Prostat, bir salgı bezidir. İdrar torbasının (mesane)
hemen altında yer alan, içerisinden idrar kanalının (üretra) geçtiği ve ayrıca
spermleri testislerden getiren tüplerin (vas deferens) açıldığı bir organdır.
Prostat bezinin asıl görevi meniyi oluşturan sıvının bir bölümünü
salgılamaktır. Büyümemiş hali ile yaklaşık bir ceviz boyutundadır.
Erkekler yaşlandıkça prostat bezi büyüyebilir. Büyüyen
prostat, mesaneden idrar akışını engelleyebilir ve cinsel işlevde sorunlara yol
açabilir. Bu duruma benign (iyi huylu) prostat hiperplazisi (BPH) adı verilir.
BPH kanser değildir, ancak düzeltmek için ameliyat gerekebilir. BPH veya
prostattaki diğer problemlerin belirtileri, prostat kanseri belirtilerini
taklit edebilir.
Prostat kanseri, prostat dokularında malign (kanser)
hücrelerinin oluştuğu bir hastalıktır. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi
ülkemizde de erkek kanserleri arasında akciğer kanserinin ardından en sık
izlenen ikinci kanser türüdür.
Araştırmacılar, bir erkeğin prostat kanserine yakalanma
riskini etkileyebilecek birkaç faktör saptamışlardır:
- Yaş: Prostat kanseri 40 yaşın altındaki erkeklerde
nadir olup 50 yaş sonrasında görülme riski hızla artar. Her 10 prostat kanseri
vakasından 6'sı 65 yaşından büyük erkeklerde bulunur.
- Ailesel Yatkınlık: Prostat kanseri olan bir baba veya
erkek kardeşe sahip olmak, bir erkeğin bu hastalığa yakalanma riskini iki
katından fazla artırır.(Prostat kanseri olan babaya sahip olmaktansa bir erkek
kardeşe sahip olmak daha risklidir.) Genç yaşlarda prostat kanseri tanısı almış
birden fazla akrabası olan erkeklerde risk çok daha yüksektir.
Prostat kanseri riski üzerinde daha az net etkiye sahip
faktörler arasında ise şunlar yer almaktadır:
- Diyet: Çok fazla süt ürünü tüketen veya gıda ya da
besin takviyesi yoluyla çok fazla kalsiyum tüketen erkeklerin prostat kanserine
yakalanma şansı biraz daha yüksek gibi görünmektedir. Ancak çoğu çalışma,
ortalama diyette bulunan kalsiyum seviyeleri ile böyle bir bağlantı
bulamamıştır. Ayrıca, kalsiyumun diğer önemli sağlık yararlarına sahip
olduğunun bilinmesi önemlidir. Öte yandan doymuş yağlardan (hayvansal gıdalarda
bulunan yağlar, tereyağı, margarin, iç yağı, kuyruk yağı) ve kırmızı etten
zengin, sebze-meyveden fakir beslenme alışkanlığının prostat kanseri riskini
arttırabildiğine dair yayınlar vardır.
- Kimyasal maruziyetler: İtfaiyecilerin prostat kanseri
riskini artırabilecek kimyasallara maruz kalabileceklerine dair bazı kanıtlar
mevcuttur.
Erken evrede hiçbir belirti vermeyen prostat kanseri,
kanser dokusunun büyümesiyle birlikte bazı şikâyetlere yol açabilmektedir:
- İdrar yapma sorunları: Yavaş veya zayıf idrar akışı
veya özellikle geceleri olmak üzere daha sık idrara çıkma ihtiyacı gibi.
- İdrarda veya menide kan varlığı
- Ereksiyon (sertleşme) sorunu (erektil disfonksiyon)
- Kanserin, bulunduğu bölge dışında kemiklere yayılımı
sonucu görülen kalça, sırt (omurga), göğüs (kaburga) ağrıları
- Bacaklarda veya ayaklarda zayıflık ya da uyuşukluk
hissi, omuriliğe bası yapan kanserlerde mesane veya bağırsak kontrolünün kaybı
izlenebilecek diğer bazı şikâyetlerdir.
Bu sorunların çoğuna prostat kanseri harici bir durumun
neden olma olasılığı daha yüksektir. Örneğin; idrar yapma sorunu sıklıkla
prostatın kanserli olmayan bir büyümesi olan iyi huylu prostat hiperplazisinden
(BPH) kaynaklanmaktadır. Yine de, kişi bu semptomlardan herhangi birine
sahipse, erken tanı ve tedavi açısından bir üroloji (bevliye) uzmanına başvurmalıdır.
Tarama, insanlarda belirti görülmeden önce kanser olup
olmadığının test edilmesidir. Bazı kanser türleri için tarama, kanserlerin
tedavisinin daha kolay olduğu erken bir aşamada bulunmasına yardımcı
olabilmektedir. Prostat kanseri de erken tanı konulabilen ve tedavi edilebilen
bir hastalıktır. Erken tanıda önerilen başlıca iki yöntem vardır:
1. Prostat kanseri, bir erkeğin kanındaki prostat
spesifik antijen (PSA) seviyelerinin test edilmesiyle sıklıkla erken dönemde
saptanabilir.
2. Prostat kanserini bulmanın bir diğer yolu, prostatın
parmakla muayenesi (rektal tuşe, parmakla rektal muayene)dir. Parmakla rektal
muayenede hekim prostat bezini hissetmek için eldivenli, yağlanmış bir parmağı
rektuma sokar. Prostat organı parmak mesafesinde hissedilebilen bir organdır.
Normal şartlarda prostatın makattan parmakla muayenesinde ilgili bezin yüzeyi
pürtüklü değildir ve kıvamı yumuşaktır. Sert oluşu, yüzeyinde düzensizlik
olduğunun parmak ile fark edilmesi prostat kanseri için önemli muayene
bulgularındandır.
Hastalığın kesin tanısı biyopsi ile konur.Genel olarak
erkeklerin 50 yaşından itibaren, birinci derece akrabasında prostat kanseri
görülenlerin ise 40 yaşından itibaren üroloji uzmanına düzenli olarak muayene
olması ve kanda prostat spesifik antijen (PSA) testini yaptırması, erken tanı
konulması açısından önem arz etmektedir.
Kanserin evresi ve özelliklerine göre farklı tedavi
seçenekleri mevcuttur. Kişinin belirli aralıklarla izlenmesi, prostatın
tamamının ameliyatla çıkarılması veya ışın tedavisi (radyoterapi) erken
evrelerde uygulanabilir. Daha ileri evrelerde hormon tedavisi veya ilaç
tedavisi (kemoterapi) gerekli olabilir.
Tedavi planlanırken; kanserin evresi ve derecesi,
hastanın yaşı ve beklenen yaşam süresi, eşlik eden diğer ciddi sağlık sorunlarının
olup olmaması, kişinin kanserin hemen tedavi edilmesine ilişkin duyguları ile
hekimin konuya dair görüşü, tedavinin kanseri iyileştirme (veya başka bir
şekilde yardımcı olma) olasılığı ve tedavi seçeneklerinin olası yan etkileri
göz önünde bulundurulmalıdır.
Önleme: Prostat kanserini önlemenin kesin bir yolu yoktur
ve yaş, etnik köken ve hastalığa ait aile öyküsü varlığı gibi bazı
değiştirilemez risk faktörleri söz konusudur. Ancak riski azaltmaya yardımcı
olabilecek bazı şeyler vardır: Düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı bir kiloda
kalmak, sebze oranı yüksek ve yağ oranı düşük
bir diyet, prostat kanseri riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
Bayrampaşa İlçe Sağlık Müdürlüğü
Tarih: 14 Eylül 2021 Salı Hit: 5388