20 Nisan 2024 Cumartesi   

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞININ YANSIMALARI...

 

Rusya-Ukrayna savaşında ikinci aya girilirken savaşın dünya siyasetindeki yansımaları yeni bir dünya düzenine işaret ediyor.
Beklentilerin aksine Rusya’nın Swift sisteminden çıkarılması Rus devleti üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olmadı. Tam tersine, Rusya ve bölgesel ülkelerin ( Çin- Türkiye-İran- Orta Asya vb.) prototipi üzerine çalıştığı milli paralarla ticaret yapılması fikri uygulamaya konuldu. Geçici bir süreliğine Rus Rublesi değer kaybetmesine ve Rus borsasının kapatılmasına rağmen Ruble savaştan önceki değerine geri geldi. Bu süreçte Rusya sadece % 10 oranında bir resesyona maruz kaldı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky’nin her fırsatta yaptırımların yetersiz olduğunu yinelemesi bu görüşle paralel gitmektedir. Bununla beraber, Başkan Putin doğal gaz ve petrol ihracında bundan böyle özellikle dost olmayan ülkelerden Ruble üzerinden ödemeleri alacağını ilan etti. Bu kararla, Amerikan Doları’nın küresel hakimiyetini ciddi şekilde tehdit etmiş oldu. Her ne kadar batı Avrupa devletleri ve Amerika bunu kabul etmeyeceğini ilan etse de bazı Avrupalı ve Asyalı devletler buna sıcak bakacağını açıkladı.
 Benzer bir olay Körfez’de yaşandı. Suudi Arabistan, Çin ile olan ticaretlerinde Dolar yerine Yuan kullanabileceklerini açıkladı. Akabinde, Cidde’deki Aramco petrol tesisleri Biden tarafından yakın zamanda terör örgütü listesinde çıkartılan İran destekli Yemenli Husi'ler tarafından hedef alındı. Basit bir analizle, Amerika’nın savaşın başından beri petrol satışlarını arttırdığı ve kar ettiği görünmektedir ve bunu baltalayacak her şeye karşı olduklarını buradan çıkarmak mümkündür. Bu minvalde, Körfez ülkelerini petrol arzlarını dolar ile devam ettirmesi Amerika’nın ekonomi stratejisi için çok elzem durumda. Kendisine rakip olabilecek Venezuela ve İran gibi ülkeler ağır ambargolar ve altyapı yetersizlikleri yüzünden bütün dünyaya petrol satamamaktadır. Asya ve Avrupa’nın kendi iç pazarlarına doğru büyüme eğilimi göstermesi ekonomik anlamda tersine-küreselleşme trendini doğurabilir, veya bir başka senaryo’da Çin, Rusya (Türkiye dahil olmak üzere) ve öbür Asya pazarları artık dünya ticaretinde ağırlık merkezi olacağıdır.
 Bunun önüne geçmek isteyen ABD, güvenlik meselelerini gündemde tutup Rusya’nın Finlandiya ve İsveç gibi bölgesel ülkelerle ve Rusya’nın arka bahçesi olan Gürcistan ile arasını açıp askeri gerilimi had safhada tutmaktadır. İlk tahlilde, bu ülkelerinin güvenlik arayışının Rusya’nın saldırgan politikalarından doğduğu düşünülse bile önceki yazılarımızda belirttiğimiz üzere Rusya sınırına doğru NATO ittifakının genişlenmesi ve yığınak yapması aslında olayı başından beri provoke eden meseledir. Şayet, 21. yüzyıl dünya siyasetinde toprak fethi gibi bir kavram artık bağlam dışıdır. Mevcut durumda Almanya ve Fransa gibi ülkeler kendi çıkarları için daha fazla silahlanma yoluna giderken, Yunanistan –Romanya – Polonya ve Baltık ülkeleri Amerika’nın eline bakmaya devam edecekler. Türkiye her ne kadar Avrupa ve Amerika tarafından (ve onların taşeronu Zelensky tarafından) bu sarmalın içine çekilmek istenmişse de bu konuda başarılı olunamamıştır. Ukrayna’nın meşru ulusal direnişine saygı duyan Türkiye bunu sabote etmek isteyen fırsatçılara geçit vermemiştir. Türkiye devlet bekası gereği her daim yeni şartlar ve durumlara adapte olabilecek bir dış politika izleyip bu çatışmalarda taraf olan değil ara bulan konumda kalmalıdır!

Tarih: 18 Nisan 2022 Pazartesi    Hit: 2006




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol