Mustafa HATİPLER / Prof. Dr. / Rumeli Mektupları
ŞEFAAT YA RASULALLAH...
MİLADİ takvime göre, Nisan ayı, Cenab-ı Hakk’ın: “Habibim seni yaratmasaydım, kainatı yaratmazdım” diye övdüğü, Peygamber Efendimizin (S.A.V.) dünyaya teşrif ettikleri aydır. Fuzuli’nin:
“Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam
Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su”
(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı! Susamışların, susuzluktan dudağı kurumuşların yanıp dâimâ su diledikleri gibi ben de seni özlüyorum.) diye yazdığı Fahri Kainat olan Hz. Peygamber (S.A.V.)’in doğumunu, yaşadıklarını, hayatını, insanlığa verdiği evrensel mesajı ve ölümünü hangi kalem yazsa eksik kalacaktır. Bu eksikliği baştan beyan ederek ve şefaatına nail olmayı ümid ederek, sözü sözün sultanı sayılan şiire, O’nun için nacizane tarafımızdan yazılmış bir şiire bırakalım:
BİR HATTATIN YAZILMAMIŞ GÜN
Bana adını yazmak düşmüş bu beyaz kağıtlara ey sevgili...
Adını yazmak;
Rezzak-ı alemin gönüllerin gergefine ebem kuşağı renkleriyle nokta nokta, harf harf işlediği adını...
Adını yazmak,
Adem’in müjdelediği,
Bahira’nın beklediği
“Veda Tepesi’nden doğan ay” gibi
“İsmuhû Ahmet” deryasının dalgalarının parlattığı adını...
Adını yazmak,
Gemisinde Nuh’un
Süleyman’ın rüzgarlarında
Cömertliğinde İbrahim’in
Teslimiyetiyle İsmail’in
Yunus’un balığıyla
Yakub’un Külbe-i Ahzân’ında
Yalnızlığının kuyusunda Yusuf’un...
Mizmarlarıyla Davut’un
Musa’nın “Yed-i Beyzâ”sıyla
Meryem’iyle İsa’nın...
Adını yazmak...
Adını yazacak olmamdandır titreyişlerim..
Yüreğimde,
Bu hep taze,
Bu hep buruk ürperiş ondan…
Kalemimdeki, divitimdeki heyecan
Kağıdımdaki intizar,
Mürekkebimdeki
Sönmek bilmez yangını vuslat ateşinin hep bundan...
Bana adını yazmak düşmüş bu beyaz kağıtlara ey sevgili....
Yani ki seni yazmak...
Sevda tohumunun çatladığı,
Tutku filizinin boy attığı,
Sadakat meşalesinin yandığı
Evlerin en güzeli
Erkam’ın Evi’yle seni yazmak...
Seni yazmak...
“And içeriz..”
“Sevinçte ve tasada,”
“Sıkıntıda ve rahatlıkta”
“Seninle birlikte olacağımıza” “and içeriz...” diyen
Akabe erlerinin parmaklarıyla seni yazmak...
Sürekâ’nın geri dönen atının tutkusuyla seni yazmak...
İşte nakşediyorum ,
İşte yazıyorum adını, titreyen, paramparça bir yürekle...
İşte yazıyorum adını, mahcupluğuyla senden utanmanın...
İşte, işte yazıyorum adını, bu beyaz kağıtlara...
Herkes öyle sanıyor,
Herkes adını bu beyaz kağıtlara yazdım diye biliyor,
-Anam babam sana feda olsun ya Habiballah-
Ben aslında; senin adını, kağıtlara değil, harf harf, lime lime, nokta nokta,
Kalbime... Kalbime yazıyorum....
Tarih : 16 Nisan 2015 Perşembe Hit : 906
Yazarın Diğer Yazıları
İran’ın İsrail’e füze ve dron saldırısına dair Şimdi olmazsa ne zaman? Naziler, Martin Niemöller ve Bulutlar... Dün Musa, bugün Ubeyde... Sabra ve Şatilla’dan Gazze’ye İsrail’den Her Dem Katliam ve Soykırımı Büyük mübadele’nin 100. yıl anısına Şabra ve Şatilla’dan sonra Gazze G20’nin tek yeryüzü düşüncesi 2024 yerel seçimlerine doğru Bir seçimin ardından Malum baharlar gelemiyor... Ey kavmim!.. 14 Mayıs seçiminin anlamı Aslan gözünü açtı İlla Edep Fatih Sultan Mehmet Han Ahidname ve İnsan Hakları Şehir ve insanlar Rumeli sevdası Yunusu anlamak Srebrenitsa Soykırımı; Rakamdan ibaret değil Değişim ve başkalışım Savaş mı, barış mı, vurgun mu? Rumeli’nin fethinde rolü olan bir kahraman: Lala Şahin Paşa Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline dair Mansur Kütüphane fikrine sahip çıkılmalı Yazmanın soylu duruşu Dokunmak, samimiyet ve ihanet... Türkiye’de şehirli dindarlık üzerine Gün akşamlıdır Defender Europe 21, Karadeniz ve Türkiye Balkan Harbi ve Muhaceret üzerine Bugün günlerden “Yunus” Emekli Amirallerin Ortak Bildirisine dair... Mart Ayı, İstiklal Marşı ve Akif Bir şafaktan bir şafağa değil, bir salgından bir salgına... Yekta Güngör Özden'i bilen, hatırlayan var mı? Beyne’l-Havf ve’r-Recâ Fark; Cebburrut Devlet’ten, Kerim Devlete... Azerbaycan neyimiz olur? Bilmeyen ne bilsin bizi / Bilenlere selam olsun... Petrol fiyatları ve Rusya Hatay gibi yutulmak istemiyormuş... Türkiye’nin Libya’da işi var; Hep olmalı... Miloseviç suçlu muydu? Korkumuz yok Acelemiz var Zor ama önemli günler Gezi Parkı, Bergama altın madeni, Kaz Dağları olayları ve Cui Bono 15 Temmuz 2016 üzerine Nil Nehri taşması ya da her şeyi Allah’tan istemek üzerine Eğitimin ABC’si değil, evveli, bugünü ve yarını için Yeni Reform Paketi Türkiye’nin Beka Sorunu ABD, Panama, Saddam ve Maduro Suriye’den çekilen ABD değil, Suriye’de DEAŞ’a yenilen ABD Fransa’yı tutun Modernizm çaresizliğinde İnsan Tarihin derinliklerine yolculuk Kalbim Dinamit Kuyusu Bu sefer olmayacak, Venseremos Türkiye’nin seçimi 24 Haziran seçimi kader noktasıdır Sevdiğini bir daha söyleme zamanıdır Yedi düvele karşı kavga ya da bitti’ye yazılmamak Tuz ve Tuz-Ekmek hakkı üzerine Seni bekliyoruz Hoşgörü değil İstimalet Günün öncesine ve ötesine bakmak İman ve İman tazelemek üzerine Büyük devlet olmak Bir Münevver Aydınlatıcı Işığı ya da Şair Erdem Bayazıt İşin aslı Hain Darbe Girişimi’nin kırılma anı Katar krizi ya da ABD’nin yeni planları Rumeli’de medeniyet kurucuları EVET’in anlamı Tercihimiz EVET Dağ gibi; EVET Kimdir John Berger? Halep bir çığlıktır İnsan, insan-ı kamil ve üstün insan üzerine bir tutam kelam (II) İnsan, insan-ı kamil ve üstün insan üzerine bir tutam kelam (I) Yeniden diriliş ve şişedeki kanımız Hesap hatası İstanbul’un Fethi yada Fethin İstanbul’u (2) İstanbul’un Fethi yada Fethin İstanbul’u (1) Lale ve Gül (II) Lale ve Gül (1) Rumeli’de Var Olmak… Hangisi doğru! Dostluk üzerine... Köprülerde Saklı Olan Ayna ve Toprak Hüzün en çok Rumeli'ye yakışır Şefaat Ya Rasulallah... Rumeli bizim bitimsiz sevdamızdır