26 Nisan 2024 Cuma   

İlyas ÇAĞLAYAN / Tiyatrocu / Oyuncu / Kültür - Sanat

SANAT VE PARA

 

Oldukça sert geçen bir kışın ardından gelen bahar hayatımızdaki tüm durağanlığı kaldırarak yeni ümitler, yeni amaçlar edinmemizi sağlamakta. Dünyanın içinden geçtiği bu zor günlerde  yeni umutlar ve amaçlar edinebileceğimiz, dört elle sarılabileceğimiz tek şey sanat. Sokakta, galeride, salonda karşılaştığımız her etkinlik bizleri içinde bulunduğumuz şartlardan alarak bir an bile olsa başka diyarlara götürmekte.
Lakin son birkaç yıldır;  sanata yapılan yatırımlar daha doğrusu sanatı paraya çevirme çabaları ile sanat kuruluşlarının kar amaçlı yönetilen şirketler gibi yönetilmesi, sanatın özünden uzaklaşmamıza sebep olmakta. Örneğin; İstiklal Caddesinde sokak müziği yapan bir gurubun içtenliği ve samimiyeti konser alanlarında bize geçmemekte. Küçücük atölyesinde yaptığı resimleri sergileyen bir ressamın eserleri galerilerde görücüye çıktığında süslü püslü dekorasyonlarla orijinalliğini kaybetmekte.
Aslında sanat hayatımızla iç içe olmalı hiç ummadığımız yerde karşımıza çıkmalı ve bir an bile olsa onun keyfini yaşayabilmeliyiz. İşte burada da sanatın ticaret için değil insan için yapılması gerekliliği ortaya çıkmakta. Kapalı kapılar arkasında elit kesim olarak adlandırılan veya kendisini öyle konumlandıran gruplara yapılan sanat etkinlikleri halkın geri kalanına ulaşamamakta. Çocuklarını sanat kurslarına gönderebilmek için çaba sarf eden ve bütçelerinden tasarrufa giden aileler ise sanatla olan bağlantılarını ancak bu kurslarla sürdürebilmekte.
Geriye kalanlar ise sanatsal etkinliklerden uzak, bihaber olarak hayatlarını devam ettirmektedir. Para sanat ilişkisinin bu kadar iç içe olması sonucunda nüfusunun yüzde 60’ı ‘elit olmayan’  tabakada yer alanlar sanattan uzak yaşamaktadırlar.
1970’lerde  yaşananların tekrarı gibi gözüken bu durum ilerleyen yıllarda bizleri yeniden yapılanmaya götürebilir. Lüks otellerden çıkmayan sanatçılar, üst düzey yöneticiler tarafından verilen partilerde boy gösteren sanatçılar ülkenin yaşadığı 80 darbesi sonucunda halktan uzaklaşmanın cezasını çekerek 90’ların ortasına kadar halkla barışmaya çalışmıştır.
Nejat Uygur, Zeki-Metin ikilisi, Levent Kırca tiyatro kolunda bu çabayı vermiş ve halkı salonlara doldurmayı başarmışlardır
İşte yakın tarihimizde i bu ibret bile bize sanatın insan için yapılması gerektiğini, sermayedarların hegemonyasında kalmaması gerektiğini göstermekte.
Evet para sanat yapmak için gerekli, ancak Sanat ile Para yapmak; işte bu ne sanata ne insana uymakta…
***
Çocukların aldıkları eğitim, sanatsal yaratıcılıklarını ya açığa çıkarır, ya da yok eder.
Çocukların aldıkları eğitim, onların sanatsal yeteneklerinin ve algılarının gelişimi üzerinde son derece belirleyici bir etkiye sahiptir. Özellikle yanlış sanat eğitimi veya yönlendirmeleri çocuk üzerinde olumsuz izler bırakabilmektedir. Basmakalıp bir eğitim anlayışı, çocuğun sanatsal yaratıcılığını daha gelişmeden örseleyip yok edebilir. 12 yaşına dek çocuğa verilecek doğru sanat eğitimi, geleceğin çok yönlü yaratıcı bireylerinin yetişmesinde etkin bir rol oynayacaktır. Bu açıdan, okul öncesi eğitimin, özel bir yeri ve önemi olduğunu söylemek mümkündür. Okul öncesi dönemde yapılacak eğitimin etkileri, çocuğun sanatsal yaratıcılığı açısından tüm yaşamını etkileyecek niteliktedir.    Sanatla kalın...

Tarih: 18 Nisan 2022 Pazartesi    Hit: 1512




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol