Uyku apnesi tedavi edilmez ise kalp krizi, inme ve depresyona neden olabilir
Erişkinlerde uyku bozukluğuna yol açan yüz kadar hastalık
vardır. Bunlardan en önemlisi uyku apnesidir. Apne en sık rastlanan uyku
hastalığıdır. Bu hastalığın önemi, ölüme yol açabilmesine ve sinsi
seyretmesine bağlıdır. Uyku apnesi, kişinin hayatiyetini, sağlığını bazen de
yaşamını yok eder. Uyku apneli hastanın yaşam kalitesi bozulur. Her zaman, her
yerde, hatta direksiyon başında bile uyuyabilir. Yüksek şiddette horlaması
çevreyi rahatsız eder: Ses o kadar yüksektir ki bazen kendisi bile horlama
sesinden uyanır. İşe yorgun gider, dikkatini toplamakta güçlük çeker. Çalışma
zevki yok olur. Eve çok yorgun döner, televizyon karşısında uyuklamaya başlar.
Ailesi ve çevresiyle iletişimi bozulur. Tedavi edilmemiş uyku apnesi,
kişiyi; hipertansiyon, enfarktüs ve kalp ritmi bozukluklarında yüksek risk
grubuna sokar.
Trafik kazası da bir diğer risktir. Uyku apnesinin
tedavisi mümkündür, temel sorun, tanıdır. Dünyadaki uyku apnesi hastalarının
%80-90’ına henüz tanı konulamadığı tespit edilmiştir.
UYKU APNESİ NEDİR?
Uykuda nefesin 10 saniye ve daha uzun süreyle kesilmesi apne
olarak adlandırılır. Solunumun yavaşlamasına ise hipopne denir. Uykuda nefes
kesilmelerinin sayısı saatte 5’in üstünde ise, tıkayıcı tipte uyku apnesi
sendromu söz konusudur. Hastalığın mekanizması fiziksel kurallara uygundur:
Uykuda nefesin kısmi kesilmesi horlama olarak ortaya çıkar, tamamen kesilmesi
apneye neden olur.
Burada horlamaya çok fazla değinmeyeceğiz. Çünkü tek başına
horlama sosyal bir şikayettir ve tedavisi de sosyaldir. Yorgun olan, alkol ve
sigara içen insanlar horlayabilirler. Kulak-burun-boğaz hekimi olarak bizim
savaşımız daha çok horlama ile beraber ortaya çıkan, uykudaki nefes
kesilmeleridir. Çünkü bu insanlar bu hastalık tablosu ile birlikte bir çok
hayati risk taşırlar.
UYKU APNESİ’NİN BELİRTİLERİ
- Horlama
- Uykuda nefes kesilmesi
- Sabah yorgunluğu
- Sabah baş ağrısı
- Gün içinde uyuklama isteği
- Dikkati toplama bozukluğu
- Sosyal hayatın etkilenmesi
- İşte başarısızlık
- Trafik kazalarında artış
- Kalp sorunları ve hipertansiyon
- Gastroözofageal ve larengofarengeal röflü
- Cinsel isteksizlik gibi belirtiler obstrüktif uyku apne sendromunu akla getirmelidir.
UYKU APNESİNDE TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Tedavide öncelikle hastanın kilo vermesi, yaşam koşullarını
düzenlemesi, sigara ve alkolü bırakması, spor yapması önerilir. Hastalık son 20
yılda daha iyi tanınmış, hastalıkla ilgili birçok bilinmeyen olduğu için, bu
süre zarfında tedavi bir çok değişiklikler göstermiştir. Bu konuyla ilgili ilk
cerrahi tedavi 1979’da uygulanmıştır.
Hastalığın hafif ve orta derecedeki tipleri cerrahi ile
tedavi edilebilirken, hastalığı ileri derecede olanlara genellikle basınçlı
hava maskesi önerilir. Başarı şansı %100 olan tek uygulama sürekli pozitif hava
basıncı CPAP denilen maske yöntemidir. Bu yöntemi hastaların ancak %50’si uzun
süre kullanabilmektedir: 20 yıl önce bulunan yöntem bu süre zarfında çok
geliştirilmiş, çeşitli tipleri değişik pozitif basınç vererek hastaların apne
ve horlamalarından kurtulmalarını sağlamıştır. Ancak bu rahatlama maske
kullanıldığı sürece devam etmekte, maske kullanılmadığında hasta kendisini eski
durumunda, yani horlayan, uykuda nefesi duran ve ertesi gün yorgun gezer bir
halde bulmaktadır.
Uyku apnesinde çok sayıda cerrahi teknik bulunmaktadır.Ancak
günümüzde kullanılan en akılcı teknik uyku endoskopisi denilen yöntem
sonrasında uygulanan cerrahi tedavidir. Hasta ameliyathane de uygun ilaçlarla
uyutularak horlaması ortaya çıkarılır.Bu arada burundan bir kamera vasıtası ile
girilerek uyku apnesine yani tıkanıklığa neden olan bölge tespit edilir. Bu
alan geniz bölgesi, küçük dil ,damak,bademcikler yada dil kökü olabilir. Hangi
bölge nedeni ile horlama ve uyku apnesi oluşmakta ise o bölgeye uygun ameliyat
yapılarak tedavi sağlanabilmektedir.