Birbirlerini daha iyi tanısınlar diye kavimler halinde yaratılmış insanoğlu, güçlünün zayıfa, büyüğün küçüğe, fazlanın aza tahakkümünü engellemek için otoriteye başvurdu. Önceleri şefe, reise, dedeye, ömrü yaşlıya, başı taşlıya tanınan otorite yetkisi zamanla kurumsal örgütlü bir yapı halinde icat edilen devlete devredildi. Devlette bu yetkisini kurumlarına pay ederek iktidarların kullanımına bıraktı. İktidarlar da siyasal iktidarların. Günümüzdeki tüm sorunların kaynağı son ikisinin arasındaki kavganın, çekişmenin eseridir.
İktidar tabi bu. Şişede durduğu gibi durmuyor. Bazen güzelin bazen çirkinin bazen adilin bazen zalimin bazen dehanın, bazen salağın, bazen gencin bazen de bunağın eline geçiyor. Anlamı “herkese rağmen kendini gerçekleştirmek” olunca insanı meyden çabuk sarhoş da ediyor. Kötüleri dizginlemek için kurulan yapının eyeri, kantarması, dizginleri en kötülerin eline de düşüyor. Devletler, varlık sebepleri olan tiplerin elinde varoluş mücadelesi verirken tarih, kaybedenler için çöplük ya da mezarlık sayılabilecek zaman aralıklarını her birine ayırabiliyor.
Son aylarda ülkemizin gündemine sokulan Terörsüz Türkiye mavalı kampanyası kapsamında hafta sonu PKK kongresini tamamlayarak silah bıraktığını açıkladı. Kaça bıraktığını bilmiyoruz. Nereye bırakacaklarını bildirilerinde açıkladılar ama onun da izmarit kadar değeri yok. Önemli olan “muayyen” olan. Bu muayyen bedeli belirleyecek yetkiyi kim kime verdi? Ya da bir terör örgütüne hem de kuklacılarınca faydalı ömrü tüketilmiş bir terör örgütünün bundan sonraki yapılanlanmalarına moral-motivasyon sağlayacak bu girişimlerde bulunmayı kim seçimlerde milletin rızasına sundu? Kim sordu? Ben söyleyeyim; Kimse.
Ben sorayım siyasi tüccarlara bir de;
Siyasi rakiplerine ‘sayaçları Pkk’lılara okutacaklar, Dem’le demlenip demliğin dibini sallama ile getirecekler’ deyip, montaj görüntülerle iftiralar atmaların sene-i devriyesi dolmadan Apoyla Bozkürt işareti vermenin alameti ne ola? Pkk’nın silah bırakması dışında hiçbir taviz ve anlaşma yok açıklamaları muhatapların anladıklarını karşılıyor mu? Eşit yurttaşlık, vatandaşlık, ana dilde eğitim, demokratikleşme vs vs başlıkları altında konuşanların söyledikleri ile ilgili pratikleri var mı? Bu popülist virüs mevcut anayasaya “bölücülüğü” getirecek bulaşıcılığı taşıyorken bu maskesiz, mesafesiz, donsuz, pantolonsuz politikalar nereye götürecek bizi?
Bir Kürt ya da Türk, Laz, Çerkez, Arnavut, Boşnak, Ermeni, Arap . Müslüman, Hristiyan, Yahudi ya da Gregoryen, Böyle tanımlandığı için bu ülkede zarar gördü mü? Gördü ise siz ne yaptınız? ‘Devlettir yapar’ mı dediniz? Yoksa yapana dünyayı dar mı ettiniz? Hain mi ilan ettiniz, kahraman mı? Sahi!..Bu ülkede Edirneliye üç lira olan Şırnaklıya beş lira mı oldu? Ne zaman oldu? Olduysa onu da siz yapmadınız mı? Milletin birbiriyle derdi yok. Varsa onu da siz var etmediniz mi?
Şimdi de sözüm ona bilge siyasetçi kostümleriyle yeni bir tiyatroya perde açmaya hazırlanıyorsunuz. Irak’ta kurulan, büyük ihtimalle Suriye’de de önümüzdeki yılın sonuna kadar ilan edilecek olan Kürdistan özerk bölgelerinin üçlenmesine İran’dan mı Türkiye’den mi devam edilecek? Gittiğimiz yolun sonu bize bunu tahsil ettirecek. Bir yıldır ülkede başlatılan ‘terbiye’ çalışmaları da bunun için mi? Olan bitenin milli çıkarlarımıza açık katkısı yanında Amerika ve İsrail çıkarlarına örtülü (bence daha da açık) katkısı hakkında bir kıyas gözetildi mi, yoksa edilgenlik mi tavsiye edildi mesela Trump tarafından?
Sorular daha çok. Olan bitenden anladığımı söyleyeyim. Terörsüz Türkiye mavalı, İsrail’in Suriye’de ilerlemesinin, Amerika’nın bölge çıkarlarının sağlanmasının en hızlı güvenli destekçisi olduğumuzun örtüsüdür. YPG-PYD-ABC-XYZ vs yoluna devam ederken Pkk’nın kadavrasından Apo’nun mumyasından medet ummak bizi bir arada tutamaz. Milletin takvimi Trump’ın siparişlerini yetiştirmeye çalışanların ajandasıyla uyuşmaz. Milletin tepkisine ‘sipariş’ diye küçümseyenler Pkk’nın bildirisine tebrik, Biricik evlatları Apolarına teşekkür edebilirler. Dahili bedhah bahsi millet olarak bildiğimiz ve maalesef şahit olduğumuz bahistir.
Devlet için söylenir ama millet her zaman gençtir.