için kullanan ve bunu da bir hizmetle gölgelemeye çalışanlarda bu camiaya zarar vermektedir. CHP içinde Fettullah GÜLEN’e sıcak bakmayan hatta onu ülke için düşman olarak gören kişilerin varlığı küçümsenemeyecek kadar büyüktür. CHP’de pek çok yönetici bu konudaki görüşlerini saklamayı tercih etmektedir. Önyargı kırılması, parçalanması en zor şeylerden birisidir. CHP yeni açılımlarla tüm argümanları sorgulamalı ve gerçeklerle buluşmayı başarmalıdır. Bu noktada herkese sorumluluklar düşmektedir.
Yerel seçimlerden önce CHP kendisini hızla yenilemeli ve tabanına tüm gerçeklerle giderek yeni stratejilerle çok daha güçlü olarak seçim sandığından çıkmayı başarmalıdır. Bu Türkiye’nin de menfaatleri için olmazsa olmaz bir şarttır. Güçlü bir CHP iktidar olsa da olamasa da ülkede dengeyi koruyacaktır.