Srebrenica soykırımı bildirisi
Srebrenica'da yapılan soykırımda hayatını kaybeden 8 bin 372
kişi için Taksim Meydanı’nda anma töreni düzenlenerek basın bildirisi okundu.
Srebrenica soykırımının 24. yıl dönümü nedeniyle İstanbul'da
5 sivil toplum örgütünün iş birliğinde anma etkinliği düzenlendi. Taksim
Meydanı'ndaki binalardan birine, binanın tamamını kaplayacak şekilde dev bir
"Srebrenica Annesi" fotoğrafının yer aldığı pankart asıldı. Anma
törenine Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila Aydıner, belediye başkan
yardımcıları, Bakırköy Belediye Başkan Yardımcısı Cavit Ganiç, Bosna Sancak
Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Muhammed Sancaktar ve yönetim kurulu
üyeleri, Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı Başkanı Prof. Dr. Adem Fazlıoğlu,
Bosna Hersek Dostları Vakfı Başkanı Saffet Erdem ve yönetim kurulu üyeleri,
Genç Boşnaklar Derneği İstanbul Başkanı Malik Hadzic ve yöneti m kurulu
üyeleri, İstanbul Kültürlerarası Sanat Diayalogları Derneği Başkanı Fatma Beste
Gürsü ve yönetim kurulu üyeleri, CHP Bayrampaşa Belediye Başkan Adayı Remzi
Albayrak ile çok sayıda Boşnak göçmeni katıldı.
Yaklaşık 200 kişinin pankartın önünde bir araya geldiği anma programında Bosna
Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı Başkanı Prof. Dr. Adem Fazlıoğlu, Bosna
Sancak Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Bosna Hersek Dostları Vakfı, Genç
Boşnaklar Derneği İstanbul ve İstanbul Kültürlerarası Sanat Diyalogları Derneği
adına basın bildirisi okudu.
İnsanlık tarihinin en karanlık olaylarından biri
Prof. Dr. Adem Fazlıoğlu'nun “Srebrenica Boşnak Soykırımı’nın 24 yılı Ortak
Bildirisi” başlığı altında okuduğu metinde soykırım kurbanları anılırken, şu
ifadelere yer verildi: “Bugün, Birleşmiş Milletler (BM)
üyesi bağımsız bir ülke olan Bosna-Hersek’in, komşuları Sırbistan ve Karadağ
tarafından yok edilmek üzere saldırıya uğradığı savaş sırasında, BM’nin
koruması altındaki bir bölgede, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da işlenen
en büyük insanlık suçunun, yani Srebrenica’daki Boşnak Soykırımı’nın 24. yıl
dönümüdür.
Srebrenica'daki Boşnak Soykırımı, 1992-1995 yılları arasında, Bosna-Hersek'in
dış saldırı ve işgale uğradığı savaş sırasında tüm Bosna sathında, Boşnaklar
üzerinde işlenen savaş suçları ve soykırımlarının dehşetini adeta
sembolleştiren, BM, Avrupa ve İnsanlık tarihinin en karanlık olaylarından
biridir.
Boşnaklar üzerinde işlenen bu savaş suçu, BM tarafından "Güvenli
Bölge" ilan edilen ve o dönem Hollanda askerleri tarafından sözde korunan
Srebrenica'da, BM’nin ve uluslararası toplumun gözetiminde işlenmiştir.
Srebrenica'daki bu soykırım suçunun işlenmesi sırasında, 11-22 Temmuz 1995
günleri arasında, daha önce BM tarafından silahsızlaştırılmış, Sırplar
tarafından esir alınmış ya da BM’nin Hollanda askerleri tarafından Sırplara
teslim edilmiş, yaşları 1 gün ile 94
arasında değişen en az 8 bin 372 Boşnak, planlı ve kitlesel olarak katledilerek,
öldürülmüşlerdir.
Bu savaş ve soykırım suçu, General Ratko Mladić komutasındaki "Bosna Sırp
Cumhuriyeti Ordusu” ve Sırbistan İçişleri Bakanlığı'na bağlı
"Akrepler" isimli paramiliter Sırp četnik çeteleri ile birkaç yüz Rus
ve Yunan gönüllü savaşçısı tarafından işlenmiştir. Bölgeyi "Güvenli
Bölge" ilan edip onu korumayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi
ülkeler, Bosna'da görev yapan Birleşmiş Milletler'in sivil ve askeri
yetkilileri ve uluslararası toplum bu soykırımın suç ortaklarıdırlar.
Bosna'da işlenen bu Boşnak soykırımlarının temel amacı, Bosna-Hersek'i bağımsız
bir devlet olarak var eden; toprak bütünlüğünü, tarihini, kültürünü ve devletin
gerçek sahibi Boşnak halkını, özellikle de erkeklerini soykırımla yok ederek,
Bosna-Hersek' in bağımsızlığını yok etmek, devamında Bosna'yı ve Bosnalı
Sırpları Sırbistan ile tek bir devlet içinde Büyük Sırbistan içinde
birleştirmekti.
Sırplar, bu hedefe tam anlamıyla ulaşamasa da Bosna Hersek Cumhuriyeti’ni savaş,
savaş suçları, soykırım ve uluslararası
toplumun dayattığı adaletsiz Dayton Barış Anlaşması ile fiilen bölmüş ve adeta
yayılmacı politikalarının ödülünü almışlardır.
Soykırım ile ilgili alınan kararlar etkisizdir
Savaşın ve soykırımın üzerinden 24 yıl geçti ancak, geçen sürede ne suçlular
cezalandırılabildi, ne de acılar dindirilebildi. Lahey’deki eski Yugoslavya
Savaş Suçları Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı, Srebrenica olayının soykırım
olduğunu hükme bağlamış olsalar da yaptırım içermediklerinden ve asıl failler
Sırbistan ve Karadağ’ı soykırım suçu ile mahkum etmediklerinden ötürü yetersiz
kararlardır.
Yine ABD Temsilciler Meclisi, Avrupa Parlamentosu, BM Bosna Yüksek Komiseri ve
birçok ülke parlamentosu tarafından, Srebrenica olayının Boşnaklar üzerinde
uygulanmış planlı bir soykırım olduğuna dair alınan kararlar, doğru kararlar
olmakla beraber yaptırım içermediklerinden ötürü etkisiz kararlardır.
Aynı şekilde Bosna Hersek’in, Lahey Adalet Divanı’nda Sırbistan ve Karadağ’a
karşı açmış olduğu soykırım suçu davası ile ilgili yapılan temyiz başvurusunun
’yetkisiz’ kişi başvurusu gerekçesi ile reddedilmesi ve zaman aşımı nedeni ile
davanın ortadan kaldırılması, savaş suçları ve soykırımla ilgili adalet
arayışlarına ağır bir darbe indirmiştir.
Srebrenicalı anaların Hollanda’da, Hollanda Hükümeti’ne karşı açmış oldukları,
Srebrenica’daki soykırımda Hollanda askerlerinin ve dolayısıyla Hollanda
Hükümeti’nin sorumluluğunun tespiti ve buna bağlı olarak ceza ve tazminata mahkum
edilmesi ile ilgili dava, Hollanda Temyiz Mahkemesi’nde 27 Haziran 2017 tarihinde
karara bağlanmış, mahkeme Srebrenica’yı korumakla görevli Hollanda Birliği’nin,
dolayısıyla Hollanda Hükümeti’nin yalnız 350 Boşnak’ın katlinden ve bunlarla
ilgili yüzde 30 tazminattan sorumlu tutulmasına karar vermiştir. Bu karar da
Bosna’da işlenen savaş suçları ile ilgili daha önce benzer davalarda alınan
kararlar gibi adaletsiz bir karar olup, vicdanları bir kez daha kanatmıştır.
Sırp savaş suçluları, sembolik birkaç istisna dışında henüz
cezalandırılmamıştır, Savaş suçlusu olan Sırbistan ve Karadağ devletleri ile bu
suçları bireysel olarak işleyen caniler, adalet önünde mahkûm oluncaya kadar
dünyanın vicdan sahibi tüm insanları bıkmadan, usanmadan mücadelelerini sürdürmelidirler.
