26 Nisan 2024 Cuma   

ORTA ASYA’DA DÖNÜŞÜM, DEĞİŞEN DENGELER VE KAZAKİSTAN MESELESİ

 

Asya bölgesi tarihte her zaman kültürel, ekonomik ve askeri anlamda büyük öneme haiz olmuştur. Bünyesinden bir çok cihan devleti çıkaran bölge aynı zamanda büyük çatışmalara da sahne olmuştur. Bölgede barış ancak pax-Mongoliaca denen, Moğolların bütün Asya’yı kontrolüne alması ile yaşanan dönemde gerçekleşmiştir. Nitekim bu dönem yüzyıllara yayılmamış ve 14. yüzyılın içerisinde nihayet etkisini yitirmiştir. Ondan sonraki yüzyıllarda Timurlular dönemi istisna olmak üzere yerel hanlıklar, beylikler ve bunlara bağlı alt aşiret grupları sosyolojik kimliklerini özellikle Orta Asya’da günümüze kadar taşımıştır.
Bu dengeyi iyi tahlil eden Rus devlet aklı 1990’lı yıllarda bölgeden çekilirken ardında kırılgan sınırlar, Sovyet toplulukları arasında çatışmalar (Azerbaycan-Ermenistan örneğinde olduğu gibi) ve kendine her zaman muhtaç olan bir düzen bırakmıştır. Bu düzen, içerisinde her zaman hareketlendirilebilir siyasi fay hatları bırakmıştır. Dolayısıyla Rusya buna göre bu bölgelerde her daim konjonktüre bağlı olarak dengeleri lehine kullanabilecek kapasiteye sahiptir. Kazakistan’da çıkan isyanlardaki meselede bu köhnemiş sosyolojik yapıdan beslenmektedir. Eski sisteme göre Rus devletine eskiden beri bağlı olan ve Sovyetler birliği zamanında da Rusya’ya hizmet etmiş bürokratik kadrolar Rusya’nın çekilmesi esnasında Orta Asya devletlerine adeta birer vali olarak atanmıştır. Meşruiyetini kendi halkından almayan devlet adamları kısacası kendilerine bağlı ve liyakat usulüne dayanmayan bir refah sistemi kurmuşlardır. Bu halde Kazakistan uranyum gibi gaz ve petrol gibi doğal zenginliklere sahip olmasına rağmen buradan elde edilen refah tabana yayılmamıştır. Üstüne üstlük hammadde fiyatlarındaki gerçeklik dışı zamlar zaten halihazırda oluşmuş memnuniyetsizlik iklimini patlama noktasına getirmiştir.
Bizler Türk halkı olarak genelde Kazakistan’ın Türk Devletler Birliği Teşkilatındaki rolünü ve kurucu lider Nazarbayev’in tezlerini görmeye alışığız. Hatta bazılarımız Nazarbayevi Türk dünyasının aksakallısı ve önderi mertebesine yükseltmekteydi, lakin meselenin aslı Kazakistan’ın henüz  bütün girişimlere rağmen Rusya’dan maddi ve manevi anlamda bağımsızlığını kazanamamış olmasından ibarettir.
Rusya’nın Kazak hükümetini zamanında çıkabilecek olaylara karşı uyarmaması ise oluşacak kaos durumundan tam anlamıyla istifade edip, bir kuşak bir yol projesinin en önemli rotalarından biri olan Kazakistan topraklarında Türkiye’ye ve Çine karşı kapı alma stratejisinden kaynaklaması da bir ihtimaldir. Sonuç olarak karşılıklı savunma anlaşmalarının gereğince Rusya anlaşmaya bağlı devletlerde oluşacak kargaşa miktarınca ülkeye daha fazla asker gönderebilmektedir. Ülkeden güncel haber akışının internet kısıtlamalarına bağlı olarak kesilmiş olması olayların gidişatını takip etmemizi zorlaştırmaktadır. Ancak ilk tahlillere göre bölgedeki kargaşa Kazakistana çok pahalıya mal olmuştur. Oluşan hasar zaman içinde daha iyi tespit edilecektir.
Bazı uluslararası ilişkiler analistleri eylemlerin daha fazla boyut kazanım bir kaosa sürüklenmesini Amerika’ya ve Soros vakıflarının organizasyonlarınla ilişkilendirme eğilimindeler. Ancak Amerika’nın Kazakistan gibi Rusya’nın en büyük sınır komşularında olan bir ülkede devrimsel bir hareket denemesi zannımca gerçeklik dışıdır ancak Rusya’yı çevrelemek ve yeni bölgesel krizler oluşturmak bakımından mantıklı bir hamle olarak değerlendirilebilir.

Tarih: 18 Ocak 2022 Salı    Hit: 805




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol