Merhabalar saygıdeğer Paşavizyon okurlarım.
Aşırı sıcakların ve bölgesel aşırı yağışların olduğu dengesiz bir yaz mevsimi yaşıyoruz. Bazı bölgelerimizde 40 dereceyi aşan sıcaklar yaşanırken bazı bölgelerimizde de can kayıplarına mal olan aşırı yağıştan dolayı selleri yaşıyoruz. Her tabiat olayı mevsim normallerinin üzerinde gelişiyor ve yaşıyoruz. İnşallah bu durum gelecek yıllarda aynı seviyede olmaz, yoksa durumumuz gerçekten endişe verici. Bütün dünya iklim değişikliğinden etkileniyor ama en çok etkilenen Türkiye ve aynı paralellerde olan İtalya, İspanya gibi ülkeler çok daha ağır yaşıyor kuraklığı. Bu yakıcı kuraklıktan dolayı tarımla ilgilenen çiftçilerimiz de çok kötü durumdalar. Tatil dolayısı ile gittiğim bazı tatil beldelerinde genellikle üreticilerden alışveriş yapmayı tercih ederim. Üreticilerle yaptığım söyleşilerde bir soruya bin ah işitiyorsunuz. Bizim yöresel tarımımıza uygun eski Ata tohumları nerede ise yok olmaya başladığından mı, hibrit tohumlarının her sene değişik performans gösterdiğinden mi, Ata tohumu ile ekim yapanların, GDO’lu tohumlar ile üretim yapanlar rekabet edemediklerinden mi, kavurucu sıcaklardan dolayı tam hasat olmaya yaklaşan ürünlerin aniden yandığı ve kuruduğuna mı, hangisinden şikayet etseler onlarda artık bilemiyor. İnanılır gibi değil, kızarmaya başlayan domates aniden tarlada kuruyor ve hiçbir işe yaramıyor. Biberler dalında sararıyor, karpuzların içi boşalıyor. Anlaşılır gibi değil çok büyük kayıplar var. Durum böyleyken bile tarlada 5 lira olan ürün, tezgahta 50 lira anlaşılır gibi değil. Devlet, maliye, tarım bakanlığı, ticaret bakanlığı hala buna bir çare bulamadılar. Ne kadar güçlü bir kuvvet var ki inanamıyorum. Büyük şehirlerde yaşayan halkımız birkaç tekelin elinde ezilip gidiyor. Sokak hayvanları için yasa bir haftada çıkıyor, fakat hal yasası senelerdir bir türlü çıkarılmıyor. Yasa yapıcıların gerçekten bu yasayı çıkarmak istediklerinden artık emin değilim. Kurulu sömürü düzenini kimsenin bozmaya niyeti yok anlaşılan.
Bir diğer büyük sorunumuz her geçen yıl milli varlığımız olan ormanlarımızın yanarak yok olması. Değerli okurlarım bu yangınların tesadüf olmadığını bu yıl yaşadım ve gözlemledim. Manzara beni çok etkiledi Çeşme de yaşanan orman yangınlarını duydunuz muhakkak. Sayın okurlarım yanan yerleri görseniz sanki sipariş üzerine yakılmış gibi, sahil kesimi yanıyor, tepeyi aşınca yangın sönüyor. Gariban üç vatandaşımız da bu yangında hayatını kaybediyor, onlarca vatandaşımız da yaralanıyor. Şüpheli birçok kişi yakalanıyor fakat bu yüzden cezalandırılan bir kişi dahi ben duymadım. Bundan önce yaşanan orman yangınlarında da aynı şey olmadı mı? Şu an daha önceki yıllarda yanan tepelerde devasa inşaatlar yükseliyor. İnanmak istemiyorum ama, yaktıranlar bu inşaata izin verenler, inşaatı yaptıranlar, aynı sistemi kuranlar gibi geliyor bana inşallah yanılıyorumdur.
Değerli okurlarım siyasetçi ve kamu görevlileri ne kadar vatandaşı düşünerek iş yapıyor siz takdir ediniz. Benim şahsen inancım pek kalmadı. Geldiğimiz düzen ortada, birçok Avrupa ülkesinden daha pahalı bir duruma düştük. Bayram dönemleri hariç, tatil beldeleri yüzde ellinin üzerinde dolu değil. Hata bazı tesisler sezonu kapattılar. Türk vatandaşları bile çevre ülkelerde tatil yapmayı tercih ediyorlar çünkü daha ucuz ve daha iyi hizmet alıyorlar. Sözün özü her yönden çöküntü içindeyiz. Sonumuz hayır olur inşallah. Daha huzurlu günlerde görüşmek üzere.
Sağlıkla kalın, Allah’a emanet olun değerli okurlarım.