Savaş suçları, soykırım, Sırp yayılmacı politikaları ve savaşla kazanılanların
üzerine Bosna- Hersek’e dayatılan Dayton Barış Anlaşması ve bunu takip eden
Rambuye ve Lizbon gibi siyasi anlaşmalar, Bosna-Hersek’in anayasal bütünlüğünü,
bağımsızlığını yok etmiş, devleti işlemez hale getirmiş, güce ve adaletsizliğe
dayanan miadını doldurmuş anlaşmalardır. Bu adaletsiz anlaşmanın,
Bosna-Hersek’in; anayasal bütünlüğünü temin edecek şekilde yenilenmesi, çağdaş,
işleyebilir bir anayasaya kavuşturulması ve yeniden düzenlenmesi için,
ülkemizin öncülüğünde uluslararası toplum destek vermelidir.
Bosna Hersek, AB ve NATO’ya dahil edilmelidir
Uluslararası toplumun Srebrenica’daki soykırımı engelleme konusundaki
başarısızlığını da göz önünde bulundurarak, benzer bir olayın Bosna Hersek ya
da bölgedeki herhangi başka bir yerde tekrarına bir daha asla izin vermemek
için, Bosna Hersek'in bir an önce Avrupa Birliği ve NATO'ya dâhil edilmesi
hayati önemdedir ve ülkemiz başta olmak üzere tüm uluslararası toplum bu
konunun takipçisi ve destekçisi olmalıdır.
Bölgede güven ve barışın yeniden tesisi için, soykırımdan sorumlu olan
Sırbistan’ın ve Sırp Halkı’nın, soykırım suçu dahil tüm savaş suçlarının, kendi
halkı adına işlendiğini kabul etmesi ve sonuçları ile yüzleşmesi, kalıcı
barışın ön koşuludur. Bunun gerçekleşmesi halinde; bağımsız, demokratik, adil,
gelişmiş bir Avrupa ülkesi olarak Bosna Hersek’i yeniden inşa etmek mümkün
olacaktır.
Soykırımla yerlerinden edilen Boşnakların ata topraklarına dönüşünü teminat
altına alan Dayton Barış Anlaşması’nın ilgili maddeleri tavizsiz uygulanmalı,
Bosna Hersek Devleti ile işbirliği içinde, soykırımın en büyük failleri olan
Sırbistan, Karadağ, Hollanda ve BM’nin katkıları, ABD, AB ve ülkemizin de
teşvik ve destekleri ile uluslararası bir fon oluşturulmalı ve bu fon yalnız
kendi yurtlarına geri dönmek isteyen soykırım mağdurlarının ihtiyaçları için kullanılmalıdır.
Şiddet yerine sabrı, nefret yerine sevgiyi, haksızlık yerine adaleti, çocukları
öldürmek yerine onların eğitimini, savaş yerine barışı, ölüm yerine yaşamı,
kötülük yerine iyiliği seçen Bosna’daki kardeşlerimiz gibi, bizlerin de,
soykırımı inkar ederek acılarımızı, yaralarımızı kanatan herkese mesajımız
şudur:
‘Srebrenica’daki Boşnak Soykırımı’na dair gerçek, artık unutulmayacak,
unutturulmayacak ve yalanlarla yok edilemeyecek bir güce erişmiştir. Bu
gerçeğin yaşatılması vicdan sahibi tüm insanlığın sorumluluğundadır. Ancak,
Bosna-Hersek’teki Boşnak kardeşlerimiz ve Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan biz
Boşnak kökenli yurttaşların, hem tarihe, hem de gelecek kuşaklara karşı
sorumlulukları farklıdır. Bu insanlık suçunu unutmayacağız, unutturmayacağız,
çocuklarımıza ve gelecek kuşaklara anlatmaya devam edeceğiz.’
Srebrenica asla Unutulmasın, bir daha hiçbir yerde, hiç kimseye
tekrarlanmasın. Dünyada barış, hep
egemen olsun.”
Basın bildirisinin ardından, soykırımda yaşanan trajedinin
simgesi haline gelen 'Srebrenitsa Annesi' fotoğrafını çeken fotoğraf sanatçısı
Almin Zrno da bir konuşma yaptı. Anma programı Srebrenica annesinin
fotoğrafının yer aldığı pankartın önünde çekilen hatıra fotoğrafıyla son buldu.