Günümüzde implant tedavisi, yaygınlaşan bir ihtiyaç haline gelmiştir. İmplant tedavisi uygulayan kliniklerin ve ülkemizdeki implant üretimi ve satışını gerçekleştiren firmaların sayılarının artması, hizmetin daha ulaşılabilir olmasına imkân sağlamıştır. Ancak bu hızlı büyüme, beraberinde bazı sorunları da getirmiştir: “daha çetin rekabet şartları”.
Önceleri muayenehanelerin ve kliniklerin büyük çoğunluğunun sadece hekimler tarafından açıldığı ve işletildiği bir dönem vardı. Bu dönemde kalite ve nitelikli tedavi daha öncelikliydi ve hekimler yaptıkları iş ile ön plana çıkıyorlardı. Son zamanlardaysa hekim olmayan, sektör dışından, daha çok ticaretle iştigal eden sermaye sahipleri tarafından açılan kliniklerin de sisteme dahil olmasıyla sağlık sektörü biraz daha maliyet-kar odaklı bir yapıya büründü. ‘Tedavi edilmesi gereken hasta’ yerine ‘hizmet ve ürün satılması gereken müşteri’ bakış açısı yerleşti. Buna göre rakip kliniklerle daha iyi rekabet etmek için fiyatlar aşağı çekilmeliydi ve bunun için de maliyetlerin aşağı çekilmesi gerekiyordu. Bu da tabii ki beraberinde birçok noktada daha ucuz ürünler kullanmak kaydıyla kaliteden ödün vermeyi getirdi.
Bu durumda, hastaların doğru ve bilinçli kararlar alabilmeleri oldukça zorlaştı. Günümüz ekonomik şartlarının da etkisiyle en uygun fiyatlı tekliflere yönelim doğal olarak arttı. Ancak yapılması gereken, her zaman olduğu gibi, sağlık hizmeti sunan kurumların ve hekimlerin sağlık ve kalite standartlarına uygunluğunun araştırılmasıdır. Sağlık hizmetlerinde maliyet-kâr dengesi kadar, uzun vadeli sonuçları ve hastanın sağlığını koruma prensibi de göz önünde bulundurulmalıdır. Kaliteli hizmetin, hastaların sağlık ve güvenliği açısından en önemli faktör olduğu unutulmamalı, rekabet koşullarının sağlık standartlarından ödün vermeden dengelenmesi gerekliliği önemsenmelidir.
Özellikle bazı yanlış ve eksik bilgi veren reklam kampanyaları, hastalar arasında bilgi kirliliği oluşturmaktadır. Yukarıda bahsettiğim durum yurtdışından gelen hastalar açısından da benzerdir. Sağlık turizmi sektöründe de fiyat ucuzluğunun ön planda tutulması, bu hastaların kaliteli hizmet ve malzeme yerine sadece "en ucuz" seçeneği aramasına sebep olmaktadır. Oysaki kalite, sağlık alanında da her sektörde olduğu gibi, her zaman daha iyi hizmet ve sonuçlar sunar.
Bir örnek olarak; son zamanlarda bazı reklam kampanyalarıyla "Alman implantı”, “İsviçre implantı" veya benzeri ifadelerle duyurulan markalar, yerli implantlardan dahi uygun fiyatlarla hastalara sunulmaktadır. Ancak bunların büyük çoğunluğu gerçekte Alman malı olmaktan uzaktır ve kalite standartlarına uymamaktadır. Hatta bazıları ülkemizde üretilerek üzerlerine “made in Germany” ibaresi basılmaktadır. Bu tarz yanıltıcı tanıtımlar, hastaların doğru kararlar almasını zorlaştırmakta ve bir sürü mağduriyet ortaya çıkarmaktadır. Halbuki uygun fiyat ve kaliteyi bir arada sunmak istiyorsak bunun için ülkemizde, kendi büyük sanayicilerimiz tarafından üretilen, kaliteli, yerli ve milli TÜRK MALI implant markalarımız vardır ve birçok "Alman Malı" implantın önünde yer alabilecek kalitededir. Bu yerli markalarımız uluslararası alanda da başarılar elde ederek dünya çapında birçok ödül almış ve saygınlık kazanmıştır. Bunlar pekâlâ tercih edilebilir.
Sonuç olarak, sağlık alanında seçim yaparken ucuzluk yerine kaliteye odaklanmalıyız. İmplant tedavisi ve benzeri birçok uzun süreli etkileri olan işlemlerde, sağlık profesyonellerinin sunduğu kalite ve güvenden ödün verilmemelidir. Bu nedenle, hastaların kendi sağlıkları için doğru kararı verebilmeleri adına araştırmalarını çok iyi yapmaları önemlidir. Sağlık hizmeti sunan kliniklerin ve ürünlerin kalitesini belirleyen kutudaki yazılar değil, bilimsel kanıtlar ve üreticinin özellikleri olmalıdır.
Özetle, sağlık alanında ucuzluğun kaliteyle nadiren bir araya geleceği unutulmamalıdır. Hastalar olarak, kendi sağlığımızı ve tedavi süreçlerimizi önemsemeli, güvenilir ve kaliteli hizmet veren sağlık profesyonellerini tercih etmeliyiz. Kalite ve güven standartlarına uygun olarak yapılan tedaviler, gelecekte oluşabilecek olumsuz sonuçları önlemek açısından büyük önem taşır. En başta uygulanacak doğru bir tedavi protokolü ve iyi bir planlama ileriki zamanlarda aynı tedavi için tekrar tekrar bütçe ayırmaktan kurtaracaktır. Sağlığımızı riske atmayarak, bilinçli ve doğru kararlar almamız dileğiyle.