25 Nisan 2024 Perşembe   

Sadık KAHRAMAN / Gazeteci Yazar / Şehir ve İnsan

SEÇİM RÜZGARI

 

Gündemimizin şu günlerden itibaren artık neredeyse tamamı haline gelecek olan Cumhurbaşkanı adayları meselesi gitgide kızışıyor. Malum, Emnel İmamoğlu siyasi yasak ve hapis cezası tehlikesiyle karşı karşıya. AK Parti tarafı ise bu olayı büyüterek ne kadar kötü bir hata yaptığını hala fark edebilmiş değil. Belediye başkanlığı döneminde okuduğu bir şiir yüzünden hapis cezasına çarptırılan Erdoğan, her ne kadar durumlarının kıyaslanacak bir tarafı olmasa da, halkın kahramanı haline gelmişti. İmamoğlu da bugün, AK Parti’nin gerek seçim tekrarı gerek bu konuya benzer durumlardaki çıkışlarıyla, kendi elleriyle kahramanlaştırdığı bir isim haline geldi. Bir anda, telaşla yapılan bazı yanlışları başka yanlışların izlemesiyle, kötü toplum nabzı yoklamasıyla, İmamoğlu, ulusal siyaset arenasında kendine yer bulmuş oldu. Öyle ki, bugün artık, CHP kesiminin Cumhurbaşkanlığına gösterebileceği, Erdoğan’ın karşısına çıkmasını istediği tek isim. Erdoğan ile propaganda döneminde çarpışmak belediye seçimi kazanmaya benzemeyecektir elbette. Önceki yazıda da söylediğim gibi, çalışkan öğrencinin sınav dönemi yaklaşınca artan özgüveni ve soğukkanlılığını koruma yeteneği, Erdoğan’da seçim dönemi yaklaşınca zuhur ediyor. Bu parlak öğrenciye karşı koyarak birebir kazanan henüz olmadı. İmamoğlu’nda da yapsa yapsa o yapar denilecek bir ışık şimdilik görünmüyor, tabii AK Parti, 2019’da yaptığı seçim tekrarı hamlesi gibi bir başka büyük yanılgıya düşmezse...
*
Keskin çizgilerle birbirinden ayrılmış toplumumuzun, beyaz yakalı kesiminin kendi halindeki bir ödül töreninde bir yönetmen, Türk Silahlı Kuvvetlerine “kimyasal silah kullanıyor diyerek” iftira atan bir doktoru, barışçı diye isimlendirip savunuyor. Salonda buna karşı çıkan tek bir oyuncu var, o da işlerini kaybedeceği riski olduğunu bilerek çıkış yaptığını söylüyor. Sözde elitlerin, “Mahalle baskısı yapıyorsunuz,” “at gözlüklüler,” “yobazlar” diye diye aşağıladıkları cenaha zerre kadar tahammülleri yok. Sanatçısı, gazetecisi, sadece hükümeti desteklemediğinde değerli oluyor gözlerinde. Kendileri gibi düşünen biri şiddet olayına karışsa koruyorlar ya da ağız birliği yapıp susuyorlar. Herhangi bir konuda kendileri gibi düşünmeyeni de anında linç ediyorlar. Kılıçdaroğlu, “Ekmeleddin İhsanoğlu’na tıpış tıpış oy vereceksiniz” diyor, sorgulamadan oy veriyorlar. 10’dan fazla seçim kaybetmiş ve her seçim sonucundan sonra ‘ben kazandım’ diyebilmiş birini destekliyorlar, sonra da AK Parti’ye oy veren insanlara ‘cahil ve koyun’ diyorlar. Siyaset tarihimizin bu elitist kesimin despotizmine mahkum olması yetmemiş gibi, günümüzde de hala bunların rüzgarı esmeye devam ediyor. Öte yandan altılı masada kalkmışlar, “Haydar Baş’ın oğlunu masaya alsak mı almasak mı” diye konuşuyorlar. İşte manzara tam buradan belli oluyor. Masa daha kendi kendine yetmiyor, Erdoğan nefreti hariç ortak bir noktaları da olmadığı için böyle şeylerle uğraşıyorlar. Ne diyelim, Muharrem İnce haklı çıkacak, bin yıl da geçse iktidar olamayacaklar gibi görünüyor, izleyip göreceğiz.
*
Hepsi bir yana, tüm çarpışmalar, tartışmalar, kavgalar bir yana, ne yazık ki teröre karşı durmak bile bizi bir araya getiremiyor artık. Hükümetin kontrolsüz mülteci politikası her geçen gün bize biraz daha pahalıya patlıyor, orası kesin. Denetimsizce sınırlardan geçirilen milyonların arasından çıkan, en sonki örneğine İstiklal Caddesi’nde rastladığımız kalleş gibileri yüzünden kendi vatanında can korkusuyla yaşamak insanın zoruna gidiyor tabii. Fakat böyle terör saldırılarını fırsat bilip seçimlerden dem vurarak aklınca ukalalık edenler, kendi insanımızın ölüsünden polemik oluşturmaya çalışanlarla yaşamak da bir o kadar zoruma gidiyor benim. Yürüdüğümüz sokaklar, caddeler bize gitgide yabancılaştırılmaya çalışılıyor ama kimilerinin tek derdinin hala siyaset yapmak olduğunu görünce insanın beraber yaşadığı topluma karşı sahip olduğu ümit gittikçe yok oluyor. Böyleleriyle aynı memleketin havasını solumak bile zul geliyor. Keşke bugün bu çirkin zıtlaşmalar yerine, yalnızca hain terör saldırısı yüzünden yitip giden canlarımızı konuşabiliyor olsaydık. Ben bu vesileyle hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına da sabırlar diliyorum. Ruhları şad olsun. Hepimizin, tüm milletimizin başı sağ olsun. Vesselam.

Tarih: 21 Kasım 2022 Pazartesi    Hit: 1514




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol