29 Mart 2024 Cuma   

Mustafa HATİPLER / Prof. Dr. / Rumeli Mektupları

YEDİ DÜVELE KARŞI KAVGA YA DA BİTTİ’YE YAZILMAMAK

 

TÜRKİYE uzun zamandan beri yedi düvele karşı mücadele ediyor. Cumhurbaşkanımız bu durumu her fırsatta uslubunca dile getiriyor ama çok da anlaşıldığını sanmıyorum.  Askere moral düşüncesiyle yapılan bir ziyareti adeta varlık sebebi sayıp cumhurbaşkanına, oraya giden sanatçılara amansızca saldıranların, Türkiye’nin bekasını hedef alan dış saldırılarda sessiz kalması bunun en bariz örneği. Yedi düvele karşı savaşmak” bizim tarihimizin hemen her döneminde yaşanan bir olay.  İfadedeki yedi düvel mecazi bir ifade ve yediden çok fazla devleti ve elbetteki yediden çok fazla entrika ve oyunu kapsıyor.  Uluslar arası arenada bu kavgayı okuyamamak, sırf Recep Tayyip Erdoğan husumetiyle Türkiye düşmanlarıyla birlikte hareket etmek ya da böyle bir görüntü vermek Türkiye için, Türkiye’nin geleceği için büyük bir talihsizlik. Halbuki olabilecek en basit mantıkla düşünülse; en iyi Kızılderilinin ölmüş Kızılderili olduğu  gerçeğinden hareketle, Batı’nın Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığını okumak ve anlamak mümkün.   
Yapılmak istenen ama biiznillah akamet uğrayan bütün operasyonların, başarılı olmaları halinde neler olabileceğini merak edenler Brezilya’ya, Venezuella’ya baksın, yeter. Özellikle,  17-25 Aralık operasyonunun yolsuzluk karşıtı olduğunu düşünenler, bu iki ülkedeki gelişmeleri dikkatlice okumalı. En azından 17-25 Aralık operasyonunu  çekenlerin derdinin yolsuzluk olmadığını, operasyonun klasik bir hükümet devirme hamlesi olduğunu anlamak için bu gerekiyor.  Yüzlerce sınavın sorularını çalıp kendi mensuplarına gizlice verenlerin yolsuzluk karşıtı söylemleri, tilkinin tavukların hamisi olduğuna dair konuşmasına benziyor.  Sayın cumhurbaşkanımızın hayat memat meselesi olarak kabul ettiği ve sürdürdüğü, Türkiye’nin, varlık, birlik ve gelecekte güçlü olması mücadelesi, milletimizin kalbinde makes bulup alanları “Ölümüne Reisle beraber” çığlıkları doldururken,  birilerini de çok rahatsız ediyor.  Türkiye savunma sanayinde büyüdükçe, Türkiye mazlum halkların umudu olmaya devam ettikçe, Türkiye ordusuyla, devletiyle milletiyle bir ve bütün oldukça, bu milletin gücü kuvveti kudreti artarken, birileri de çaresizlik içinde saldırganlaşıyor. O saldırganlaşan birilerinin içinden en fazla rahatsız olanların; “şahsi menfaatlerini müstevlilerin menfaatleriyle tevhid edenler” olması hem ürkütücü hem de ürkütücü olduğu kadar da tarihe ayna tutucu.  Millete rağmen iktidar olmanın imkansızlığının dayanılmaz ağırlığını yaşıyorlar.  Bu ağırlığı hissettikçe, sayın Cumhurbaşkanımıza daha çok saldırıyorlar.  
Bu saldırılar uzun zamandır konvansiyonel değil. Bu saldırılar ekonomik silahlarla, subliminal mesajlarla yapılıyor. Onlardan biri de Dolar üzerinde yapılanı. Bu saldırı dolar üzerinden uzun süredir yapılıyor. Dolardaki yükselişi, uluslararası arenadaki aktörleri yok sayarak sadece Türkiye ekonomisine bağlamak doğru değil. Daha geçen yıl, Türkiye’nin büyüme hızı yavaşlayacak diyerek felaket tellallığı yapanlar bu olmayınca şimdi de Dolar üzerinden saldırıyor. Oysa Türkiye ekonomisi; büyümenin hızlandırılmasını, istihdamın artırılmasını ve gelir dağılımının iyileştirilmesini amaçlayan 2018-2020 Dönemi Orta Vadeli Programına uygun olarak yoluna devam ediyor.
Son sözüm bu saldırıların sunumlarından ve subliminal mesajlarından etkilenenleredir. Recep Tayyip Erdoğan’ın kavgası, mücadelesi yedi düvele karşıdır. Recep Tayyip Erdoğan’a yapılan saldırıların hiç birisi Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik şahsi meseleler değildir. Bu saldırılar, onun, dik duruşuna, mazlumun yanında olmasına, kimsesizlerin kimsesi olmasınadır. Öyleyse herkes yerini , yurdunu, yönünü iyi bilmeli. Hiçbir sebep  ve gerekçe, Recep Tayyip Erdoğan’a saldıranlarla birlikte olmayı haklı çıkarmaz. Unutulmasın ki tarih; “Düşlerinden gidenleri/Kuytularda sinenleri/Sevdasından dönenleri/Gittiye yazın” diye haykırıyor.  

Tarih: 17 Nisan 2018 Salı    Hit: 1120




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol