19 Nisan 2024 Cuma   

GEÇMİŞİNİ BİLMEYEN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİREMEZ

 

BU YIL içerisinde Türk Milli Eğitim Sistemini ıslah etmek maksadı ile MEB tarafından bir dizi çalışmalar gerçekleştirilmektedir.
Bu çalışmaların Türk milli eğitimine nasıl etkilerinin olacağını kısa vadede anlamak oldukça zor ancak yıllardan beri tarih ile ilgili araştırmalar yapan bir tarih öğrencisi olarak maarif sistemini ıslahat çalışmaları dahilinde tarih dersinin seçmeli olarak verilmeye başlanmasını büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayım. Birazdan aşağıda belirteceğim bazı hususlar belki birileri tarafından bir ‘’feryatname’’ olarak algılanabilir ancak bu hususları söylemeden geçemeyeceğim. 
Öncelikle tarih dersinin hangi akla hizmet seçmeli hale getirildiği ve kim veya kimlerin bu sürece bu katkıda bulunduğu hususunda en ufak bir fikrim yok ancak alınan bu kararın sonuna kadar yanlış olduğunu belirtmek istiyorum. Zira tarih oldukça önemli bir olgudur dünyanın kuruluşundan bugüne dünya çok büyük ve insanlık açısından oldukça önemli ve bugün içinde yaşadığımız dünyanın şekillenmesine ve “modernite” olarak bilinen kavramın ortaya çıkmasına vesile olan olaylara tanıklık etmiştir. Ve tarih biliminin var olmasında ki en büyük amaç bu büyük olayları anlamak ve dünyanın atisine dünya tarihinde yapılan büyük hatalardan ders çıkarılarak yön vermektir. Yukarıda ki mevzubahis iddialarımı İngiliz tarihçi Edward Hallet Carr’ın şu sözü ile desteklemek istiyorum: “Tarih, tarihçi ile olaylar arasında kesintisiz karşılıklı bir etkileşim süreci; bugün ile geçmiş arasında bitmez bir diyalogtur.”
Yukarıda belirttiğim hususlara paralel olarak belirtmeyi isteyeceğim bir başka husus ise tarihin doğru değerlendirilmesi halinde bir dizi tehlike ve felaketler karşısında muazzam bir erken uyarı sistemi olduğudur. Bilinen tarihin başladığı ilk günden pek çok devlet ve millet kendileri için ağır sonuçları olacak çok büyük hatalara imza atmıştır. Bu mevzubahis milletlerin ve devletlerin yapmış oldukları hatalardan ders alıp, geleceklerine istikrarlı adımlar ile yön verebilmesi hususunda en büyük görev tarih bilimine düşer ve geleceğe istikrarlı adımlarla yürümesi tarihi iyi bilmekten, anlamaktan ve iyi analiz etmekten geçer. Hatta dünya genelinde var olan devletlerin siyaset ve bürokraside kendini iyi yetiştirmiş tarihçileri istihdam etmesini çok şiddetli bir şekilde arzu etmekteyim. 
Belki şu satırları kaleme almakla hiçbir şeyi değiştiremeyeceğim ama okurlarımla bu konuda ki fikirlerimi paylaşmak oldukça güzel bir deneyim oldu benim için. Yazımı nihayete erdirmezden evvel söylemeyi arzu ettiğim son sözüm şudur: Geçmişini bilmeyen geleceğini şekillendiremez...

Tarih: 18 Temmuz 2019 Perşembe    Hit: 1853




Henüz yourm yapılmadı, ilk yorum yapan sen ol