Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran’ın
öldürülmesiyle ilgili şiddet ve istismara uğrayan çocuklar konulu basın
açıklaması yapan Cumhuriyet Halk Partisi Bayrampaşa İlçe Kadın Kolları Başkanı
Zuhal Cevheroğlu, “Türkiye’de çocuk cinayetleri ve istismarları, kadın
cinayetlerinde olduğu gibi politiktir. Aileyi ve cinsiyetçi tahakkümü
kutsayarak kadınların ve çocukların kurban edildiği bu sistem, bu vahşetin asıl
sorumlusudur” ifadelerini kullandı.
Cevheroğlu tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye, maalesef son dönemde birbiri ardına
gelen çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddet vakalarıyla sarsılmaktadır.
Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin
Güran’ın, kaybının birinci ayını doldurduğumuz şu günde acısı hala tazeyken, bu
kez Tekirdağ'da yaşanan insanlık dışı olay hepimizi derinden yaraladı. 2
yaşındaki Sıla bebeğin, istismar ve darp sonucu hastaneye kaldırıldığı ve hâlâ
hayatta kalma mücadelesi verdiği haberleri kamu vicdanını derinden
sarsmaktadır. Görülmelidir ki Sıla bebeğin bu mücadelesi, bu ülkenin her biri
birbirinden özel çocuklarının ve kadınlarının hayatta kalma, haklarını koruma
mücadelesidir!
Bu elim olaylar, ülkemizde çocukların ve
kadınların korunması adına yürürlükte olan yasaların yeterince uygulanmadığını
bir kez daha gözler önüne sermektedir. Özellikle 6284 sayılı Aileyi Koruma ve
Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu'nun etkin bir şekilde uygulanmaması,
cezaların hafifletilmesi ve fail odaklı bir adalet anlayışının benimsenmesi
toplumda büyük bir adalet arayışına yol açmıştır. Tekirdağ’da bir bebeğe
yönelik istismarın ardından yürütülen soruşturmalarda sorumluların
tutuklanmasına rağmen, cezaların hafifletilmesi ihtimali, bu şiddet döngüsünün
devam edeceği korkusunu artırmaktadır.
Bizler, CHP İstanbul Kadın Kolları olarak, bu
olayları münferit vakalar olarak görmüyoruz. Çocuk istismarı ve kadına yönelik
şiddet, toplumun her kesimini etkileyen yapısal bir sorundur ve bu sorun, ancak
yasaların eksiksiz ve kararlılıkla uygulanmasıyla çözülebilir. 6284 sayılı
yasanın tam olarak uygulanması, cezasızlık politikalarına son verilmesi,
mağdurlara yönelik koruma ve destek mekanizmalarının güçlendirilmesi artık bir
zorunluluktur.
Bunun yanı sıra, uluslararası anlaşmaların,
özellikle Lanzarote Sözleşmesi'nin, tam anlamıyla uygulanmasını talep ediyoruz.
Türkiye’nin taraf olduğu bu sözleşme, çocuk istismarını önlemeyi amaçlamakta ve
devletin bu konuda sorumluluk almasını gerektirmektedir. Ancak ne yazık ki, son
yıllarda bu anlaşmanın uygulanmasına yönelik pasifist-siyasi yaklaşımlar,
çocuklarımızın güvenliğini tehlikeye atmakta ve kadınların korunmasını
zayıflatmaktadır.
Kadına yönelik şiddet eylemlerinin vicdana
dayandığı ifade edilen mahkeme kararları sayesinde iyi hal indirimine tabi
tutulması, adalet sisteminin bu tür olaylarda fail odaklı değil, mağdur odaklı
çalışması gerektiği gerçeğinin görmezden gelindiğini bir kez daha kanıtlar
niteliktedir. Narin Güran ve Sıla bebeğin yaşadıkları, toplumun tüm kesimlerini
derin bir kedere boğarken, bu olayların tekrar yaşanmaması için gereken her
türlü yasal düzenlemenin hızla hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyoruz.
Biz hem Çocuk Koruma Kanunu'nun, hem Lanzarote
Sözleşmesi'nin hem de 6284'ün etkin ve caydırıcı bir şekilde uygulanması
gerektiğini talep ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki, yasaların eksiksiz
uygulanmadığı her gün, yeni mağdurlar yaratılmaya devam edilecektir.
Çağrımız, tüm grupları çocuklara ya da kadınlara
kalkan yumruğu kamu adına sorgulayacak dirayete kavuşturmak, yasal sürelerin
tereddütsüz işletilmesine yöneliktir.
Görüyoruz, 6284 başta olmak üzere ulusal ve
uluslararası hukuk kurallarının hedefe koyulduğunu görüyoruz! Cezasızlık
politikasını hukuk sistemimize egemen kılan bu tutum, elbette, politiktir. Bu
tavrın karşısında yer alıyoruz.
Bu vesileyle, Türkiye’deki kadınların ve
çocukların haklarını korumak için mücadele eden tüm sivil toplum kuruluşlarına,
derneklere ve duyarlı vatandaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bizler,
CHP İstanbul Kadın Kolları olarak, bu mücadelenin sonuna kadar takipçisi olacağız.
Çocuklarımızı korumak, kadınları şiddetten arındırılmış bir yaşam hakkına
kavuşturmak, toplumun her kesimi için öncelikli olmalıdır.
Şiddete, istismara ve cezasızlığa karşı sesimizi
yükseltiyoruz. Haykırıyoruz, bir kişi daha eksilmeyeceğiz! Bu toplumda her
bireyin güvenle ve onuruyla yaşayabileceği bir düzeni kurana dek, mücadelemizi
sürdüreceğiz!”