14 Ekim 2024 Pazartesi   

Sadık KAHRAMAN / Gazeteci Yazar / Şehir ve İnsan

BİR OLMA HAYALLERİ

 

Bir, iri, diri ve kardeş olma hayallerinin suya düştüğü bir başka yazı daha ardımızda bırakarak, son süratle sonbahara vardık. Daha önce de defaten ifade ettiğimiz, muhalefet ile iktidarın milli meselelerde ortak paydada buluşabilmesi ümidinin sönüklüğü, yeniden yüzümüze tokat gibi çarptı. Ne yazık ki, Türkiye, bırakın milli maçları, darbelerin, teörörün dahi “tarafları” bir araya getiremediği, dışarıdan ayrı içeriden ayrı girift ve çözülmez görülen düğümlerin arasında sıkışmış bir memleket olmaktan öteye gidemiyor. CHP lideri Özgür Özel’in, terör tanımına ilişkin son açıklmasının altında yatan, maalesef bu soğuk gerçektir. Vaatte bulunuyor, garanti veriyor, adeta “Size söz!” diyor. Şu ifadelere bir bakın, sizce kime söylüyor bunları: “Biz Avrupa Birliği sınırında demokrasi ile istikrarı birleştirmiş bir komşu olacağız. Terör tanımının herkesi terörist gören halden çıkıp uluslararası standarda kavuşması lazım." Ben bu milletin bir ferdi olarak, bu okuduklarımdan kendime pay biçemiyorum. Kendime, çevremdekilere, hayatı beraber paylaştığım insanlara hitap ediliyormuş gibi hissetmiyorum. Aksine, bu temin edici cümleler, bizlere değil, adeta o uluslararası standartların kurucularına karşı sarf edilmiş gibi geliyor. Nitekim, eğer Özel’in söylediğini bilmeseydim, bunları bir BM veya AB yetkilisinin Türkiye’ye yönelik hezeyanları zannederdim. Ancak zaten CHP’nin kimliğinin de artık söz konusu oluşumlardan farkı kalmadı. Uluslararası standartlara göre de CHP’ye göre de YPG terör örgütü olmadığına göre, galiba PKK’ya selam verilmesine de artık şaşırmamak gerekiyor…
***  
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş arasındaki dramatik gerilim alakalı alakasız anlarda hayatımıza girerek kendini hatırlatmaya devam ediyor. Son olarak CHP'nin parti programının görüşüldüğü İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayında bir araya gelen ikiliden Yavaş, İmamoğlu’nun kendisinden önce yaptığı konuşmaya atıfta bulunarak “Ben de Ekrem Başkanımın güzel konuşması gibi, sizlere bir konuşma yapmak isterdim. Hazır bir şekilde, Türkiye’nin tüm sorunlarına değinen ve bu konulardaki fikirlerimi de açıklamak isterdim ama maalesef bana 1 saat önce telefonla bildirdiler." dedi. İmamoğlu da “Ben dün öğrendim, sizin konuşacağınızdan bile haberdar değilim. (…) Başkanım, size hem 'Mansur Başkanım' derim hem 'abi' derim. Bizim aramızda bir sorun olmaz. Senin rahatsız olacağını bilsem konuşmamı yere atar, yerimde oturum başkanım" şeklinde cevap verdi. Bunun üzerine krizin sorulduğu Özel ise, “İkisini de birbirinden ayırmam. Burada bütün sorumluluk bana aittir.” diyerek konuştu. Buradaki trajikomik durum, koca koca adamların “fitne” çıkarmamak adına susuyormuş gibi gerilimli bir tavra bürünüp sonra da kamera önünde gönlünün alınmasını beklemesi, hatta kendilerini saçma sapan bir “baba ,oğul, abi” ilişkisinin temeline oturtmalarıdır. Baba-oğul, abi-kardeş söylemleri iktidar tarafından gelse, biatçılıktan tutun da saltanat, veliaht gibi kavramlara kadar her türlü demagojik ifadeyle karalama kampanyası yürütecek olan muhalefet medyası da tamamen gözlerini, kulaklarını kapatıp kendine bir saf bile tutmuş durumda. Bu arada aynı anda, İmamoğlu memleket meselelerine dair uzun uzun demeçler vererek “cumhurbaşkancılık” oyununu oynmaya devam ederken eş zamanlı olarak İstanbul’da metrobüsler çarpışıyor, yanıyor, insanlar yaralanıp ölüyor. Ama tabii politik ajandalara göre hareket etmek, icraat yapmaktan da halihazırdaki görevini yerine getirmekten de çok daha kolay geliyor. Öyle ki, Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki kılıç çekme mevzuuna kadar taa Bileciklerden polemiğe karışıyor, yorumda bulunuyor. Erdoğan’ın politikalarını kast ederek “Bu akıldan milletçe ilk seçimde kurtulacağız.” diyor. Kendisinin cumhurbaşkanı yardımcılığı hayallerinin hangi millet tarafından yıkıldığını unutmuş olacak ki, “Ordumuzun tekrar yıpratılmasına izin vermeyiz.” diye de ekliyor. Buradaki “tekrar” ifadesi, en az “her olaydan darbe çıkarma huyu” ithamı kadar rahatsız edici ve endişe vericidir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin de Mehmetçiğin de bir grup sebebiyle yıpratılması söz konusu bile olamaz. Ordumuza en büyük zararı veren PKK ve FETÖ’nün daha son seçimlerde açık açık destek belirttiği isimler için bu tarz açıklamalar çok büyük ve sakil kalan beyanlardır. Askerimize hitaben “PKK sizi türkürüğüyle boğar” diyenleri makam odalarında ağırlayanların, 15 Temmuz’a tiyatro diyenlerin ne TSK’dan ne de darbeden söz etmeye hakkı vardır. Eğer o törende çekilen kılıçlar gerçekten bir başkaldırının işaretiyse bunun hesabı elbette sorulmalıdır, şüphesiz sorulacaktır da. Allah vatanımızda bir olarak, bütün olarak yaşayabilmeyi, o günleri görebilmeyi hepimize nasip etsin. Vesselam.

Tarih: 15 Eylül 2024 Pazar    Hit: 1077




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol